Gribi tanımıyoruz

Son zamanlarda medyayı izliyorsanız, grip salgınının yaklaşmakta olduğu yolunda haberleri görmüş olmalısınız.

Bazı illerimizden okulların tatil edilmesini gerektirecek kadar hastalığın sıklaşmakta olduğu haberleri de geliyor. Ayrıca çevremizdeki birçok kişi de hasta. Yani grip kapımızda değil, evimizin içinde.

ÜŞÜTMEYLE İLGİLİ Mİ

Grip ülkemiz için önemli bir sorun olma potansiyeli taşıyor. Bunun en önemli nedeni, gribi yeterince tanımamamız. Halkımız soğuk algınlığı ile gribi genellikle karıştırıyor. Ayrıca kış mevsimlerinde salgın yaptığı için, üşütmeyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu, soğuktan korunulursa hastalanma ihtimalinin bulunmadığını düşünüyor. Oysa hastalığın üşütme ile doğrudan ilişkisi yok. Soğuk ve nemli havada virüslerin canlı kalma potansiyeli daha fazla, bu nedenle kış aylarında daha sık görülüyor, ama hastalık kişiden kişiye bulaşıyor. Hasta kişilerin öksürük ve aksırığı ile havaya yayılan damlacıkların solunması, el sıkışma ve öpüşme ile virüsün aktarılması, bulaşmaya neden oluyor.

GRİBİN TİPLERİ

Tıp dilinde ‘‘influenza’’ olarak adlandırılan grip, A ve B alt gruplarını da taşıyan influenza virüsleri ile bulaşıyor. Virüsün çok tipi var. Bazı tipleri ile hastalık ortaya çıkması halinde hastalığın tehlikeli olma riski daha yüksek. Bu yıl salgın yapan A(H3N2) ve A(H1N1) virüsleri, geçmiş dönemlerde çok sayıda hastanın ölmesine yol açmış olan salgınlardan da sorumluydu.

ÇOK HIZLI YAYILIR

Çok hızlı yayılan grip, virüsün vücuda girmesinden kısa bir süre sonra, birden yükselen ateş, yaygın kas, eklem ve baş ağrısı, ileri derecede halsizlik, boğaz ağrısı, kuru öksürük ve burunda tıkanıklık ya da akıntısı ile kendini gösteriyor. Çoğu zaman herhangi bir tedavi gerektirmeden 1-2 hafta içinde kendiliğinden iyileşiyor. Küçük çocuklar, yaşlılar, kalp, akciğer, böbrek, kanser, diabet gibi sorunu olanlarda ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Bu komplikasyonlar arasında zatürree ve ölüm de yer alabiliyor.

KESİN TEDAVİ YOK

Virüslerin neden olduğu birçok hastalık gibi gribin de kesin tedavisi yok. Antibiyotiklerin virüsler üzerinde hiçbir etkisi yok. Bakterilerle oluşmuş bronşit ve zatürree gibi komplikasyonların oluşması halinde uygun antibiyotikler kullanılabiliyor. Tedavide temel, istirahat ve vitamin desteği ile vücut direncinin düşmesini engellemek. Ayrıca belirtileri azaltmak amaçlı olarak üretilmiş, ağrı kesici, burun tıkanıklığını ve öksüğü azaltıcı madde karışımları ile üretilmiş ilaçlardan da yararlanılabilir.

KORUNMAK DAHA ÖNEMLİ

Kesin tedavisi olmayan hastalıklarda korunmak çok daha büyük önem taşıyor. Bunun başında da aşılar geliyor. Korunmanın başlaması için aşı sonrasında bağışıklık oluşmasına kadar 8-10 günlük bir süreye gerek var. Aralık ayının sonuna geldiğimiz bu günlerde yapacak şeylerin başında hastalarla sağlamların ilişkisini azaltmak, sık sık el yıkamak, mümkün oldukça öpüşmek gibi yakın temastan kaçınmak, vücut direncini düşürmemek için gereksiz yorgunluklardan kaçınmak, bol miktarda sıvı ve C vitamini almak yararlı oluyor.

Tarihteki en öldürücü salgın

Tarih boyunca en hızlı ölüm nedeni, 1918-1919 yılları arasında en az 40 milyon kişinin ölümüne neden olan ‘‘İspanyol gribi’’ salgını oldu. ‘‘Pandemi’’ denilen ve tüm dünyayı tutan salgınlardan iki tanesi daha griple ilgili. 1957 yılındaki ‘‘Asya gribi’’ ve 1968 yılındaki ‘‘Hong-Kong gribi’’ salgınları çok sayıda insanın ölümüne neden oldu. Bu denli büyük salgınlardaki en önemli tehlike de, ölümlerin sadece risk grubundaki kişilerde değil, sağlıklı gençler arasında da olmasında yatıyor.
Yazarın Tüm Yazıları