6 Ağustos 2001
BEN 64 yaşında bir beyim. Benim idrar sorunum var. Burada ortopedi doktorlarına muayene oldum, bir şey bulamıyorlar ama ben idrarımı giderirken çok sıkıntı çekiyorum, bu belki 5-7 dakika sürüyor, ben bu arada ölüp diriliyorum.Bu sorunuma bir çare tavsiye etmenizi rica ediyorum.
İsmail Abay / ALMANYA
İlk olarak yazınızdaki ‘‘ortopedi doktorları’’ kelimelerinin üzerinde durmak istiyorum. Sanıyorum bu yanlışlıkla yazıldı. Ortopedi doktorları, kas, kemik ve eklem gibi iskelet ve hareket sistemi ile ilgilenirler. İdrar yolu hastalıkları ile üroloji uzmanları ilgilenirler. Sanırım siz de üroloji uzmanlarına muayene oluyorsunuz. Ancak bu denli şikayetinizin olmasına rağmen bir şey bulunmamasına anlam vermek mümkün değil. Sanırım burada yanlış giden bir şey var. İdrar yapmanızın bu denli uzun sürmesi ve ağrılı olması, idrar yolunu daraltan bir olayın varlığını düşündürür. Bu genellikle prostat bezidir.
Prostat bezi bazen tümüyle büyüyüp idrar kesesi hacmini daraltırken bazen de bu bezin idrar kanalı çevresini saran orta kısmı büyüyerek idrar kanalının daralmasına yol açabilir. İdrar kanalının ya da diğer deyişle dış idrar yolunun daraldığı hallerde idrar yapmak zorlaşır. Böyle hallerde idrar kesesinin kasılma gücünü arttıran ilaçlarla bir miktar rahatlama sağlanabilirse de esas olarak darlığın ortadan kaldırılması gerekecektir.
Bunun kesin teşhisi için sistoskopi denilen yöntemle idrar kanalının ve idrar kesesinin tetkiki gerekir. Böylece daraltıcı etken görülecektir. Eğer sorun gerçekten prostat bezinin daraltmasına bağlıysa TUR denilen yöntemle kapalı ameliyat yapılması sorunu çözecektir. Bunların tümünü üroloji uzmanları yapmaktadır. Aslında Almanya'da şimdiye kadar bunların yapılmış olması gerekiyordu. Eğer Almanya'da tetkik ve tedavi açısından sıkıntınız varsa, Türkiye'de tedavinizi yaptırabilirsiniz.
Kızımda disleksi mi var?
BENİM sorunum kızımla ilgili. Bir süre önce yazdığınız disleksi konulu yazı benim dikkatimi çekti. Sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi yazıları tersten okuyor. Ben doğruyu söylediğim halde Israrla kendi bildiğini söylüyor. Çocuk psikiyatristine götürdüm, bir şey söylemediler.
Kızımı nereye götüreceğimi bilemiyorum, sınıfta geri kalmış durumda, ama büyükleriyle konuşurken çok zeki...
Hatice K./İSTANBUL
Disleksi çok nadir olmayan bir durum. Ancak çok bilinmediği ve dikkat edilmediği için pek farkına varılamıyor. Çocuklar zamanla gördüklerini kafalarında tersyüz edip doğru okumaya alışıyorlar. Ancak bu pratiği alıncaya kadar çok zorlandıkları ve okulda geri kaldıkları da bir gerçek.
Kızınız için araştırma merkezince verilen randevu tarihi zaten yaklaştır. Burada tetkik yaptırın. Tetkik sırasında disleksi yönündeki bulgularınızdan da uzmanlara bahsedin. Bu yönde de tetkik yapacaklardır. Sonuç disleksi de olsa yapılacak çalışmalarla sorunun giderilmesine çalışılacaktır. Bir sorun varlığı halinde başarının en önemli aşaması, gerçek nedenin bulunmasıdır, bu nedenin giderilmesi daha kolay olacaktır. Ben, araştırma merkezinin yapacağı tetkiklerle sonuca gidileceği kanısındayım.
Yazının Devamını Oku 3 Ağustos 2001
ÖNCELİKLE, bizim gibi doktora gitmeyi sevmeyen bir toplumu yazılarınızla aydınlatarak bir kamu görevi yüklendiğinizi söylemek isterim. Ben de maalesef aynı durumdayım. Benim sorunum kabızlık. Son 3 yıldır sürekli ilaç kullanıyorum. Arada bir de zayıflama çayı. Aslında bunları zayıflama amaçlı kullanıyorum. Metabolizmam çok yavaş. Son zamanlarda bunların dozunu sürekli olarak arttırmak zorunda kalıyorum.
Ayrıca yüzümdeki sivilce delikleri ve ince kırışıklar için peeling yaptırmamın ileride bir zararı olur mu? Vücudumdaki fazla yağlar için liposuction yaptırmamın zararı var mı?
M.TUNCAY/İSTANBUL
Doktora gitmeyi sevmeyen bir toplum olduğumuz doğru. Otomobilimizin bakımını ihmal etmeyen, televizyonumuzu arıza halinde yetkili servisin dışında kimseye elletmeyen bir toplumuz ama sağlık söz konusu olunca konu komşu tavsiyeleriyle yetiniyoruz.
Toplumu sağlık alanında aydınlattığım yolundaki iltifatlarınıza teşekkür ederim ama ben, hastalananların doktora gitmelerine alternatif bir hizmet yapmıyorum. Amacım okurlarıma sağlıklarını koruma yolunda tavsiyelerde bulunmak, eğer bu başarılamazsa doğru zamanda doğru doktora başvurmasını sağlamak. Size de bu ölçüler içinde yardımcı olmaya çalışacağım.
Zayıflamak amaçlı olarak müshil ilacı kullanmak son derece sakıncalı. Sürekli müshil ilacı kullanmak, bağırsakların iyice tembelleşmesine ve giderek artan dozda müshil ilacına ihtiyaç göstermesine yol açar. Öte yandan bu ilaçların çoğu, bağırsağı tahriş ederek etki ederler. Sürekli bağırsak tahrişinin de ileride sorunlar yaratması kaçınılmaz.
Mektubunuzda metabolizmanızın yavaş olduğundan bahsetmişsiniz. Eğer bu gerçekse ve kabızlık sürekli müshil kullanmaya bağlı değilse, tiroid hormonlarının az olduğu düşünülebilir. Bu duruma tıpta hipotiroidi adı verilir. Eğer yapılan tahlillerde tiroidinizin az çalıştığı ortaya çıkarsa, bunun tedavisi ile metabolizmanız hızlanacağı için kilo vereceksiniz. Ayrıca bağırsak tembelliği de düzelecek. Bu konu ile iç hastalıkları uzmanları ilgilenmektedir.
Öte yandan kozmetik, benim ilgi alanımda olmamakla beraber, peeling denilen şekilde cildin üst tabakalarının soyulması ile yenilenme hızı artacağı için cildin daha sağlıklı bir hal alacağının açıklandığını biliyorum. Liposuction veya benzeri yağ emilmesi metotlarını bir zayıflama yöntemi olarak kabul etmemenizi tavsiye ederim. Diyet ve eksersizle istediğiniz kiloya indikten sonra vücunuzun bazı yerlerinde istemediğiniz çıkıntılar kalıyorsa bu yöntemleri, bundan sonra kullanabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku 2 Ağustos 2001
BEN halen yurtdışında yaşayan bir okurunuzum. Türkiye'de iken doktorum rahmimin dar olduğunu ama normal doğum yapabileceğimi söylemişti.Şimdilerde hamileyim. Buradaki doktor, bu konuda bir şey söylemedi. Ne yapmam gerekiyor?
K.KARACA/HOLLANDA
Öncelikle organlarla ilgili bir karışıklık olduğunu sanıyorum. Rahim, halk arasında döl yatağı da denilen hamilelik sırasında bebeğin yerleşerek geliştiği organdır, tıp dilindeki adı 'uterus'tur. Rahim gebelik süresi içinde bebekle birlikte genişler. Eğer bunda bir sorun varsa düşük ya da erken doğum olur.
Normal doğum olmasını engelleyecek durum vajina ya da diğer deyişle döl yolundaki darlıktır. Eğer vajina, doğum sırasında bebeğin geçmesine elverecek derecede esneyemiyorsa, doğum güçleşecek ya da vajina yırtılacaktır. Vajinada yırtılma olursa doğum sonrası dikilebilir ya da yırtık riskinin oluştuğu görülürse yapılacak bir kesi ile yırtık oluşması önlenir.
Bebek ile doğum kanalı arasındaki uyumsuzluk ileri derecedeyse, yani bebek çok iri, doğum kanalı çok dar ya da leğen kemiklerinde darlık yaratacak bir sorun varsa, o takdirde normal doğum koşulları zorlanmadan sezaryen ameliyatı yapılır. Yani karından yapılan kesi ile bebek doğrudan uterus içinden alınır.
Mektuptaki bilgiler sizin rahminizde değil doğum kanalınızda darlık olduğunu düşündürüyor. Doğuma yakın günlerde doktorunuz bu açıdan değerlendirme yapacak ve böyle bir durum varsa sezaryen ameliyatına karar verecektir.
Sistit zamanla kaybolur mu?
Ben yeni evli bir bayanım. Öğrenmek istediğim konu, cinsel ilişkiden sonra ortaya çıkan sistit hali. Bu zamanla kaybolur mu, yoksa yaşam boyu her ilişkiden sonra tekrarlanır mı?
U.PEMBE / İSTANBUL
Sizin öğrenmek istediğiniz durum, 'balayı sistiti' olarak bilinir. Cinsel yaşama yeni başlayan bayanlarda cinsel ilişkiden sonra ortaya çıkan sistit yani idrar kesesi iltihabı görülür. Bu evliliğin başlangıcında ortaya çıkar, zamanla kaybolur. Ancak sistit oluştuğu zaman doğru olarak tedavi edilmezse, idrar yoluna yerleşen mikropların sık sık iltihaplanma nedeni olması da mümkündür. Bu nedenle bir doktorla görüşüp, tedaviyi ihmal etmemek gerekir.
Yazının Devamını Oku 1 Ağustos 2001
Ben 32 yaşında, evli ve 2 çocuklu bir bayanım. Sorunum, ellerimin içi ve ayaklarımın altının sürekli yanması.Yazın avuçlarımda buz tutmak zorunda kalıyorum, kışın da sürekli olarak yorganın dışında tutuyorum. Gittiğim doktor, psikolojik olabileceğini söyledi. Belki doğrudur ama çok rahat olduğum zamanlarda da bu şikáyetler devam ediyor. Bir arkadaşım da romatizma olabileceğinden bahsediyor.
Lütfen bu konuda bana yardımcı olun.
R.SARGIN/DENİZLİ
OLAYI sadece psikolojik etkilere bağlamak mümkün değil. Romatizmanın akut dönemlerinde eklemlerin civarında sıcaklık hissi, kızarma ve şişmeler olursa da, olay sadece eklem civarında olacağı, ayrıca ağrı ve hareket kısıtlılığı gibi şikáyetler de görüleceği için, sizde böyle bir durum düşünmüyorum.
Böyle bir durumda öncelikle yapılması gereken şey, tiroid bezinin faaliyet durumunu belirlemek olmalıdır. Tiroid bezinin aşırı çalıştığı hallerde vücudun ihtiyacından daha çok enerji üretildiği için sürekli olarak bir sıcaklık hissi oluşur. Bu nedenle hastalar sıcakta değil, soğuk ortamda daha rahat ederler. Bu kişilerde nabız daha hızlıdır, kilo kaybetme eğilimi görülür, kolay terlerler ve kolay sinirlenirler.
Eğer doktorunuz tiroid bezi açısından muayene ve tetkik yapmadıysa bunu yaptırmanızı tavsiye ederim.
Özellikle ayaklarda yanma, kan şekerinin yüksek olduğu hallerde de görülür. Doktorunuz kan şekeri kontrolü yapmadıysa bunu da yaptırmanızda yarar var.
Yazının Devamını Oku 31 Temmuz 2001
67 yaşındayım. Çocukken geçirdiğim tifo dışında hiçbir sağlık sorunum olmadı. Ancak 4 yıldan beri yüksek tansiyonla tanıştım.Sürekli ilaç kullanarak tansiyonumu 13-14/8 civarında tutuyorum. 3 yıldan beri geceleri çarpıntı ataklarıyla uyanmaya başladım. Beynim uyuşuyor gibi oluyor, kalbim yerinden çıkacak gibi... İş tempom gereği düzenli bir beslenmem yok. Akşam geç saatte ve aşırı yemek yiyorum...
S.OKAN/İSTANBUL
EĞER yazılarımı sıklıkla okuyorsanız, gece geç saatlerde ya da sabaha karşı oluşan çarpıntılı ataklarda, öncelikle kan şekeri dengesinin araştırılması gerektiğini önerdiğimi okumuş olmalısınız. Tıp dilinde reaktif hipoglisemi denilen durumda, özellikle aşırı yemek ve hele unlu ve şekerli, yani karbonhidratlı gıda yenildiğinde, ensülin salgısının uyarılmasına bağlı olarak kan şekerinde normalin altına inişler görülebilir. Kan şekeri düştüğünde uykusuzluk, çarpıntı, titreme, soğuk terleme gibi belirtiler görülebilir. Bu tablo, bir şeyler yenildiğinde kısa zamanda düzelir. Hatta çoğu zaman bünyenin stoklarından glikoz üreterek kana verilmesiyle, kendiliğinden düzelebilir. Böyle bir durumdan şüphelenildiğinde, şeker yükleme testi de denilen, glikoz tolerans testi yapılabilir. Ayrıca çarpıntının ne şekilde oluştuğunun anlaşılması için, Holter denilen tetkik de yapılabilir. Bu tetkikte, walkman denilen portatif kaset dinleme cihazlarına benzeyen kayıt aletlerini takarak 24 saat süreyle kalp elektrosu kaydı alınır, Böylece kişiler normal yaşantısını sürdürürken kalbinde ne gibi değişikliklerin olduğu belirlenmiş olur. Örneğin sizde böyle bir alet takılıyken söz konusu ettiğiniz atak ortaya çıkarsa, kalbinizin o anda nasıl bir ritmle attığı belirleneceği için teşhise yardımcı olacaktır. Bu gibi atakların her gece değil de zaman zaman olduğu hallerde de buna benzer ama başka sistemle çalışan cihazlar kullanılabilir. Bu cihazlar vücutta günler ve hatta haftalarca kalabilir. Kalpte bir değişiklik hissedildiğinde düğmesine basılır ve daha sonra da telefon aracılığıyla veriler bir merkeze aktarılır ve çarpıntı atağının bir süre öncesinden itibaren yapılmış olan kayıtlar incelenerek teşhis konulmaya çalışılır.
Özetle, sizin durumunuzu aydınlığa çıkartmak çok zor değil.
Yazının Devamını Oku 30 Temmuz 2001
<B>GEÇTİĞİMİZ </B>günlerde gazetelerden birinin spor sayfasında, futbolcu <B>Sergen Yalçın'</B>ın kalbinin sorunlu olduğunu belirten bir haber yer alıyordu. Haberde İstanbul Memorial Hastanesi'nin antetli káğıdına yazılmış bir yazının da görüntüsü vardı. Hastanenin İletişim Departmanı'nın duyurusunun, gazetenin spor servisine fakslandığı anlaşılıyor.
Duyuruda özetle, hastanenin Kardiyoloji Departmanı'na muayene için başvuran Sergen'de, bu bölümün uzmanları tarafından yapılan muayeneden sonra nabız yavaşlaması belirlediği için ileri tetkik önerildiği belirtiliyor.
Bir ünlü kişinin, bir kuruluşun müşterisi olması, o kuruluş için bir övünç kaynağıdır, bunu reklamlarında kullanmak isteyebilir, bu çok doğal. Ancak söz konusu olan bir hastane olduğu zaman işler değişiyor. Olay bir ticarethane-müşteri ilişkisi gibi nitelendirilemez. Her ne kadar özel bir hastane de olsa, temel amacı ticaret de olsa, hiçbir hastane, sağlık kuruluşu ya da hekim, hastalarına ait bilgileri, hastanın izni dışında yayınlayamaz, reklamında kullanamaz. Tıp etiği ve deontoloji adı verilen kurallar, ahlaken olduğu kadar, yasal olarak da buna izin vermez.
Ben, Kardiyoloji Departmanı'nın hepsi birbirinden değerli uzmanları, hepsini çok sevdiğim ve saydığım hekim kardeşlerimin bu duyurudan haberlerinin olmadığını sanıyorum. Çünkü tüm hekimler, tıp eğitimleri sırasında deontoloji dersleri görürler. Bilirler ki, sadece meslektaşları tarafından izlenecek bilimsel yayınlarda bile hastaların isimleri yayınlanmaz, bilimsel amaçlı olarak resimleri yayınlanacak ise tanınmalarını engelleyecek önlemler alınır.
İşte bu nedenlerle, söz konusu duyurudan, Sergen'i muayene eden meslektaşlarımın bilgilerinin olmadığını düşünüyorum. Sanıyorum ki, hastanenin İletişim Departmanı'nda çalışan meslekten olmayan kişilerin, hastane için bir reklam fırsatı olarak görüp heyecana kapılmalarının bir sonucu olarak böyle bir duyuru yayınlandı.
Hata yaptılar. Hem deontolojik açıdan hata yaptılar hem de reklam açısından... Sanıyorum ki hiç kimse, sağlığıyla ilgili bilgileri, kendi izni olmadan oraya buraya açıklayan bir hastaneye güven duymaz.
Sağlığın giderek bir ticaret aracı haline geldiği bir gerçek ama, en azından bizim gibi bazıları buna rıza göstermiyor. Sağlık kuruluşlarının yöneticilerinin biraz daha dikkatli ve hasta haklarına saygılı olmalarını bekliyorum.
Yazının Devamını Oku 27 Temmuz 2001
<B> M.MURATLI<br><br>İSTANBUL<br><br>TIP </B>dilinde hemanjiom olarak adlandırılan, ciltteki kırmızı renkli benler ya da kırmızı renkli alanlar, bu bölgedeki kan damarlarının genişlemesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. İleride kanserleşmesi gibi herhangi bir tehlike söz konusu değildir. Ancak bu bölgede damarlar geniş olduğu için, çarpma, kesilme, yaralanma gibi hallerde fazla kanama gibi riskle karşılaşılabilir.
Sizin sırtınızda da bu tür bir ben varmış. Çamaşırınızda gördüğünüz kan lekesi, bu hemanjiomun neden olduğu bir kanamaya bağlanmış. Endişe etmeyin, sağlığınız açısından hiçbir risk söz konusu değildir. Şu anda herhangi bir tedavi gerekmez. Eğer sık sık tahriş olur ve kanama yaparsa, deri hastalıkları uzmanı bir doktora tekrar başvurun. Elektrikle ya da lazerle yakılması gibi yöntemlerle bunun ortadan kaldırılmasını sağlayabilirler.
Beslenmenizi düzenleyin
P.FİLİZ/ANKARA
17 yaşında bir genç kızın kilosuna dikkat etmesine hak veriyor ve destekliyorum. Büyüklerinizin dediği, ‘‘Gençlikte kilo önemli değil, nasıl olsa ileride verirsin’’ görüşüne ben katılmıyorum. İnsan bir kere şişman hale gelirse, vücudundaki yağ hücresi sayısı artacağı için, ileride çok kolay kilo alan biri haline gelecektir. Bu nedenle gelişme çağından itibaren ideal vücut ağırlığını korumakta yarar var. Sizin beklediğiniz gibi mucizevi zayıflama reçetelerine de karşıyım. Bu tür reçetelerle 3 kilo verip, daha sonra 4 kilo almak, sonra tekrar diyete girmek ve hayat boyu bu kısırdöngüden kurtulamamak...
Sizin yapmanız gereken; yağları, tatlıları ve unluları azaltarak düşük kalorili beslenme alışkanlığına girmek, bu beslenme tarzını ömür boyu sürdürmek ve düzenli egzersiz ya da spor yaparak kalori harcamasını sürekli yüksek tutmak. İşte sadece bu sistemle ömür boyu kilo sorunu olmadan yaşayabilirsiniz.
‘Spermlerim az’
K.A./İZMİR
ERKEKTEKİ sperm hücre sayısının az ya da canlı hücre oranının düşük olduğu durumlarda, sperm hücrelerinin alınıp özel yöntemlerle eşinin yumurta hücresine aşılanmaktadır. Böylece oluşturulan zigot adı verilen döllenmiş yumurta, rahim içine yerleştirilerek gebelik başlatılabiliyor. Bu yöntem, aralarında İzmir'in de yer aldığı birçok merkezde uygulanabiliyor. Eğer bu merkezlerden birine başvurursanız, yapılabilecekler konusunda ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku 26 Temmuz 2001
Altı yıl önce geçirdiğim ameliyat ile rahim ve yumurtalıklarım alınmıştı.Aradan geçen zaman içinde göbek deliğimden kötü kokulu bir sıvının geldiğini fark ettim. Doktor, mikrop aldığımı söyleyip antibiyotik verdi, bir süre rahatladım ama tekrarladı.
Bir yazınızda 'vücut deliklerinden gelen sıvıları ciddiye almalısınız' uyarınız vardı, hiç unutmuyorum.
Bana bu konuda ne tavsiyeniz olur?
İlkay IŞIN/İSTANBUL
SİZİN de belirttiğiniz gibi vücut deliklerinden gelen sıvılar ve kanamalar çok önemlidir, mutlaka incelenmesi gerekir.
Ancak göbek deliği için bu kadar korkmayın. Öncelikle, her ne kadar 'göbek deliği' diye adlandırılıyorsa da, aslında burasının bir 'delik' değil, 'çukur' olduğunu belirtmeliyim. Ayrıca burası yapı olarak iltihaplanmaya yatkın bir yerdir. Özellikle çukurluğu fazla olduğu kişilerde, hele kilo fazlalığı ya da sıkı giysiler nedeniyle gün boyu kapalı kalıyorsa, havasız ve nemli ortam birçok bakterinin üremesine uygun bir durum kazanır. Hele bir kez iltihaplanırsa, daha sonrası için yeni iltihaplanmalara çok uygun bir yapı kazanmış olur.
Temizliğe dikkat etmek önemli, ama yeterli değil. Normal koşullarda ciltte yaşayan zararsız bakteriler bile bazen hastalık nedeni olabilir.
Doktorun önerdiği antibiyotikleri, önerilen sürece kullanmak, yine doktorun önereceği pansumanları yapmak, tedavi için önemlidir. Ancak çok çukur bir yapı ve kilo fazlalığı nedeniyle iltihaplanmaya uygun bir yapı varsa, küçük bir cerrahi müdahale ile göbek çukurunu tümüyle çıkartmak da çare olabilir.
Bir genel cerrahla görüşmenizi öneririm.
Aşırı uykum var
Benim sorunum uyku. Akşamları erken de yatsam gün boyunca birkaç saat arayla uyku bastırıyor. Arkadaşlar bol bol kahve içmemi söylüyorlar, bu çare olur mu?
İlkay T./İSTANBUL
BU denli yoğun uyku sorunu karşısında sadece kahve içmek önerisinde bulunmak yeterli olmayacaktır.
Aşırı uykuya yol açan birçok sorun olabilir. Bunlar arasında şeker hastalığı gibi sistemik sorunlar ile gece uykusunun yeterli kalite olmaması gibi sorunlar da bulunabilir. Öncelikle bir iç hastalıkları uzmanıyla görüşerek sistemik hastalıklar açısından tetkik olmalısınız. Eğer böyle bir sorununuz yoksa, bu kez genellikle üniversite hastanelerinde bulunan uyku araştırma merkezlerinden birine başvurun. Bu merkezlerde hastalar özel cihazlara bağlanarak uyku süresince izlenir. Böyle bir tetkikin ardından uyku ile ilgili durum aydınlığa çıkmış olacağı için, çare bulmak da kolaylaşacaktır.
Yazının Devamını Oku