Paylaş
Allah’ın rahmetinin bir tecellisi olarak insanlara gönderilen peygamberlerin en önemli özelliklerinden birisi de merhametli olmalarıdır. Kuran, âlemlere rahmet olarak gönderildiğini (el-Enbiya, 21/107), Allah’ın rahmeti sayesinde insanlara yumuşak davrandığını (Âl-u İmran, 3/159) belirttiği Hz. Peygamber’in bu özelliğini şöyle açıklar:
“Ey mü’minler! And olsun ki içinizden size sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, müminlere şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir.” (et-Tevbe, 9/128)
Merhamet müminlerin de temel özelliklerindendir. Bu nedenle Kuran müminlerin birbirlerine karşı merhametli olduklarını belirterek kurtuluşa ermek için “iman edip birbirlerine karşı sabırlı ve merhametli olmayı tavsiye edenlerden olmanın zorunluluğunu ortaya koyar”. (el-Beled, 90/17)
Kuran’ın bu tutumuna uygun olarak Hz. Peygamber de merhamet konusu üzerinde önemle durmuş, teşvik etmiş, zaman zaman katı ve acımasız davranan insanları uyarmıştır. Bir hadis-i şeriflerinde, “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” (Buhari, Edeb, 18) buyurmuştur.
Diğer bir hadislerinde de insanın merhametli oluşunun, Allah’ın kendisine göstereceği merhametin nedeni olduğunu, “İnsanlara merhamet etmeyen kimseye Allah da merhamet etmez” diyerek açıklar.(Müslim, Fezail, 66) “Siz yerdekilere merhamet edin ki Allah ve melekler de size merhamet etsin” hadisi de aynı gerçeği ortaya koymaktadır. (Ebu Davud, Edeb, 58; Tirmizi, Birr, 16)
MÜMİNLERİN GÖREVİDİR
İslam’ın öngördüğü merhamet tüm yaratıkları içine alacak kadar geniş kapsamlıdır. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yetimler, kimsesizler, hastalar ve yoksullar başta olmak üzere tüm insanlara merhamet göstermenin yanı sıra, diğer tüm canlılara da merhametli davranmak müminlerin görevidir.
Yaratılmışlar arasından merhametimize en fazla ihtiyaç duyanlar çocuklar, engelliler ve diğer canlılardır. Çocuklara duyulan şefkat ve merhamet insan gönlündeki rahmet tezahürlerinin en güçlü alanlarındandır. Nitekim çocuklarını hiç kucağına alıp öpmediğini söyleyen bir bedeviye Allah resûlünün söyledikleri bu konudaki değer hükmünü ortaya koymaktadır: “Allah sizin kalplerinizden merhamet duygusunu çıkarıp almışsa ben ne yapabilirim ki?”
Hayvanlara karşı merhametli olma konusunda ise yüzüne damga vurulmuş bir eşeği görünce, “Bu hayvanı dağlayana Allah lanet etsin” (Müslim, Libas, 107) buyuran Hz. Peygamber, bir hadislerinde kötü yola düşmüş bir kadının susuzluktan ölmek üzere bulunan bir köpeğe su verdiği için Allah tarafından bağışlandığını (Buhâri, Şürb, 9, Edeb, 27; Müslim, Selam,153, Cihad, 44), diğer bir hadisinde de kedisini açlıktan ölmeye mahkûm eden merhametsiz bir kadının, bu davranışı nedeniyle cehenneme atılmayı hak ettiğini (Buhari, Edeb, 18, 27; Müslim, Fezail, 65) belirterek merhametin insanlarla sınırlı olmadığını dile getirir. Hayvanlara iyi bakılıp beslenmesi (Ebu Davud, İsti’zan, 39), zevk için dövüştürülmemesi (Ebu Davud, Cihad, 51; Tirmizi, Cihad, 30), nişan atılan hedefler yerine konulmaması (Müslim, Sayd, 59), zevk için öldürülmemesi (Nesai, Dahaya 42) yolundaki emirleri de İslam’ın bu konudaki kapsamlı bakışını yeterince ortaya koymaktadır.
KISSADAN HİSSE
ALLAH KATINDA DEĞERİ YÜKSEK OLMAK
- Enes bin Malik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre göçebelerden bir kişinin ismi Zahirdi. Bu kişi zaman zaman Hz. Peygamber’e çölden hediyeleri getirir ve Peygamber (s.a.v.) de gideceği zaman kendisine gerekli olan malzemeler verirdi. Hz. Peygamber, “Zahir bizim göçebemizdir. Biz de onun şehirde oturan adamlarıyız” derdi. Hz. Peygamber onu çok severdi, kendisi şekil bakımından çirkin bir kişiydi.
Bir gün pazarda eşyasını satarken Hz. Peygamber gelip arkadan onu kucakladı. Zahir Hz. Peygamber’i göremiyordu. “Bu kim, beni bırak” dedi. Yüzünü çevirince baktı ki onu tutan Resulullah (s.a.v.). Hz. Peygamber Zahir’in sırtını göğsüne iyice kendine yasladı ve “Bu köleyi satıyorum, alan yok mu” diye takıldı. Zahir, “Ey Allah’ın resulü, eğer ben köle olsaydım ve beni satsaydın vallahi hiç para etmediğimi görecektin” dedi.
Hz. Peygamber Zahir’e şöyle dedi: “Fakat Allah katında senin değerin yüksektir.”
BİR SORU BİR CEVAP
AĞIZ SPREYİ KULLANMAK VEYA SAKIZ ÇİĞNEMEK ORUCA ZARAR VERİR Mİ?
- Ağız ve burundan alınıp mideye ulaşan her şey orucu bozar. Bu itibarla, ağız kokusunu önlemek veya diş ağrısını gidermek maksadı ile ağza sıkılan sprey ve benzeri maddeler yutulur da mideye ulaşırsa orucu bozar, yutulmazsa bozmaz.
Günümüzde üretilen sakızlarda, ağızda çözülen katkı maddeleri bulunduğundan, ne kadar dikkat edilirse edilsin bunların yutulmasından kaçınmak mümkün değildir. Bu sebeple bu tür sakız çiğnemek orucu bozar. (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 395, 396) Öte yandan, hangi sakızın orucu bozmayan türden olduğu bilinemeyeceğinden oruçlu iken sakız çiğnemekten sakınılmalıdır.
Paylaş