Kaybedersen bulamazsın

Su, ateş ve ahlak ‘kaybolma ve bulma’ üzerine sohbet ediyormuş. Su, “Nerede bir şırıltı duyarsanız ben oradayım” demiş. Ateşin cevabı, “Duman gördüğünüz yerde ben varım” olmuş. Sıra ahlaka gelmiş: “Beni asla kaybetmeyin. Eğer kaybederseniz, bir daha asla bulamazsınız!” Güzel ahlakı bütün insanlığa hâkim kılma, Hz. Peygamber’in gönderiliş amaçlarından biriydi. Nitekim o, “Ben, (sadece) güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur.

Haberin Devamı

Su, ateş ve ahlak dost olmuşlar ve ormanda gezintiye çıkmışlar. Orman çok büyük ve çok karmaşıkmış. Her türlü ihtimale karşı, birbirlerini kaybederlerse nasıl bulacaklarını düşünmeye başlamışlar. Ateş ve ahlak suya sormuş:

“Kaybolursan seni nasıl bulacağız?”

Su cevaplamış: “Nerede bir şırıltı duyarsanız ben oradayım” demiş.

Sıra ateşe gelmiş. Su, “Seni yitirirsek ne yapalım?” diye sormuş.

Ateş: “Duman gördüğünüz yerde ben varım” cevabını vermiş.

Sıra ahlaka gelince cevabı şu olmuş: “Beni asla kaybetmeyin. Eğer kaybederseniz, bir daha asla bulamazsınız!”

Kaybedersen bulamazsın

GÖRECELİ OLMAZ

Kaybedilince bir daha asla bulamayacağımız ahlak nedir? Ahlak, bir “değerler” yani “normlar” alanıdır, normal olan ya da normal olmayanı tanımlar. Gerek kendi eylemlerimize gerekse başkalarının eylemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken bunları iyi/normal veya kötü/anormal olarak niteleriz. Peki, iyi ve kötünün ölçütü nedir? Davranışlarımız kime ya da neye göre iyidir ya da kötüdür? 

Haberin Devamı

Ahlaki değerler sana ya da bana göre değişmez. Kötü kimden gelirse gelsin kötüdür. Benim görüşüm doğru, seninki yanlış tarzı nitelendirmeler ahlakı göreceli hale getirir ve kimseye fayda sağlamaz. Maalesef günümüzde en temel sorunlarımızdan biri de en temel konularda bile ahlaki değerlerimizi göreceli hale getirmemizdir. Bir hırsızın, gaspçının, tacizcinin ya da vatan haininin siyasi partisine, sosyal grubuna, memleketine ya da inancına bakmadan topyekûn karşısında olabiliyor muyuz?

DİN HEPSİDİR

Çok eski çağlardan beri ahlakın kaynağına ilişkin tartışmalar mevcuttur. İslam toplumsal huzuru sağlamaya yönelik bir dindir. İslam’ı bir ağaca benzetecek olursak kökü ve gövdesi iman, dalları ibadet, meyvesi ise güzel ahlaktır. Kötü ahlak sahibi bir Müslüman kupkuru bir ağaca benzer. Ahlak, niyetlerimizin düşüncelerimize, düşüncelerimizin inançlarımıza, inançlarımızın söz ve davranışlarımıza yansımasının sonucudur. Din sadece ne ibadettir ne de ahlaktır. Aslında hepsidir.

Haberin Devamı

Hz. Peygamber (sav) Hira Dağı’nda ilk vahyi aldıktan sonra korkmuş ve endişeli bir şekilde evine döndüğünde Hz. Hatice, Peygamber Efendimizi “Allah’a yemin ederim ki Allah hiçbir vakit seni utandırmaz. Sen akrabayı gözetirsin, muhtaç olanların bakımını üstlenirsin, aç ve açıkta olanı koruyup kollarsın, misafire ikram edersin ve musibete maruz kalanlara yardım edersin” (Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1) sözleriyle teselli etmişti. Hz. Muhammed (sav), ahlaki değerlerin kaybolduğu Cahiliye gibi bir dönemde bu özellikleri kişiliğinde barındıran, üstün bir ahlaka sahipti.

PEYGAMBERİN AMACI

Güzel ahlakı bütün insanlığa hâkim kılma, Hz. Peygamber’in (sav) gönderiliş amaçlarından biriydi. Nitekim o, “Ben, (sadece) güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” (İbn Hanbel, II, 381) buyurmuştur. Yüce Rabbimiz de Kuran-ı Kerim’de Peygamber Efendimizin bu güzel ahlakına vurgu yaparak şöyle buyurmuştur: “And olsun, Allah’ın Rasûlü’nde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzap, 33/21)

Haberin Devamı

Kuran-ı Kerim’de pek çok ayette “cömertlik, merhamet, adaletli olmak, temiz kalplilik, doğruluk, verilen sözde durmak, bağışlayıcı olmak, alçakgönüllü olmak, anne-babaya itaat etmek, güvenirlilik, sevgi, kardeşlik, müsamaha, tatlı dilli olmak, güler yüzlülük” gibi güzel hal ve tavırlar teşvik edilirken “gösteriş, cimrilik, kıskançlık, kibir, kötü zan, israf, haset, bencillik” gibi kötü huy ve davranışlar da yerilmiştir.

TEMİZ VE GÜZEL

Ahlak, insanlarla ilişkilerinden ibadetlerine kadar bir Müslümanın günlük hayatında her alanı kapsamaktadır. Yeme-içme, giyim-kuşam, yatıp kalkma, eve girip çıkma, büyük-küçük herkesle ilişkiler, konuşma, camiye gitme, namaz, oruç ve sadaka gibi her davranışın, her ibadetin adabı vardır. Örneğin her işe Allah’ın adını anarak başlamak, yemeği sağ elle ve önünden yemek, başkasının evine izinsiz girmemek, küçüklere merhamet, büyüklere saygı göstermek, insanların kusurlarını araştıran değil örten olmak, kötü söz ve fiilleri terk etmek, sadakayı başa kakmadan, gönül kırmadan temiz ve güzel şeylerden vermek gibi. Hz. Peygambere (sav), insanları en çok cennete koyacak olan amel sorulduğunda “Takva ve güzel ahlak” diye cevap vermiştir. Olgun ve kâmil bir imanın göstergesi olan güzel ahlak cennete girmeye vesiledir.

Haberin Devamı

GÜNAHLARI ERİTİR

Su nasıl buzu eritirse, güzel ahlak da günahları eritir. Allah Rasulü’nün (sav) “Hiçbir anne ve baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha güzel bir miras bırakmamıştır” (Tirmizî, Birr, 33) sözü, çocuklarımızın güzel ahlak sahibi olması ve iyi bir terbiye ile yetişmesinin anne-babaların önemli sorumluluklarından biri olduğunu vurgular.

Müslüman, güzel ahlakı nedeniyle elinden ve dilinden emin olunan kişidir. Kimseye zarar vermez ve kimseyi huzursuz etmez. Eğer bugün İslam denilince adalet, barış, huzur ve güven gelmiyorsa bunun sorumlusu biz değil miyiz?

KUL HAKKI NASIL ÖDENİR? (1 SORU - 1 CEVAP)

HZ. Peygamber  (sav) üzerinde kul hakkı bulunan kişilerin, hak sahibi olan mazlumlardan helallik almalarını öğütlemiştir. Bunun yapılmaması durumunda hesap gününde haksızlık yapan kişinin salih amellerinin haksızlığı ölçüsünde alınarak hak sahibine verileceğini, eğer verilecek salih amel bulunamazsa o zaman da mazlumun günahlarının zalime yükleneceğini belirtir. (Buhârî, Mezâlim, 10)

Haberin Devamı

Görüldüğü üzere kul hakkı, kişinin cennet ya da cehenneme gidişinde önemli ölçüde belirleyici bir rol oynamaktadır. Allah’ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın çok ağır bir vebali vardır. Çünkü böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Hak sahibi hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe Allah kul hakkı yiyenin bu günahını affetmemektedir.

Bir ayet
Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.(Kalem 68/4)

Bir hadis
PEYGAMBERİMİZ (sav) namaza kalktığında şöyle dua ederdi: ‘Allahım! Beni güzel ahlaka eriştir. Senden başka güzel ahlaka eriştirecek yoktur. Kötü ahlakı benden uzaklaştır. Senden başka kötü ahlakı benden uzaklaştıracak yoktur.’ (Müslim, Salatü’l Müsafirîn, 201)

Yazarın Tüm Yazıları