Paylaş
COVID-19 pandemisinin başlangıcının üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçti. Bu süre içinde hastalığa yakalananlar arasında yorgunluk ve halsizlik şikâyetleri endişe verici boyuta ulaştı. Eczaneye bu şikâyetlerle başvuranların sayısı giderek artınca ben de enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke’ye merak ettiklerimi sordum.
Prof. Dr. Büke halsizlik ve yorgunluğun COVID-19’un ilk belirtisi olabildiğine dikkat çekerek “Bunlar hastalığın akut döneminde ya da seyri sırasında da görülebilen veya sonrasında long COVID’de (uzun COVID) 6 aya kadar -hatta bazen daha uzun- süren yakınmalardan” diyor. Hastalık geçtikten, yani hasta iyileştikten sonra şikâyetlerin iki ay ve daha uzun süre devam etmesi uzun COVID olarak adlandırılıyor.
Prof. Dr. Büke’nin verdiği bilgiye göre, uzun COVID’in belirtileri arasında konsantrasyon kaybı, uyku düzensizliği ve depresyon da var. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) de uzun COVID ya da post-COVID sendromu olarak adlandırılan bu durumun en yaygın belirtileri arasında yorgunluk, nefes darlığı, göğüs ve eklem ağrılarını sıralıyor. Konsantre olmada zorluk, baş ve kas ağrıları gibi çeşitli belirtilere de rastlandığı ifade ediliyor. Prof. Dr. Büke “Özellikle hastalığı ağır geçiren kişilerde halsizlik, yorgunluk, bitkinlik durumunu hem uzun süre hem de daha sık olarak görebilmekteyiz” diye ekliyor.
COVID-19’u ağır geçirenlerde halsizlik, bitkinlik ve yorgunluk daha sık görülüyor.
Nedeni farklı olabilir
Bu noktada temel problem şu; bu şikâyetler sadece COVID-19’a bağlı gelişmiyor. Örneğin bir kişi iyileştikten iki, üç ay sonra da şikâyetler ortaya çıkabiliyor. Prof. Dr. Büke “Bu durum, COVID’le mi ilişkili yoksa başka bir nedene bağlı mı gelişmiş bunu ayırt etmek çok zor” diyor. Peki ne yapmalı? Prof. Büke anlatıyor: “Kişilerin gündelik hayatlarını etkileyecek noktaya geldiğinde ve uzun süre devam ettiği durumlarda hekime başvurmak, tıbbi kontrolden geçmek ve birtakım testleri yaptırmakta yarar var. Anemi, kansızlık gibi durumlara bağlı olarak da bu şikâyetler olabilir. COVID’in seyri sırasında demir düzeyinin düştüğünü görebiliyoruz. Bu düşüş yorgunluğa neden olabilir. Bazen D vitamini düşüklüğü bile halsizlik yapabilir. Virüs, tiroid hormonlarını, dokusunu da etkiliyor. Tiroid fonksiyonlarındaki azalmalar da halsizlik, yorgunluk yapar.”
Öte yandan bu şikâyetlerin kaynağı sadece testlerle ortaya çıkacak bir sorun olmayabilir. Depresyon da benzer ilk belirtilerle karşımıza çıkabiliyor. Büke de COVID geçiren hastalarda böyle psikosomatik tabloların oluşabildiğine dikkat çekiyor: “Bu yorgunluk COVID’den diyerek önemsememek yerine yorgunluğu detaylı bir şekilde incelemekte yarar var.”
Yoksa bahar yorgunluğu mu?
Bu mevsimde sık duyduğumuz ‘bahar yorgunluğu’ konusunda da Prof. Dr. Büke şu bilgileri veriyor: “Bahar yorgunluğu kavramı, genellikle sezon değişikliği nedeniyle söylense de bilimsel bir altyapısı yok açıkçası. Ama tabii özellikle alerjik kişilerin bazı ağaçlara, polenlere vb. karşı alerjilerine bağlı halsizlik, yorgunluk yakınmaları olabilir.”
Paylaş