Paylaş
Tanyer Eczanesi Bağdat Caddesi, Kızıltoprak’ta. Sahibi Gürsel Tanyer 84 yaşında ve işinin başında. Kendisiyle 62 yıldır eczacılık yaptığı eczanesinde buluşuyoruz. İçine girdiğinizde çok eskilerden izler buluyorsunuz. Ahşap dolaplar, ahşap eczacı masası, eczanenin yerleşimi... Oysa bir zamanlar caddenin en yüksek binasıymış o dört katlı bina. Etrafı yazlık villalar ve köşklerle çevriliymiş. Bu 62 yılda şehrin dönüşümüne de mesleğinin değişimine de tanıklık etmiş Gürsel Tanyer. Bu yıl ‘yılın eczacısı’ olarak ‘altın havan’ alacak Tanyer’le dünden bugüne çok keyifli bir yolculuk yaptık.
Gürsel Tanyer mesleğindeki 60’ıncı yılını da yine sevenlerinin iyi dilekleriyle kutlamış.
‘Eczacılara saygı vardı’
Geçmişten günümüze eczacılık mesleğine dair değişen çok şey olduğunu anlatıyor Tanyer. Bunların başında da mesleki saygınlığı sayıyor: “Eskiden eczacılara çok yüksek bir saygı vardı. Celal Bayar bile düğmesini iliklemeden eczaneme girmezdi. İnsanlar şapkasıyla da girmezlerdi içeriye. Muazzam bir saygı ve sevgi gördüm. Ondan kopamıyorum zaten eczaneden. Elimde büyüyen kuşak hâlâ saygılıdır ama yeni nesilde o saygı pek yok. Açık söyleyeyim, siz şanssızsınız.” diyor. Dile kolay, aynı yerde 62 yıl; artık aynı aileden beşinci kuşaklar geliyormuş eczaneye. Röportajımız esnasında eczaneye orta yaşlarda biri giriyor. “Bak, elime doğan hastalarımdan biridir” diyor. Hâlâ eczaneye giren herkesi de kendisi karşılamaya çalışıyor. Söyleşimiz esnasında bile gelen hastalara “Hoşgeldiniz” diyor, “Nasılsınız” diye soruyor. İleri yaşta, tanıdığı hastalar geldiğinde ayağa kalkıp “Kusura bakmayın, röportaj verdiğim için sizinle ilgilenemiyorum” diyerek açıklama yapıyor.
Mahallenin sır küpü
Eski eczacıların mahallenin tüm sırlarını bildiği anlatılırdı hep.
Ben de soruyorum: “Mahallenin sırları sizde mi?” Gülümseyerek cevaplıyor: “Ohooo... 60 yılda ne sırlar biriktirdim. Ama hepsi benimle toprağa gidecek...” Sır sahiplerinin çoğu vefat etmiş. “Onlar öldükten sonra bile kimseye söylemem. Kayınvalide gelir anlatır, gelin gelir ayrı anlatır. İkisi de bizde kalır” diyor. “Eczacı olunca hastaların görünmeyen yönlerini, içlerini de biliriz.” diye ekliyor. Eskiden eczacılığın bir sanat icra etmekten farksız olduğunu anlatıyor. “O zamanlar biz ilaçları eczanede hazırlardık. O kadar çok majistral ilaç (hekimin yazdığı reçeteye göre eczacı tarafından yapılan ilaç) yapıyorduk ki bazen başımı kaldıramazdım” diyor. Ve ekliyor: “Şimdi pek yapamıyoruz çünkü yeni doktorlar artık hazır ilaçlar yazıyor. Majistral ilaçları pek bilmiyorlar.” Ayrıca günde onlarca kişinin tansiyonuna baktığını, birçok kişiye iğne yaptığını da söylüyor. Günümüzde eczanede tansiyon ölçmek ve iğne yapmak artık yasak.
‘İlaç sıkıntısı yaşıyoruz’
Eczacıların 14 yıl aradan sonra tekrar sokaklara inip eylem yapmasını nasıl değerlendirdiğini soruyorum. “Eczacılıkta şu anda çok büyük sorunlar var” diyor ve anlatmaya başlıyor. “Çok ciddi ilaç sıkıntısı yaşıyoruz. Hastanız ilacını soruyor ve siz ‘yok’ diyorsunuz. İlaç fiyatları belirlenirken euro kuru 8 TL’nin bile altında kabul ediliyor. Oysa gerçek euro kuru 19 TL’den bile fazla. Yabancı ilaç firmaları Türkiye’ye ilaç vermemeye başladı. Ayrıca her şeyin fiyatı yükselirken, eczacının giderleri de hızlı bir şekilde artarken, gelirleri ciddi bir şekilde düşürüldü. Yeterli akademisyen olmadan her yere eczacılık fakülteleri açıldı. Eczacı ve eczane enflasyonu yaratıldı. Bugün birçok eczane artan giderler karşısında kapanma noktasına geldi” diyerek diğer sorunlara da dikkat çekiyor.
Mesleğinin bunca sorunu varken neden 84 yaşında hâlâ eczacılığa devam ettiğini merak ediyorum. Tanyer şöyle cevaplıyor: “Ben buradan aldığım zevki, desteği, enerjiyi hiçbir yerden almadım. Bir sağlık sorunu yaşadığımda hastalarım dua ediyor benim için. Tencere tencere yemekler getiriyorlar. İyileşip döndüğümü görünce sevinçten havaya zıplayan hastalarım oldu eczanede. ‘Allah bizim ömrümüzden alsın, size versin’ diyenler oldu. Siz böyle bir yeri bırakabilir misiniz?”
Eskiden öğretmen olmak istemiş, ama eczacılıkta o isteğini de karşılamış. Tanyer son olarak şöyle diyor: “Şu anda yanımda olan eczacım 21 senedir benimle. Öncekiyle 18 yıl çalıştım. Ben 38 eczacıyla çalıştım bu eczanede. Ve onlar şimdi kendi eczanelerini açtılar. Türkiye’nin dört bir yanında yetiştirdiğim eczacılarım var. Aslında meslektaşlarımı yetiştirirken öğretmen de oldum. Dünyaya yine gelsem yine eczacı olurdum, yine aynı yerde eczacılık yapardım. ”
Paylaş