Paylaş
Danışan: Kızımla baş etmekte zorlanıyorum. Her an patlayacak bir bomba gibi. Ne söylesem kabahat. Bazen acaba benden nefret mi ediyor diye düşünüyorum. Oysa geçen seneye kadar hiçbir problemimiz yoktu. Ergenliğe girmiş olabilir mi?
- Dr. Başak: Kaç yaşında?
Danışan: 13...
- Dr. Başak: 12-14 yaşlar arasında “ön ergenlik” denilen dönem başlar. 14’ten itibaren “ergenlik” başlar ve aşağı yukarı 19 yaşında tamamlanır. Bu dönem içinde, biyolojik değişikliklerin yanında psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan da değişiklikler kendini gösterir. Sizin de kızınız ön ergenlik dönemine adım atmış olabilir.
Danışan: Sanki aramız hiç düzelmeyecekmiş gibi, çok üzülüyorum. Bütün ergenler böyle mi olur?
- Dr. Başak: Her çocuğun ergenliği yaşayışı; sıkıntılarının şiddeti, süresi, sıkıntılarıyla baş etme yöntemi farklıdır. Bu dönemde arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle problemler yaşadığı gibi anne-babalarıyla çatışmalar yaşamaları da normaldir. Yetişkin olan, problemleri doğru yönetmesi gereken sizsiniz. Siz kendinize güvenirseniz, o da size güvenir. Panik yapmayın. Hem o dönemlerden geçtiğiniz için onun neler yaşadığını anlayabilirsiniz hem de bilgi ve beceri bakımından daha donanımlısınız. Bazı önlemler alarak ilişkinizin daha sağlıklı hale gelmesini sağlayabilirsiniz. Kararlılık ve devamlılık önemli iki nokta.
NELER YAPMALISINIZ?
* Onu dinleyin: Aranızdaki iletişim kanallarını her zaman açık tutun. Sohbet etmeye çalışın. O size birçok şeyi anlatmak istemeyebilir; hem artık büyüdüğünü düşünüp “her şey anne-babaya anlatılmaz” şeklinde bir tavrı olduğu, hem de bazı şeyleri sizin onaylamayacağınızı veya anlamayacağınızı düşündüğü için. Buna rağmen akşam yemeklerinde, otomobille bir yere giderken, alışveriş yaparken, elinize geçen her fırsatta onunla konuşun. Hayatıyla, arkadaşlarıyla ilgili çok detaylı hikayeler anlatabilir, sıkılmadan dinleyin. Dinlerken yargılamadan sessiz kalmaya gayret edin.
* Medya ile ilişkisine dikkat edin: Seyrettiği dizileri, okuduğu kitapları, dergileri, dinlediği müzikleri, internette girdiği siteleri sık sık kontrol edin. Bazıları hoşunuza gitmeyebilir. Bunlara hazırlıklı olun ve onu yargılamadan konuşmanın yolunu bulun. Unutmayın ki yasaklamak işe yaramaz, hatta daha fazla merak uyandırabilir. Bunun yerine, merak ettiği konuları onunla konuşmayı deneyin.
* Hayatına anlam katmasına yardım edin: Eğer ilgisini, enerjisini, motivasyonunu doğru kullanmazsa hem zamanını boşa harcayacak hem de mutsuz olacaktır. Hormonlar yüzünden duygusal iniş çıkışlar yaşayan ergenin, keyif alacağı bir meşguliyetinin olmaması, amacının olmaması, bu iniş çıkışlarla daha zor baş etmesine yol açabilir. Spor, müzik veya herhangi bir hobi ergenler için çok gereklidir.
* Duygularının değişkenliği karşısında anlayışlı olun: Çok mutluyken birden hüzünlenirse, sakin konuşurken birden öfkelenirse şaşırmayın. İç dünyalarındaki çatışmalarla baş edemediklerinde anne-babaya patlamaları doğaldır. Anne-babaların buna hazırlıklı olmaları ve ergenlerin karşısında sağlam durmaları, onların bu dönemi daha kolay atlatmalarına yardımcı olur. Kızların adet dönemlerinde daha duygusal olduğunu unutmayın, bu dönemde tolerans gösterin.
* Kendisini anlama ve arama çabasını anlayışla karşılayın: Çocukluktan yetişkinliğe geçerken, soyut düşünme becerileri arttıkça, hayata dair sorgulamalar da artacaktır. Din, sosyal düzen, moda, ilişkiler ve bunun gibi birçok konuyla ilgili birçok sorusu olacak ve kendine en çok uyan cevabı bulma arayışına girecektir. Bu arayış sırasında bir gün çok sportif ve çocuksu giyinip ertesi gün bir yetişkin gibi giyinmesine şaşırmayın, küçümsemeyin, dalga geçmeyin.
Panik olmadan sakin bir şekilde onu desteklemeye devam edin.
* İsteklerinizde, kurallarınızda net olun: Her ailenin kuralları olmalıdır ve bu kurallar hem anne hem de baba tarafından uygulanmalıdır. Kurallarınızı sonradan değiştirmek istemiyorsanız “hayır” demeden önce iyice düşünün. Ergenler, siz pes edene kadar sınırları zorlayacaktır. Kararlı olmak, taviz vermemek ve net olmak önemlidir. “Yemek masasında telefonunla meşgul olman hiç hoşuma gitmiyor” yerine “Yemek masasında telefonla meşgul olmak yok” diyerek aile kurallarınızı net bir şekilde ifade edin. Bir gün görmemezliğe gelip ertesi gün telefon kullandığı için kızarsanız ne kurallara ne de size saygısı kalır.
* Cinsellik, aşk gibi konuları onunla konuşun: Bunlar çoğu anne-baba için zor konulardır, en iyi yöntem günlük hayatın içinde doğal olarak konuşmaktır. İzlediğiniz bir film veya gazetede okuduğunuz bir haber size konuyu açmak için iyi bir fırsat olabilir. Örneğin film seyrederken genç bir kızın hamile kaldığını görünce “Gençlerin erken yaşta istemeden hamile kalması, korunmadan yapılan seks sonucu olur, bunu biliyor muydun? Bu konuda sen ne düşünüyorsun?” şeklinde konuya girebilirsiniz.
Bir seferde her şeyi konuşmak yerine, değişik zamanlarda aşamalı olarak konuşmayı deneyin.
İlk konuşmada çok derin konulara girmekten kaçının, bu hem sizi hem de çocuğunuzu gerebilir. Kendi özel hayatınızdan bahsetmek, örnekler vermek doğru olmaz. Bunun yerine genel bilgiler vermeye çalışın. Ergenler çoğunlukla kız-erkek ilişkilerinin dinamikleri ve aşk konularında desteğe ihtiyaç duyarlar. Yoğun duygularını tanımaları, romantik ilişkilerde cinsellik konusu ortaya çıktığında nasıl davranacakları hakkında destek verebilirsiniz.
* Çocuk gibi davrandığında şaşırmayın, hoş görün: Ergenlerin, çocuk bahçesiyle yetişkin bahçesi arasındaki duvarın üstünde oturduğunu hayal edin. Bazen çocuk bahçesine atlayarak bir çocuk enerjisi, neşesi, yaramazlığı yaşarlar, sorumluluklarını unuttuklarında veya hata yaptıklarında, hatalarını hoş görmenizi isterler. Bazen de yetişkin bahçesine atlayarak bir yetişkin gibi konuşur, yetişkin gibi davranır ve sizin de ona yetişkin gibi davranmanızı isterler.
* Onunla tartışmayın, kavga etmeyin, küsmeyin: Duygular yoğunken, kızgınken, üzgünken çatışmaları çözmek mümkün olmaz. Ergenlerle iyi geçinmenin birinci şartı onları dinlemektir. Ne düşündüklerini, ne hissettiklerini, neden öyle davrandıklarını anlamadan suçlamayın, kızmayın, azarlamayın.
Önce derin bir nefes alıp bir adım geri atmak, konuşmaya başlamadan önce duyguların normale dönmesini beklemek, çözüm üretebilmek için faydalı olur. Kızgınlık anında konuşulan sözler genellikle asıl söylemek istedikleriniz değildir ve çoğunlukla sonradan pişman olmanıza yol açar. Kendinize biraz zaman verin. Birkaç dakika sessiz kalıp derin nefes alın, tuvalete gidip yüzünüzü yıkayın, mutfağa gidip bir bardak su için veya pencereden dışarı bakıp temiz hava almaya çalışın. Ne yaparsanız yapın onunla kavga etmeyin. Problemleri çözme yöntemini siz anne-babasında öğrenecek. Siz sakin olursanız, o da sakin olmayı öğrenir. Siz bağırırsanız o da bağırarak cevap verir.
Özgürlük taleplerine hazırlıklı olun
Bu, genellikle anne-babaların en zorlandıkları alandır. Çok serbest olmak ne kadar zararlıysa çok koruyucu olmak da o kadar zarar verir. Yaşına uygun izinler verip arkadaşlarıyla veya kendi başına hareket etmesi için olanak tanıyın ve izinleri aşamalı olarak artırın. Aşırı koruyucu ve kısıtlayıcı olursanız:
1- Kendi başlarına doğru hareket edemeyeceklerine, kendilerini koruyamayacaklarına, tek başlarına kendi ayakları üzerinde duramayacaklarına inanırlar, özgüvenleri gelişmez.
2- Hata yapmaktan çok korkarlar.
3- İhtiyaçlarını ifade etmeyi, problemlerini kendi başlarına çözmeyi, başkalarıyla yakın ilişkiler kurmayı öğrenemezler.
4- Hayata atılmakta zorlanırlar çünkü tutkularını, hedeflerini belirleyememişlerdir.
Paylaş