Paylaş
Danışan: Eşim çok iyi biri, çocuklarını çok seviyor ama o kadar öfkeli ve birdenbire o kadar çok bağırıyor ki bütün yaptığı fedakarlıklar, çabalar boşa gidiyor, her şey bir tarafa çocuklarıyla ilişki kuramıyor. Böyle bağırdığında, bence bir çuval inciri mahvediyor.
Dr. Başak: Bu konuyu eşinizle konuştunuz mu?
Danışan: Evet çok konuştum, çocukların önünde konuşmamaya da özellikle dikkat ediyorum ama maalesef bazen öfkesini kontrol edemediğinde onu durdurmam gerekiyor. O da pişman oluyor sonra ama pişmanlık fayda etmiyor. Çocuklar ondan çok korkuyor, hatta bazen gözlerinde babalarına olan nefreti görüyorum. Çok üzülüyorum. Daha iyi bir ilişkileri olsun isterdim. Eşim okumuş, eğitimli, kültürlü bir insandır. Öfkesinin çocuklarına ne kadar çok zarar verdiğini görüp de kendisini nasıl kontrol edemez anlayamıyorum.
Dr. Başak: Ne kadar sıklıkta ve ne derece bir öfkeden bahsediyorsunuz?
Danışan: Maalesef çok sık. Haftada 2-3 diyebilirim. Özellikle stresli bir gün geçirmişse.
SAĞLIK PROBLEMLERİ DE ÖFKE PATLAMALARINA NEDEN OLABİLİR
Dr. Başak: Öfkelendiğinde en fazla ne yapar?
Danışan: Eşyaları fırlattığı, çok sinirlenip kapıları tekmelediği ve maalesef çocukları dövdüğü de oldu. Hiç olmadık durumlarda, yerlerde bile çok yüksek sesle bağırıp kendini kaybetmesi, hepimizi rezil etmesi de sık sık olan bir şey. Bunları anlatınca bile çok kötü hissediyorum.
Çocuklarımı alıp gitsem diyorum ama bu sefer çocuklar babasız büyüyecekler bu daha kötü herhalde. Bunun bir çaresi olmalı.
Dr. Başak: Evet, elbette bir çaresi var. Eşinizin bu öfkesinden pişman olduğunu söylediniz, öyleyse öfkesini kontrol etmeyi veya kızgınlık duygularını daha doğru bir şekilde yönetmeyi öğrenmek istiyordur. Eksik olduğu bu konularda yardım alırsa bunları öğrenebilir.
Diğer yandan, şeker, tiroit, yüksek tansiyon veya başka bir sağlık problemi de insanlarda kontrol edilemeyen öfke patlamalarına neden olabilir. Bu konularla ilgili bir sağlık kontrolü yaptırması da gerekebilir.
Danışan: İnsan böyle aniden çıkan bir öfkeyi nasıl kontrol eder? Bu gerçekten öğrenilebilir mi?
Dr. Başak: Evet öğrenilebilir. Kızgınlık, öfke, hayal kırıklığı hepimizin yaşadığı doğal duygular. Sadece dışa vuruş şekillerimiz farklı. Gün içinde birçok şeye, birçok kere sinirleniyoruz ama kimi zaman kendimizi tutuyor, kimi zaman tutamıyoruz. Öyleyse aslında bazı durumlarda kontrol ediyoruz. Eşinizin de eminim kendini tutmayı becerdiği durumlar vardır. Bunu çocuklarıyla da yapabilmek için yeni yöntemler öğrenmesi gerekir.
Danışan: Benim de kendimi tutamadığım zamanlar oluyor. Bu yöntemlerden biraz bahseder misiniz, ben de öğrenmek isterim.
Dr. Başak: Çocuklar yanlış yapar, istemediğimiz şekilde davranır ve bizi çileden çıkarabilirler. Böyle zamanlarda kendinizi çok kızgın hissedebilir ve ona ‘ders vermek’ isteyebilirsiniz. İşte o anlar, yani çok öfkenizin tepe noktada olduğu anlar, ‘ders vermek’ için iyi zamanlar değildir.
ÇOK ÖFKELENDİĞİNİZDE KENDİNİZE BİR İKİ DAKİKA VERİN
Danışan: Ama o anda insan niye kızdığını, neyin yanlış olduğunu anlatmak, çocuğa göstermek istiyor.
Dr. Başak: Nasıl içkiliyken araba kullanmanın doğru olmadığını, yoksa kaza yapma olasılığının çok yüksek olduğunu bildiğimiz için bundan kaçınmayı öğrendiysek, öfkeliyken de karşımızdakine ders vermemek gerektiğini öğrenmemiz gerek. Çünkü insan çok öfkeli olduğunda, kendini kontrol etmekte zorlanabilir, çok yüksek sesle bağırabilir, küfredebilir, istemediği şeyler söyleyebilir.
Çok öfkelendiğinizde kendinize bir iki dakika verin, biraz sakinleşin ve sonra konuşun. İstemediğiniz şeyleri söylemediğinizi, daha kontrollü davranabildiğinizi göreceksiniz. Bu öğrenilebilen bir davranıştır. Çocuklar da zaten siz bağırdığınızda, ona ağzınıza geleni söylediğinizde değil, onunla sakin ve net bir şekilde konuştuğunuzda size daha çok saygı duyacak ve anlattıklarınızı daha çok duyacaktır.
Danışan: Yani bağırıp çağırmak hiçbir işe yaramıyor. Bunu ben de fark ediyorum. Eşimle bunu tekrar ciddi bir şekilde konuşacağım ve yardım alması için ısrar edeceğim. Peki çocuklarımla ilgili ne yapabilirim? Özellikle büyük oğlum çok içine kapandı ve yaşına uygun olmayan birçok korkusu var. Acaba babasının bu öfke patlamaları mı çocuğu bu duruma getirdi? Çocuklarım bundan ne kadar zarar gördü acaba?
Dr. Başak: Anne-babaların çocuklarına öfkelenmesi, bağırması, azarlaması çok sık ve düzenli olarak yapılmadığında, onun kişiliğini aşağılayacak, ezecek, korkutacak şekilde olmadığında ve çocuk ailesi ile sevgi-saygı-güven açısından doyurucu, sağlam bir ilişki içinde olduğunda, çocuklar bundan zarar görmez. Fakat anne-babalar sürekli olarak çocukları ezen, aşağılayan, korkutan şekilde konuşuyor, öfke patlamaları yaşıyorsa, bunun çocukta yarattığı zarar kaçınılmazdır. Hatta bu da bir çeşit çocuk istismarıdır ve adına ‘duygusal ve sözel istismar’ adı verilir.
Danışan: Cinsel istismar, fiziksel istismar duydum da duygusal istismar duymamıştım. Bu nasıl oluyor?
Dr. Başak: Aslında bu tür istismar, çocuk ve ergenlerin en sık maruz kaldığı istismardır: Sözel saldırıda bulunma (küçük düşürme, bağırma, tehdit etme, suçlama, aşağılama gibi); Çocuğa beklenmedik tepkiler gösterme; Çocuğa karşı sürekli olumsuz tutum içinde olma; Çocuğu ihmal etme gibi davranışları içerir. Fiziksel ve cinsel istismarın tersine, sonuçlarını uzun bir dönem içinde gösterir ve psikolojik sağlığı, diğer istismar tiplerine göre daha olumsuz etkiler.
SÜREKLİ ÖFKEYE MARUZ KALAN ÇOCUK OTORİTEYE KARŞI OLUR
Duygusal veya sözel istismara uğrayan çocuklar ve ergenler, kız-erkek fark etmez, psikolojik açıdan ciddi ve etkileri uzun yıllar devam eden zararlar görürler:
* Yoğun bir korku içinde olurlar. Anne-babalarını kızdırabilir korkusuyla, düşüncelerini, duygularını, isteklerini ifade etmeye, konuşmaya, hareket etmeye ürkerler.
* Yaşlarına uygun olmayan bir kaygı yaşarlar. Her an korku içinde olan çocuk veya ergen bir süre sonra kaygılı, evhamlı, şüpheci, endişeli bir çocuk olur. Bu kaygı her çocukta kendini değişik şekillerde gösterebilir; dersler kötüleşir, arkadaş ilişkileri başarısız olur, yatağını ıslatabilir, karanlık yerlerden, yalnız kalmaktan korkabilir, yeni fobiler geliştirebilir. Bu kaygılar, depresif, hüzünlü, mutsuz, yalnız hissetmelerine neden olabilir.
* Düşük özgüvenleri olur. Sık sık eleştirilen, azarlanan, öfke ile ‘düzeltilen’ çocuk bir süre sonra ‘hiçbir şeyi doğru yapmıyorum, her yaptığım yanlış’ inancını geliştirir ve bu da onun kendine güvenini ciddi bir şekilde zedeler, yeni şeyler denemesini, kendi başına hareket etmesini, hayata aktif katılımını engeller.
Anne-babaların bu tip olumsuz tutumları çocukların kendilerini yetersiz, eksik, mutsuz ve depresif hissetmesine yol açar. Bazı ergenler bu duygularla baş edebilmek için içki ve uyuşturucu kullanıma yönelir.
* Sürekli olarak kızgınlık, öfke, kontrolsüz duygu patlamalarına maruz kalan çocuk da öfkeli, duygularını kontrol edemeyen, otoriteye karşı tepkili bir çocuk olur. Çatışmaları, anlaşmazlıkları, arkadaş problemlerini sağlıklı bir şekilde, sakince çözme yöntemlerini anne-babasından öğrenemediği için okulda, arkadaş, aile ortamlarında davranış problemleri gösterir, sosyal ilişkilerinde zorluklar yaşar.
NOT: Psikoterapi diyalogları gerçek kişilerin hikayeleri değildir, örnek oluşturmak amacıyla kurgulanmış hikayelerdir. İçeriği, psikoloji bilimine paralel olmakla beraber genel bilgilendirme ve tavsiye niteliğindedir.
Paylaş