Affetmek

Bayram zamanı buluşma zamanıdır, aile ziyaretleri zamanı, paylaşma, beraberlik, sıcaklık, kavuşma zamanı ve en önemlisi de affetme zamanıdır. Küçükler büyüklerin ellerini öper, büyükler küçüklere hediyeler verir. Kültürümüzde nesillerden nesillere aktarılan bu güzel geleneğin bir amacı da bağışlamayı teşvik etmektir.

Haberin Devamı

Bayramlar, küslerin barışması için fırsattır. İçinizde günlerce, aylarca tuttuğunuz kızgınlıktan vazgeçmek için bir fırsattır. Bayramlar, “Affedersem gururum yerle bir olur” ya da “O affedilmeyi hak etmiyor” gibi nedenlerle kızgınlığınızı korumaya çalışan negatif iç sesinize etkili bir müdahaledir. Bayramda sorgusuz sualsiz affedilir ve her şey normale döner. Çünkü affetmek insana iyi gelir. Çünkü affettiğinizde geçmişi değil ama geleceği değiştirebilirsiniz.
Diğer yandan bağışlamak zordur. İnsanlar ‘şimdi’de yaşamakta zorlanır. Geçmişte yaşamak veya geleceğe dair hikayeler yazmak en sık yaptığımız hatalardır. Geçmişi değiştiremeyeceğimizi bilmemize rağmen hiç durmadan geçmişte yaşananları düşünür ve “Acaba ne farklı olurdu” diye düşünüp durur, kızgınlığımızı canlı tutmaya gayret gösteririz.

AFFETMEK, KENDİMİZLE İLGİLİ BİR SÜREÇTİR

Yaşananları hatırlamak tekrar tekrar acı duymamıza neden olur. Gerçek hayatta sadece bir kez canınızı acıtan olayı yüzlerce kez zihninizde yaşadığınızda yüzlerce kez acı duyarsınız. Ve canınızı acıtan kişiyi bundan sorumlu tutarsınız. Oysa yüzlerce kez acı duymanıza neden olan kişi artık o değil, kendiniz olduğunu farkında değilsinizdir.
Affetmek, işte bu nedenle aslında kendinizle ilgili bir süreçtir. Geçmişte yaşanan olayla ilgili artık hiçbir şey yapamayacağımızı kabullenip geçmişte yaşamayı durdurmak ve olanları sürekli aklımızda tekrar ettiğimizde daha fazla acı çektiğimizi görmektir.
Bu konuyla ilgili yıllar önce okuduğum bir cümleyi hiç unutmam: “Dargınlık; zehir içmek ama başkasına zarar vermesini ummak gibidir.” Dargın kaldığımız sürece bizi üzen kişiye zarar verdiğimizi düşünürüz. İşte bu nedenle kızgınlığı canlı tutmak için olan biteni aklımızda sürekli yaşarız. O da yetmez bununla ilgili daha fazla kanıt ve taraftar toplamak için sürekli konuşuruz. İşte bu süre içinde acı çeken kendimizden başkası değildir.

BİR DÜŞÜNCEYİ SÜREKLİ TEKRAR EDERSENİZ ONA İNANIRSINIZ

Bağışlamak sadece büyük kırgınlıklar için değil, gün içinde yaşanan küçük olaylarda da uygulanabilir. Örneğin önünüze aniden bir araba girdiğinde veya kasadaki görevli sizi beklettiğinde... Ayrıca bağışlamak sadece başkalarına değil, kendi yaptığımız hatalara da uygulanmalıdır. İç seslerinizi yakalayın, kim bilir günde kaç kere kendinize kızıyor ve eleştiriyorsunuz; “Böyle söylemeseydim, öyle yapmasaydım” gibi. Kendine hoşgörülü olan, az eleştiren kişi başkalarına da daha hoşgörülü ve affedicidir.
Bu bayramda karar verdiniz ve kızgın olduğunuz kişiyi bağışlamak istiyorsunuz ama çok zor geliyor. Bir yandan affetmek istiyor, bir yandan da bu kadar uzun süredir koruduğunuz kızgınlıktan vazgeçemiyorsunuz. Çünkü kızgınlığa neden olan düşüncelerinizi o kadar çok tekrarladınız ki, şu an bile ilk günkü kadar taze ve canlı. Artık başka türlü düşünmek imkansız!
İnsan bir düşünceyi 100 kere tekrarlarsa bir süre sonra ona inanmaya başlar. Düşüncelerinizin doğru olup olmadığını test etmeye gerek bile duymazsınız, bir süre sonra size gerçek gibi gözükür. Ben size 100 kere “En güzel bardak mavi bardaktır” desem, bir süre sonar buna inanırsınız.
Öyleyse, kızgınlık yaşadığınız olayla ilgili düşünceleri zihninizde tekrarlamak yerine daha farklı, sağlıklı ve daha yardımcı düşünceler geliştirirseniz kızgınlık duygusundan kurtulmanız ve affetmeniz daha kolay olacaktır.

Haberin Devamı

Affetmenizi kolaylaştıracak düşünceler

Haberin Devamı

◊ Hepimiz insanız, hata yapabiliriz.
◊ Aramızda yaşananlara verdiğim anlamları gözden geçirdiğimde, ikimizin de kendimize göre haklı taraflarımız olduğunu görebilirim.
◊ Aile, arkadaş, sosyal destek hayatta çok önemli. Affettiğim kişi ile gelecekte kuracağım olumlu ilişkiler ikimiz için de çok gerekli.
◊ Hepimiz aslında elimizden gelenin en iyisini, doğrusunu yapmaya çalışıyoruz.
◊ İnsanlar kötü değil, sadece herkes hiç fikrimizin olmadığı bir yük/acı/zorluk yaşıyor.
◊ Onu seviyordum. Onunla güzel zamanlar geçiriyordum.
◊ Onu bağışlamakta zorlanıyorsam benim de yaşadığımızda bir payım olduğunu düşünüyor ve kendimi de sorumlu tutuyor olabilir miyim? Belki önce kendimi bağışlamalıyım.
◊ Hepimizin iyi niyetle davranmaya çalışırken karşımızdakini incittiğimiz zamanlar olmuştur.
◊ Fikirlerime/düşüncelerime yapışık kalmak sağlıklı değil ve bunu yapmayı bıraktığımda kendimi özgürleşmiş hissedeceğim.
◊ Yaşadığımız problemde tek suçlu ve sorumlu karşımdaki mi? Ben o sırada neler yapmıştım?
◊ Karşımdakinin empati yapmasını istiyorum, peki ben yapabiliyor muyum?
◊ Karşımdakini etiketleyerek, tek bir mürekkep damlasının bütün bir bardak suyu karartması gibi, yaptığı davranışı ‘karakter hatası’ gibi mi yorumluyorum?
◊ İnsanlar kaba, saygısız, düşüncesiz veya buna benzer bir şekilde olumsuz davrandığında, bunun benimle ilgili olduğunu düşünmek yerine, onun yaşadığı bir problem/zorluk/stres ile ilgili olduğunu düşünmek daha doğru olabilir.
◊ Konuşmalarımız sırasında ‘akıl okuma’ gibi bir hata yapmış olabilir miyim? O beni suçluyor sanırken aslında kendini mi savunuyordu?
◊ Benim de affedilmeye ihtiyacım olduğu zamanlar oldu.
◊ Tartışma veya kavga tek başına yapılamaz.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları