Kimsenin parasında, pulunda gözümüz yok. Fiyatı astronomik de olsa alışveriş yapacaklarında bana mı soracaklar? Fakat tahammül edemediğim bazı durumlar da var. Sonradan görmelerin, yeni zenginlerin yaşam stili gibi.
’Vernal Equinox’, Latince’de ilkbahar noktası anlamına geliyor. Yani kuzey yarıkürede havanın ısındığı, bitkilerin canlandığı sürenin başlangıcı. 21 Mart’tan 21 Mayıs’a üç ay. Ardından bilimsel adıyla ’Summer Solstice’( Yaz gündönümü) geliyor, o da üç ay. Sonbahar ve kış da adilane şekilde yılın oniki ayını eşit ölçüde paylaşıyorlar.
Acaba yılı dört mevsime kim böldü? Şimdiye kadar dört mevsimi tüm nitelikleriyle yaşadığımı hatırlamıyorum. Hele Amerika’ya geldikten sonra...
Nisanın ikinci yarısını geçtik. Sokağa pardösü, zaman zaman paltosuz çıkamıyorum. Hava en azından serin, kimine göre soğuk. Yağmur ise ilkbahardan ziyade kışı anımsatıyor. Bu sabah sis gene gökdelen tepelerinde, Lady Godiva’nın saçları gibi aşağı sarkmış. Yoğun bulut kümeleri arkasına saklanmış güneşin sızıntısı dahi yok. Sevgililerin parkta elele tutuştuğu ilkbahar günü böyle mi olmalı? Bir iki hafta sonra aniden sıcaklar bastıracak, ilkbaharla yaz gene birlikte çıkıp gelecek.
HAYAT İKSİRİ BUNLAR
Kasvet dağıtmak için kendimi dışarı atıyorum. Doktor eşi olduktan sonra tıp uzmanlığını daha da pekiştiren Meltem Gonella’ya vaadimi yerine getirmek için tezgahtarı tanıdık bir vitamin dükkanına gidiyorum. Meltem’in ’Damarları açacak Scholein ile C vitamini yanı sıra demir, çinko, kalsiyum, potasyum, magnezyum hapları al. Sonra multivitamin ama şu marka...’ diye kurulu ses bandını andıran talimatları kulağımda çınlıyor. Sanki midemde inşaat malzemesi depolayacağım.
Tezgahtar daha ağzımı açmadan raflara dizili plastik şişeleri işaret ediyor:
‘Hayat iksiri bunlar. Sosyete fena merak sardı Penta’ya.’ Penta da neymiş? ‘Su ama bildiğin gibi değil. Multimedia filtresinden, ozon gaz süzgecinden geçmiş, oksijenlenmiş su Penta. Kanser önleyici, kilo düşürücü. Gwyneth Paltrow, Jennifer Lopez kasalarla ısmarlamış. Günde dört ile altı şişe içilmesi lazım bir ay süreyle. Yararları o zaman görülmeye başlanıyormuş.’
Bu kadar suyla çamaşır yıkanır ancak.
Merak bu ya, bir deneyeyim diyerek mavi etiketli şişeyi açıp iki yudum alıyorum. Musluk suyundan farklı değil. Fiyatı iki dolar. Günde altı şişe içsem oniki dolara mal olacak. Üstelik su içmesini seven insan da değilim. Bir doktor arkadaşıma kanser önleyici su çıkmış, ne dersin diye sorsam beni tiye alacağı kesin. Şu Amerikalı açıkgözleri gene de kutlamak lazım. Sosyete, sinema-eğlence aleminin ünlülerini üçkağıda getirdikleri için.
YENİ ZENGİNLERİN YAŞAMI
Ama yüksek sosyetenin yaşamını dillendiren Scott Fitzgerald’ın ’The Great Gatsby’de yazdığı gibi ’Zenginler farklıdır.’ Su dahi olsa markalısını seçmeleri beklenir bu asil sınıftan.
Kimsenin parasında, pulunda gözümüz yok. Fiyatı astronomik de olsa alışveriş yapacaklarında bana mı soracaklar? Fakat tahammül edemediğim bazı durumlar da var. Sonradan görmelerin, yeni zenginlerin yaşam stili gibi.
Russell Simmons bir hip-hop müzik yapımcısı. Yoksul bir ortamda hayata gözlerini açmış. Sıkıntı içinde feragatli çalışması sonunda süper zenginler arasına girmeyi başarmış. Bu arada kendisine benzer bir ortamdan gelen manken Kimora Lee ile hayatını birleştirmiş. Kocası kamyon dolusu para kazanmaya başlayınca Kimora aynı süratle harcama furyasına girişmiş. Karı-koca New Jersey’de 15 yatak odası, 20 banyo, açık ve kapalı yüzme havuzu, sinema salonu olan 15 bin metrekarelik bir malikanede yaşıyor. Evde 5 hizmetçi, dört yardımcı, iki mürebbiye, bir şef aşçı, iki şoför, özel kuaför, egzersiz hocası, makyajcısı Kimora’nın hizmetinde. Genç kadının araba koleksiyonunda iki Bentley’i, bir Mercedes cipi, Range Rover arazi aracı ile Ferrari’si fabrikadan dün çıkmış gibi yeni.
Kimora dünyanın en büyük Louis Vittone bavul ve çantalarına sahip olduğunu gururla anlatıyor. Giyime ayırdığı odalarında 300 markalı blucin, raflar dolusu düzinelerle Blahnik, Choo ve Chanel iskarpinleri sıralı. Mücevher birikimi ise kuyumcu vitrininden taşacak kalabalıkta. Eşi, dostuna Asscher kesimi 25 karat pırlanta yüzüğünü gösterip ’Parmağımda elektrik ampulü taşıyorum’ diyerek övünüyor. Fazlaca aşırı değil mi bu tablo?
ORKİDE VE KETEN İPLİĞİ
Sonradan görmelerin şımarıklığı da çekilir cinsten değil. Kimora gibi Jennifer Lopez de dar gelirli ortamdan kendisini sıyırıp müzik aleminde zirveye çıkmış bir şarkıcı ve film yıldızı. Vücut güzelliğine söylenecek laf yok. Ama çıktığı konser turlarında organizatörlere de kaprisleriyle kan kusturuyor. Kaldığı otel dairesinin duvar renginin sarı beyaz olması, her gün taze 300 orkide getirilmesi, yatak örtüsünün santimkarede 300 düğümlü Mısır’dan ithal keten ipliğinden dokunması, Alp Dağları’ndan galonlarla memba suları, özel yiyecek servisi yapılmasını şart koşuyor.