Keşke Saddam Hüseyin’in hayatını noktalamak için Kurban Bayramı ve 2007’ye giriş tarihini seçmeseydiler. Gazete sayfalarında, ekranlarda siyah-beyaz resimlerle en ücra köşelere ulaşan görüntüler bu çift kutlama gününü kara bir lekeyle yeni yıla taşımış olmazdı.
Kadın sunucu "Saddam Hüseyin’in infazı Ortadoğu’da farklı tepkilere yol açtı. Son gelişmeleri aktarmak üzere şimdi Bağdat büro şefimiz..." derken haber kanalını değiştiriyorum. Son on iki ayın dert ve sorunlarını birlikte götürdüğü umuduyla beklentilerimin gerçekleşeceği inancı içinde 2007’ye ’merhaba’ demeye hazırlanırken Saddam’ın akıbetinin ayrıntılarını öğrenmeye hiç niyetim yok. Dehşet filmlerinin canlılığını yansıtan görüntüleri izleyerek böylesine dramatik bir olayla yeni yıla daha önce ne zaman girdiğimi hatırlamıyorum.
Uzaktan kumandayla kanal değiştiriyorum. New York’un Times Square’inden Londra’nın Trafalgar Meydanı’na, Avustralya’dan Hong Kong’a insanlar coşkuyla yeni yıla girişi kutluyor. Büyük çoğunluğu gençler. Yüzlerinde ’2007’ yazılı plastik gözlükler. Sevinç çığlıkları atarak tanıdık-tanımadık kucaklaşıyorlar. Saddam’a ne olduğunu biliyorlar mı? Keşke Saddam Hüseyin’in hayatını noktalamak için Kurban Bayramı ve 2007’ye giriş tarihini seçmeseydiler. Gazete sayfalarında, ekranlarda siyah-beyaz resimlerle en ücra köşelere ulaşan görüntüler bu çift kutlama gününü kara bir lekeyle yeni yıla taşımış olmazdı.
Karışık duygularla Irak harbinin muhasebesini yaparken uluslararası politikanın çok kere güçlünün yarar ve çıkarları doğrultusunda işlediğini, dış ilişkilerin ne denli pamuk ipliğine bağlı olduğunu, dev şirketlerin dünya siyasetini nasıl etkilediğini düşünüyorum. 21. yüzyılda ülkelerin demokrasi, özgürlük, eşitlik, insan haklarına saygı gibi evrensel kavramlar çerçevesinde ilişki sürmeleri gerekiyor. Irak’ta olup bitenler bu tabloya uymuyor.
650 BİN SİVİL ÖLDÜ
ABD başlangıçta kitle imha silahları ürettiği varsayımıyla Irak’a karşı sertlik politikasını başlattı. Ardından Saddam’ın terör örgütü El-Kaide’ye destek verdiğini, Ortadoğu’nun yanı sıra ABD’nin güvenliğini de tehdit ettiğini ileri sürdü. İddialar kanıtlanmadı. 10 yıl önce Irak’ın işgal ettiği Kuveyt dahil tüm bölge ülkeleri Saddam’ın kendileri için tehlike yaratmadığını bildirip askeri harekata karşı çıktı. BM şartı dışlanarak Irak işgal ve istila edildi. Genel Sekreter Kofi Annan’ın "yasadışı harp" tanımlamasına BM’ye üye 192 devletin çok büyük çoğunluğu destek verdi.
Son bir yıldır Başkan Bush harp nedeni olarak Irak’a ’demokrasi’ getirmek temasını işliyor. Ciddi araştırmalar harpte 650 bin sivil Iraklı’nın can verdiğini, iki milyon kişinin göçe zorlandığını ortaya koydu. ABD’nin zayiatı ise üç bin ölü ve 30 bin yaralı asker. Bugüne kadar harcanan para 500 milyar doları aşkın. Saddam’ın ölümüne rağmen kanlı mezhep çatışmaları sürüyor. Ülke harap, insanlar ıstırap içinde. Demokrasinin faturası hayli kabarık. Zalim bir diktatörü ortadan kaldırmak için harbe gerek var mıydı?
Büyük ülkelerin küçük ve zayıf ülkelere karşı yarar hesapları sonunda askeri güce başvurması yeni bir oluşum değil. 1970’te ABD, Salvador Allende’nin Şili’de cumhurbaşkanı seçilmesini hoş karşılamadı. Çeşitli kaynaklar CIA’nın Marksist başkan Allende’ye karşı ülkede genel grev başlamasına önayak olduğunu, silahlı kuvvetleri destekleyerek bir hükümet darbesini gerçekleştirdiğini bildirdiler.
1973’te izlediğim darbede asi General Pinochet’nin yönettiği hava kuvvetleri başkanlık sarayı La Moneda’yı bombaladı. Teslim olmayı reddeden Allende, iddiaya göre, sarayda Fidel Castro’nun hediyesi bir otomatik tüfekle intihar etti. Pinochet cuntası binlerce Allende taraftarını öldürttü. Üç yılda 130 bin kişi tevkif edildi. Silah gücüyle uzun yıllar iktidarda kalan Pinochet başa geçen sivil hükümet tarafından yargılanma hazırlığında vefat etti.
HEP ABD PARMAĞI
1986’da Panama Kanalı’nın kontrolü nedeniyle ABD yönetimine ters düşen diktatör General Manuel Noriegada uyuşturucu ticareti yaptığı gerekçesiyle bir Miami mahkemesinde gıyabında hüküm giydi. ABD, Panama’ya ekonomik ambargo başlattı. Noriega düzenlenen genel seçimi kazandığını ilan etti. 1989 sonunda F-16’larla Noriega’nın karargahı bombalandı, akabinde Amerikan kara birlikleri Panama’yı işgal ettiler. Vatikan temsilciliğine sığınan Noriega’nın teslim olmasını kaldığım otelin balkonundan görüntüledim. General Noriega, Florida’daki kısa süren bir yargılamadan sonra yaşam boyu hapse mahkum edildi.
1953’te İran Başbakanı Musaddık ülke petrollerini millileştirme girişiminde bulundu. Bunun üzerine İngilizlerin isteğiyle CIA’nın hazırladığı gerilla darbesiyle Musaddık hükümeti devrildi. Bir yıl sonra gene CIA, Guatemala’da bir darbeyi gerçekleştirdi. Castro’yu devirmeyi amaçlayan başarısız Domuzlar Körfezi harekatı dahil ABD’nin güç kullandığı operasyonların özünde petrol kaynaklarının kontrolü, stratejik konum, rejim uyuşmazlığı gibi nedenler yatıyor. Bu süreçte ABD darbe gören ülkelerden hiçbirinin saldırısına uğramadı.