Paylaş
U-2 casus uçakları 37 yıl sonra bir kez daha uluslararası politikaya iniş yapıyor. ABD Başkanı Bill Clinton ile Savunma Bakanı William Cohen, Saddam Hüseyin'in U-2'leri ‘‘füzeyle düşüreceğiz’’ tehdidine ‘‘Bunu harp nedeni sayarız’’ şeklinde yanıt veriyorlar.
Amerikalı pilot Gary Powers yönetiminde İncirlik'ten kalkan bir U-2 uçağının 1960 yılı Mayıs başında Rusya üstünde uçarken düşürülmesi Başkan Kennedy ile Rus lideri Kruşçev'in yapacağı Paris Zirvesi'nin iptaline sebeb olduğu gibi iki ülke arasındaki ilişkileri de hayli gerginleştirmişti.
CIA'nın geliştirdiği, ilk uçuşunu 1955 yılında yapan Lockheed üretimi U-2'ler 21 metrelik kanatları, sosis şekilli gövdesiyle masum bir çocuk oyuncağını andırıyor. Oysa, 20 km yükseklikte uçarak gece-gündüz, kar-kış demeden en kötü hava koşullarında dahi elektronik cihazlar ve özel kameralarla karadaki tüm ayrıntıları tesbit edebiliyor.
Körfez Harbi'ni takiben BM kararıyla Irak'ta toplu imha silahlarının yokedilmesi programına yardım için araştırma ve tesbit uçuşları yapan U-2'leri son günlerde yeniden gündeme getiren Saddam ‘‘Amerika, Irak'ın içini dışını öğrenmek için casus uçakları kulanıyor. Egemenliğimiz tehlike altında’’ diye sert çıkıyor.
Oysa esas konu U-2'lerin Irak'ın taşı, toprağının resmini çıkartması değil, Saddam'ın biyolojik silahlarını sakladığı yerleri tesbit etmek. BM Özel Komisyonu Başkanı Richard Butler ‘‘Bir çantaya sığacak miktarda biyolojik maddeler küçük çaptaki bir şehrin insanlarını öldürecek güce sahip. Bu konunun ciddiyeti hala anlaşılmadı’’ diyor.
Batılı uzmanlar Bağdat rejiminin bazı Rus bilim adamlarının çaldığı Rusya'nın biyolojik silah programının satın almasının Irak'ın komşuları ve Orta Doğu'nun yanısıra tüm dünya toplumları için büyük tehike olacağını vurguluyorlar. Haberalma örgütleri Saddam'ın askeri biyolojist ve kimyagerlerininin sinsice ürettikleri ‘Anthrax, Botulinum, Ebola virüsü ve Kara Ölüm’ denilen zehirlerin az miktarda dahi yayılması toplumlarda büyük çapta ölüme yol açacağını ifade ediyorlar.
‘‘Irak'ta biyolojik silahların geliştirilmesi yerkürenin tümü için tehlike. Bu zehirler dondurularak bavul içinde dünyanın her tarafına taşınabilir. Havadan püskürtüldüğü takdirde yaşam bölgelerinde büyük çapta ölüme sebeb olacak. Zehirlerin dağılmasını önleyecek koruma sistemi hiçbir ülkede yok’’ diyen bilim adamları biyolojik zehirlerin nükleer bomba gücünde olduğunu söylüyorlar.
Kuveyt istilasını takiben Körfez Harbi sonunda dışlanan Bağdat rejiminden eski alacaklarını tahsil, öte yandan yeni petrol anlaşmaları yapmak amacıyla BM ambargosunun kaldırılmasına uğraşan Fransa, Rusya ve Çin'in Clinton yönetiminin Saddam'a yönelik sert tutumuna direnmeleri dar görüşlü bir politika olarak dikkati çekiyor.
Amerikalılar, girişimleri tutarsız Saddam Hüseyin'in BM müfettişleri ve uzmanlarının kontroluna rağmen geliştirdiği biyolojik silah kapsamına giren zehirleri terorist örgütlere verdiği takdirde dünyanın her köşesinde önlenemeyecek eylemlerin başlayacağından kaygılı. Yetkililer özellikle çiçek hastalığı virüsünün dünya terör pazarına düşeceğini belirterek ‘‘Son derece bulaşıcı bu virüsü taşıyan birisi öksürmesiyle etrafındaki 20 kişiye bu hastalığı bulaştırır. Yıllardır salgın olmadığı için çiçek aşısını pek çok ülkede bulmak mümkün değil. Irak bu tür biyolojik virüslerle milyonlarca insanı yavaş ilerleyen ölüme sürükleyebilir’’ diyor.
Bu tesbitlerden konu bazı safdillerin öne sürdüğü gibi Saddam'ı gereksiz cezalandırmak, U-2 düşürülmesinin bombalamaya yol açacak önemde bir olay olmadığı varsayımına ulaşmak kadar basit görünmüyor. Tüm dünya toplumları bugüne kadar denenmemiş ve ne sonuç vereceği bilinmeyen bir tehlikeyle karşı karşıya.
Clinton yönetimi uluslararası kamuoyunda panik yaratmamak için biyolojik silahların özünde yatan tehdidi ayrıntılarıyla ortaya koymak istemiyor. Ama Saddam'ın meşum planlarının engelenmesi yerküre halklarının can güvenliği açısından şart. Ağacı görüp ormanı farketmeyen liberal kafaların, tüccar ülkelerin ‘‘Saddam'la uğraşmayı bırakın artık’’ teranesinden vazgeçme zamanı geldi.
Paylaş