Tabanda ruhsal, tavanda siyasi keşmekeş

Televizyondaki ev kadını, ’Kabus dolu rüyalar görüyorum son bir haftadır. Geceyarısı terler içinde uyanıyorum. Irak cezaevindeki görüntüler tüm canlılığıyla belleğimde.

Artık TV’de haberleri izlemiyorum, gazetelerdeki resimlere de bakmamaya karar verdim’ diyor. Amerika’nın ’İncil Kuşağı’ denilen güney eyaletlerinden birinde yaşıyor bu kadın. Ortaokula giden iki çocuğu için de kaygılı: ’Onlar da seyretmiş bunları. Askerlerimiz bu kadar zalim mi diye soruyorlar. Cevabını bilmiyorum ki yanıt vereyim.’

Basın, yayımlanan işçi, sekreter, şoför, öğrencilerle yapılan görüşmelerde halkın ’Amerikalılar barbar olamaz. Aile ve ahlak değerlerimize tamamen aykırı cezaevindeki olaylar’ diyerek inanmazlık içinde olduğunu bildiriyor.

Nixon’ın Watergate’inden, Clinton’ın Monica’sına Amerika’da hiçbir skandalın dev ülkeyi böylesine derinden etkilediğine şahit olmadım. Tarihinde ilk kez ABD dünyada sevilmeyen ülke konumuna düştü. Ulusal TV kanallarında birkaç gündür psikiyatrlar demokrasi, insan hakları, adalet ve ahlak ilkelerine bağlı insanların Abu Garip cezaevindeki işkence görüntülerinin etkisinden nasıl sıyrılacaklarını anlatıyor.

1600 KARE DAHA VAR

Tabanda ruhsal, tavanda ise siyasi bir keşmekeş hakim Amerika’da. Son bir haftadır evlerde, işyerlerinde, lokantalarda barlarda kadını-erkeğiyle herkes yazılı-görüntülü basındaki resimlerle ortaya çıkan işkence, zoraki seks resimlerini konuşuyor. ’Bir fotoğraf, bin kelimeye bedel’ klişesinin doğruluğunu kanıtlayan şimdilik bir düzine resim. Oysa ABD Savunma Bakanlığı’nda daha 1600 görüntü var. Özel bir seansta bunları gören kongre üyelerinde biri, ’İçim dışıma çıktı, hálá mide bunaltısı çekiyorum. Arkadaşlarım da aynı şekilde’ diyerek ne denli tiksindiğini dile getiriyor.

Beyaz Saray ise kasım ayında yapılacak başkanlık seçimini ciddi şekilde etkileyecek işkence skandalını örtme, akıl almaz görüntüleri belleklerden silme telaşında. ABD yönetimi sanki ayrı bir dünyada yaşıyor. Bush, akıl hocası Başkan Yardımcısı Cheney, Savunma Bakanı Rumsfeld’in ’Resimler basında çıkınca biz de öğrendik cezaevindeki olayları. Altı, yedi askerin işi bunlar. Adalet karşısında hesap verecekler’ şeklindeki beyanları inandırıcı bulunmuyor.

KİBİR FELSEFESİNİN SONUCU

Kızılhaç, Uluslararası İnsan Hakları örgütünün ocak başında Ebu Garip ile Irak’taki diğer cezaevlerinde işkence, esirlerin öldürülmesi, insan hakları ihlallerini ABD üst makamlarını bildirdikleri açıklandı. İki örgüt, işkence görenlerin yüzde 90’dan fazlasının silahlı eyleme karışmamış Iraklı olduklarını da vurguladılar.

Skandal rezaletinin kökeninde ülke yönetiminde tecrübe yerine dünyaya tepeden bakan, ’Ben yaptım, oldu’ şeklinde sağduyunun dışlandığı kibir felsefesi yatıyor. Başkan Bush 11 Eylül terörüne karşı El Kaide ve Taliban’a karşı Afganistan’da başlattığı harbin akabinde Irak’ı hedef aldı. Amerika’lıları Irak harekatına ikna için Saddam’ın kitle imha silahları ürettiğini söyledi. BM denetçilerinin karşı görüşleri ağır basınca ileri sürdüğü ’Saddam ile El Kaide işbirliği’ iddiası da doğru çıkmadı. Gene de ’Irak’a demokrasi getireceğim’ diyerek işgal ve istila emrini verdi. Cheney ve Rumsfeld’in ‘Özgürlüğe kavuşacak Iraklılar bizi çiçeklerle karşılayıp kucaklayacaklar’ kehaneti de gerçekleşmedi.

ŞİMDİ SIRA KİMDE?

ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın sağkolu Larry Wilkerson, Irak harekatının mimarı bilinen Savunma Bakanı Müsteşarı Paul Wolfowitz’i ’Lenin gibi ütopya (hayali diyar) peşinde. Ama çok insanın canı yanacak’ diye suçluyor. New York Times yazarı Maureen Dowd, müsteşar Douglas Feith’in Başkan Yardımcısı Cheney’in kıyamet günü senaryolarını yürütmek üzere ’geleceğin harpleri’ni hazırlamak için gizli bir planlama birimi kurduğunu yazıyor. Geleceğin harpleri hangi ülkelere karşı?

Kendisini Kurtarıcı İsa kimliğinde gören Başkan Bush, Irak’a demokrasi getirdiğini söylüyor. İşgal ve istilada 600 kadar Amerikalıya karşı sivil halktan ölenlerin sayısı 20 binin üstünde. Bağdat’tan Necef’e, Felluce’ye çarşı pazarda Ebu Garip’teki resimleri de gören Irak’lılara sormak lazım: ‘Ölüm ve işkenceyle gelen demokrasiden memnunlar mı?’

Yerkürede demokrasiyle yönetilmeyen 70’i aşkın devlet var. Sıra kimde?
Yazarın Tüm Yazıları