Dışarıda Türklüğü yaşamak anavatandakinden farklı olsa gerek. Türkiye’de üç-beş kişi bir araya geldiğinde Amerikan Kongresi’nde sözde Ermeni soykırımının akıbetini uzun uzadıya tartıştıklarını sanmıyorum. Oysa burada durum başka. ABD’deki Türkler telaş içinde. Haylidir görüşme fırsatı bulamadığımız dost ve tanıdıklar telefonla arayıp "Ne olacak soykırım tasarısı, kongreden geçecek mi?" diye kaygılarını dile getiriyor. Toplum davetlerinde de konuşulan konu bu.
Ermeni ve Rum lobilerinin inisiyatifiyle altı Amerikalı milletvekili, soykırımın tanınması tasarısını nisanda kongreye getirecek. Bu girişim gerçekleşirse Türk-ABD ilişkileri, tarihinde görülmemiş darbe alacak. Hasım güçlerin amacı da bu. Son aylarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile üst düzey komutanların, milletvekili heyetlerinin Washington’u kapı komşusu yapmalarının nedeni de tanınma girişimini önlemek.
Bence bu konu gerektiğinden fazla büyütülüyor. Sözde soykırımı üzerinden 92 yıl geçmiş. Bugüne kadar soykırım tanıyan ülke sayısı 18. Bunların çoğu, yöneticilerinin haritada Ermenistan’ın yerini bulmakta zorlanacağı Güney Amerika ülkeleri. BM’ye üye 192 ülke var. Hatırı sayılır rakama erişmek için aradan bir asır daha geçmesi lazım.
KONGREDEN GEÇMEME İHTİMALİ YÜKSEK
Ankara’nın tutumu açık: "Ortak bir komisyon kurulsun. Türkiye, Ermenistan, İngiltere, Almanya ve Rusya gibi ilgili taraflar arşivlerini açsınlar, inceleme yapılsın." İşi oldu bittiye getirmek isteyen Ermeniler buna yanaşmıyor.
ABD, soykırımı tanırsa ne olacak? Washington’da bir Türk diplomatı Yücel Güçlü: "’Kararı tanımıyoruz’ diyeceğiz." Güçlü ekliyor: "Soykırım iddiası Türkiye üstünde Demokles’in kılıcı gibi baskı unsuru olarak kullanılıyor. Kabul edilmesi halinde dahi üstümüzden bir yük kalkacak." Kongre’de onaylanma şansı nedir? "Yüzde 60 kongreden geçmez." Dünyanın en stratejik bölgesindeki Batı müttefiki güçlü Türkiye’yi dışlamayı akıl-izan sahibi hiçbir ülke göze alamaz.
Bu bağlamda Ermeni lobisine destek veren "American Hellenic Institute" (AHI) adlı Rum lobi örgütünün Türkiye’ye karşı yürüttüğü düşmanlık kampanyasını dikkate almak gerekiyor. AHI 1974 Kıbrıs Harekatı’nı takiben New York doğumlu avukat Gene Rossides’in kurduğu bir lobi örgütü. Rum kökenli Rossides, aynı soydan gelen Kongre üyelerinin desteğiyle ABD’den Güney Kıbrıs’a insani yardım adı altında 500 milyon dolar yardım sağlamayı başardı. AHI yöneticileri "Bu meblağ ekonomik kalkınmamızı sağladı" diye konuşuyor. Rossides, 2005 yazında bir dergide yayımlanan makalesinde Bülent Ecevit, Kenan Evren ve Kıbrıs’a çıkarma yapan komutanların ’harp suçlusu’ ilan edilmesini önerdi.
Rauf Denktaş’ın "Kuzey Kıbrıs’ta bir evi varmış. Tazminat ödememizi istedi, reddettik. Azgınlığı buradan geliyor" dediği AHI kurucusunu, eski Yunanistan Cumhurbaşkanı Stefanopulos 2004’te Yunanistan’ın en yüksek liyakat madalyasıyla ödüllendirdi. Rossides, Papa 16. Benedictus’un İstanbul ziyaretinden sonra ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’a bir şikayet mektubu gönderip Türkiye’deki Rumların kötü muamele gördüklerini iddia etti. ABD’de Rum asıllı zenginlerin büyük çapta maddi destek verdiği AHI’nin kolej öğrencilerine Kongre’de staj programını Yola Pakhchanian adlı bir Ermeni yönetiyor.
İKİ TÜRK ÖRGÜTÜNE YAPIYOR
Ermeni ve Rum lobileri soykırımının tanınması faaliyetlerini mola vermeden sürdürürken ABD’deki Türkler ne yapıyor? Manzara iç karartıcı: Yeni Dünya’da kısa adlarıyla Federasyon ve Asamble olmak üzere 50’yi aşkın Türk derneğinin oluşturduğu iki şemsiye örgütümüz var. New York merkezli Federasyon’un, geçen mayıstaki Türk Günü Yürüyüşü dışında ne yaptığını bilen yok. Washington’daki Asamble ise 27 yıl önce, Büyükelçi Şükrü Elekdağ’ın, Rum ve Ermeni gruplarının Türkiye’yi karalama girişimlerine karşılık vermek üzere kurulmasına öncülük ettiği bir lobi örgütü. Son birkaç yıldır Asamble’de başkan adayları arasında iktidar çekişmesi karşılıklı suçlamalarla bir iç mücadeleye dönüştü. Araya avukatlar girdi. Lobi faaliyetleri kitlendi. İnternet sitelerinde rakip grupların kavgaları pehlivan tefrikaları gibi aralıksız yayımlanıyor. Türkler kaygılı, çatışmaları üzüntüyle seyrediyor.
Nisana dört hafta var. Washington ve New York’taki büyükelçilerimizin bölünmeyle sonuçlanabilecek gidişatı durdurmak için süratle devreye girmesi şart. Kişisel kaprislerin ulusal yararların önüne geçmesi engellenmeli. Akabinde Türk toplumunu harekete geçirip Kongre üyelerini uyarıcı telefon, mektup ve e-posta mesaj yağmuruna tutarak soykırımın tanınmasının ABD çıkarları için tehlikeli sonuçlarını vurgulaması gerekiyor. Geçmişte bu kampanyaların etkinliğini müşahede ettik. ABD’de 400 bin Türk’ün varlığını yabana atmak kolay değil.