Gerek Bush gerekse rakibi Kerry, yoksul kesimin yaşadığı ‘Üçüncü Amerika’nın oylarını kazanmak için yoğun gayret içindeler. Bakalım yoksullar sefaletleri üzerine tuz-biber eken Cumhuriyetçiler’in bu kez de peşine takılacak mı?
Postaneye birlikte girdiğim turist görünümlü gencin tişörtünde Fransızca ’Bush’un sesini kesin’ yazıyor. Geçen hafta da Başkan George W. Bush’un resmi üzerine ’X’harfi çizilmiş tişört giyenlerle karşılaşmıştım sokaklarda. Amerikalıların sandık başına gitmesine üç ay var ama seçim kampanyası şimdiden sokaklara dökülmüş. Üstelik oy hakkına sahip olmayan yabancılar bile görselliğe kaçıp tavır koymaya başlamış durumdalar.
Kıyasıya bir seçim olacak Kasım’da. 1970’lerden bu yana izlediklerime hiç benzemiyor. Bush taraftarları oldukça saldırgan. Cumhuriyetçi iktidarı destekleyen bir kısım basın, ‘Çamur at, en azından lekesi kalır’ felsefesiyle Demokrat Parti adayı John Kerry ve ailesi hakkında dedikodular üretiyorlar. Bu kesimin Kerry’nin senato ofisinde kısa süre çalışan genç stajyerle Clinton-Monica ilişkisine benzer iddialarını bizzat stajyer kız öfkeli üslupla yalanladı. Senatörün iki kızının aktör John Cusak’ı paylaşamadıkları için herkesin önünde kıskançlık kavgasına giriştikleri de ’asparagas’ çıktı.
Belden aşağı vuruşlarda muhalefet adayının eşi Theresa Heinz Kerry de hedef. Aşırı Bush yanlısı milyarder basın patronunun gazetesinde bir muhabirinin kelime oyunuyla pusuya düşürme gayretine sinirlenen Theresa’nın ’Al bir yerine sok’ demesi basını günlerce işgal etti. Oysa Başkan Yardımcısı Cheney’in saygın bir senatöre ’Git kendini becer’ şeklinde hakareti Cumhuriyetçileri destekleyen basında üstünkörü dokunuldu.
KIRMIZI VE MAVİRENKLERİN SAVAŞI
Ekranlarda süregelen seçim haberlerinde kimin hangi eyaletlerde şanslı olduğu değerlendirmesi yapılıyor. İki parti dev ülkeyi paylaşmış görünüyor. Haritada eyaletler kırmızı ve mavi renklerle boyanmış. Kırmızı Cumhuriyetçiler’in, mavi ise Demokratlar’ın rengi. Amerikan bayrağında kırmızı cesaretin, mavi ise adaletin sembolü. Geçen seçimlerde Cumhuriyetçiler ’Biz Amerika’yız, diğerleri (Demokratlar) değil’ sloganına sarıldılar. Kongrenin eski başkanı Cumhuriyetçi Newt Gingrich, daha da ileri giderek Demokratlar’ı ‘Normal Amerikalıların düşmanı’ ilan etmekten kaçınmadı.
Cumhuriyetçiler’e göre Demokratlar ‘zengin, şımarık, küstah, parazit, elit’ sınıf. Kendileri ise ‘alçakgönüllü, saygılı, dini inançları sağlam, ahlaklı ve sadık’ insanlar.
Siyaset fayındaki iki renge göre iki Amerika var kıta ülkede. Oysa bu görünüm gerçek değil. Yazar Michael Harrington 1962’de yayımlanan sosyo-ekonomi araştırmalarını topladığı ‘Öteki Amerika’ (Other America) adlı kitabında refah devletindeki ‘sessiz çoğunluk’un sorunlarını dile getirdi. Harrington’ın yaşlılar, çocuklar ve azınlıkların yoksulluk içinde süren yaşantılarına yönelik gözlem ve izlenimleri 42 yıl sonra bugün hálá geçerli.
YOKSUL DÜŞMANICUMHURİYETÇİLER
Amerika’da yoksulluk çizgisi altında yaşayan 40 milyon civarında insan var. Sesi sedası çıkmayan milyonlarca insan su, elektrik gibi uygar yaşam ihtiyaçlarından yoksun evlerde yaşıyorlar. Sağlık sigortaları yok, çocukları okula gidemiyor.
Ekonominin dibe vurduğu Hoover dönemi dahil yoksul kesim hep Cumhuriyetçi başkanlar döneminde ıstırap çekti. Geçenlerde vefat eden Cumhuriyetçiler’in ‘medarı iftiharı’ Başkan Reagan, 1980’li yıllarda dar gelirli vatandaşların ev sahibi olmalarını sağlayan konut fonlarını kesmesi üzerine ülkede üç milyon Amerikalı sokağa düştü. Ortaya gözle görülür bir ‘insan sorunu’ çıktı. Kış soğuğunda sıcak buhar yayan mazgallarda geceleyen, kavurucu yaz sıcağında park ağaçlarının gölgesine sığınanlar ‘evsizler’ diye nitelendi.
İşin garip tarafı ise borçlarını ödeyemediği için çiftliklerini satmaya mecbur kalan, geçim sıkıntısından bunalan Nebraska, Kansas gibi tarım bölgesinde son seçimde Cumhuriyetçiler’in adayı George W. Bush, oyların yüzde 80’ini toplamayı başardı. Selefi Clinton’dan bir trilyon doları aşkın bütçe fazlasıyla iktidarı devralan Bush, Kasım’da hálá yoksulluktan kıvranan bu bölgenin oylarına bel bağlamış durumda. Ancak bu kez Amerikan hazinesi beş yüz milyar dolar açık gösteriyor. Üstelik ortada Irak harbi fiyaskosu, tırmanan terörizm, dar gelirlilerin sağlık sigortası gibi çözüm bekleyen sorunlar var.
Üç ay sonraki seçimler ‘kırmızı’ ve ‘mavi’ renklerin çatışmasıyla geçecek ama gerek Bush gerekse rakibi Kerry, yoksul kesimin yaşadığı ‘Üçüncü Amerika’nın oylarını kazanmak için yoğun gayret içindeler. Bakalım yoksullar sefaletleri üzerine tuz-biber eken Cumhuriyetçiler’in bu kez de peşine takılacak mı?