Paylaş
40 yıl önce kitabıyla, filmiyle bireylerimizi, milletimizi vahşi, medeniyet dışı diye tanıtan Geceyarısı Ekspresi’nin bir kez daha hortlatılmaya çalışıldığını görüyorum. Acaba mı?
Raporu hazırlayan parlamenterler canıyla, kanıyla bizden. Milletvekilleri ülkede öfke dalgalarını yatıştıracak yasal sistemi işletecek güce sahipler. Mecliste, ilgili bakanlıkta henüz bir kıpırdanma duymadım. Sanırım hazırlık yapıyorlar.
Türk cezaevlerinin durumunu ilk defa bir yabancıdan dinledim, hem de Geceyarısı Ekspresi’nin kahramanı (!) Billy Hayes’den. Sağmalcılar’dan İmralı’ya kapalı- açık hapishaneleri 4 yılı Türkiye’de mahpuslukla geçen esrarkeş Billy’den daha iyi kim anlatır?
İmralı’dan firarını takiben Amerika’da buluştuğum Billy, Türkiye’deki yaşamını anlatmasını istediğimde pek istekli görünmedi. Gecesi, gündüzünün mahpuslukla geçtiğini, tüm arkadaşlarının sabıkalı takımdan olduğunu söylüyor. Cezaevindeki ilk gecesinde ranza komşusunun battaniyesini aldığı için kavgaya tutuşuyor, bir kaç yumruk yedim, diyor. Koğuş ‘baba’ları Türkçe bilmeyen Billy’ye arka çıkıyorlar: ‘’En iyi arkadaşlarım Ayı Hamdi, Kemikkıran Arif, çaycı Ziyat, gangster Mehmet Çelik idi. Beni himayelerine aldılar, kimse kılıma dokunmaya cesaret etmedi.’’
Geceyarısı Ekspres’nin aksine Billy cezaevinde dayak yemiyor. Müdürün cinsel tecavüzüne uğradığı yanlış, hapishanede tanıştığı İsveçli Arne’yle cinsel ilişkiye girdiği doğru. Kaçtığı cezaevi ise Sağmacılar’da değil İmralı adasında.
Billy Hayes koğuşlarda hayatın karşılıklı saygı nedeniyle olaysız geçtiğini, Türkiye’de kendisini daha güvenli hissettiğini söylüyor. Yanlış sahneler için Geceyarısı Ekspresi rejisörü Alan Parker’i suçluyor.
1973 sonunda Suriye’den Türkiye’ye girerken bavullar dolusu esrarla yakalanan iki Amerikalı, Jo Ann McDaniel ile Robert Hubbard tutuklanarak 24 yıl hapse çarpıldılar. Amerikalılar mücrim teatisi anlaşmasıyla ülkelerine dönmeden iki gün önce Buca cezaevinde nikah kıydılar. İki suç ortakları Katy Zenz ve Harvey Ray’de dikiş-nakış karşılığı kadın mahkumlara ingilizce öğrettiklerini söyleyip ‘’Mutlu ve güven içinde yaşadık. Amerikan cezaevleri çok sert. İzin verseler cezamızı burada çekeriz’’ dediler.
Amerika’da mahkum sayısı 2.4 milyon. Cezaevi kalabalığı başlıca sorun. Etibank, naylon fatura gibi davalardan hakkında gıyabi soruşturma kararı çıkarılan eski bakan Cavit Çağlar New York’ta tutuklandıktan sonra ilk duruşmasında aynı gün Türkiye’ye dönmek istediğini söyledi. Koğuş dışına her çıkışta, temizlenmede ve mahkumlerın gözü önünde çırılçıplak soyunma gibi cezaevi koşullardan şikayet eden Çağlar’ı hakim ‘’Özel uçakla geziye, yıldızlı otellere alışmışsınız, hapishane lüks yaşam yeri değil’’ yanıtıyla tersledi.
Dönemin güçlü politikacısı Çağlar’ın duruşmaya el ve ayaklarının zincirlenerek getirilmesi ‘’Görmesem daha iyi olurdu’’ diyeceğim bir manzara idi.
Paylaş