Manhattan modası ne zaman bitecek?

New York’un taşı, toprağı altın. Ama mecazi anlamda bu tanımlama. Aksi halde daktiloyu kapayıp, cadde-sokakta beşibiryerde aramaya çıkardık.

New York derken her zaman olduğu gibi Manhattan’ı kastediyoruz. Yani uzunluğu 25, en dar enlemesi bir km. olan minik Ada’yı.

Taşı, toprağını böylesine değerli bulmamızın sebebi ortada. Amerika’nın içinden dışından herkes bu adaya gelmek istiyor. Kimisi sanata meraklı, Broadway’de yeni perde kaldıran oyunları izlemek, caz lokallerinde enstrüman ustalarını dinlemek peşinde. Kuzeyde zenci Harlem’i, merkezde Central Park, Beşinci Cadde’nin ışıltılı mağazaları, Rockefeller Center, Radio City Music Hall, güneyde İtalyan, Çin mahalleleri, Hürriyet Abidesi, egzotik lokantalar, yazar-çizer takımının takıldığı Chelsea, Soho, No-Ho semtleri uğrak listesinde üst sırada. Yabancılar kadar kıta ülkenin çeşitli kesimlerinden çoluk-çocuğuyla gelen yerli turistler de New York’a meraklı. Çift katlı otobüslerle şehir turuna çıkıp Manhattan hakkında fikir sahibi oluyorlar. Görkemli gökdelenlerin tepesinden civar il ve ilçeleri izlemek ise hálá yerli-yabancı turistlerin başlıca ilgi odağı.

TILSIMLI BİR ADA

11 Eylül terörüne rağmen oteller dolu kapasitede çalışıyor, mönüleri yüksek fiyatlı restoranlarda günlerce önceden rezervasyon yaptırmadan yemek yemenin imkanı yok. Tılsımlı bir ada bu Manhattan.

Oysa geçmişe bir hayal dönüşü yaparsak Manhattan’ın nereden nereye geldiğine inanmakta güçlük çekiyoruz. Sömürgecilik döneminde Hollanda işgalindeki Manhattan yeşil arazide koyun beslendiği, yerli halkın tarım ve deniz ürünleriyle yaşam sürdürdüğü, bataklıklı bir ada idi. Vali Peter Minuit, 1626 yılında Manahata kızılderili kabilesine 24 dolar değerinde incik-boncuk vererek satın almış. Bu meblağ ile şimdi arabanızı ancak bir saatliğine otoparkına bırakabilirsiniz.

Son iki yüz yıl içinde İngiliz işgalini yaşayan Manhattan Avrupa’dan göçmen akımına sahne olmuş, özgürlük savaşını takiben devlet kurulmasıyla Latin Amerika’dan Uzakdoğu’ya yüz binlerce mülteciye kapılarını açmış. Geçen yüzyılda New York sahip olduğu insan mozayiği sayesinde bankacılık, borsa, finansman, uluslararası iş ve ticaret, iletişim, sanat, moda, müzik ve eğlence gibi sahalarda dünyanın merkezi haline gelmiş. Ve ortaya bir rakamlar cümbüşü çıkmış.

HER ŞEYİYLE MARKA

Fortune dergisinde yayımlanan bir araştırmaya bakıyorum. Amerika’nın en büyük şirketlerinden 20’si New York’ta. Daha doğrusu Manhattan’da. Genel merkezleri bu ilçe adada olan Citigroup, IBM, American International Group’la başlayan ilk on şirketin geçen yılki kazancı 608 milyar dolar. Bir başka hesaplama ile gelişme yolundaki iki düzine Afrika ülkesinin bütçesi kadar.

Yerli-yabancı ziyaretçilerin ilgi eğilimini yukarda sıraladık. Peki astronomik kazanç sağlayan dev şirketler bunca yer dururken niye bu minik adayı seçiyorlar? New York adının prestiji yüzünden. Manhattan bir marka adres. Telefon kodu dahi. İki yıl öncesine kadar yeterli olan (212) kodu abone sayısı genişletildiğinde Manhattan’da yaşayanlar ile işyeri sahipleri bu kodu kaçırmamak için gerektiğinde telefon idaresiyle mahkemelik oldular.

Manhattan bir başarı göstergesi. İş, ticaret, sanat aleminde zirvede olmanın simgesi. Frank Sinatra’nın ’Burada başarırsan her yerde başarırsın’ diye terennüm ettiği ’New York, New York’ şarkısında da dendiği gibi aynen...

Müzik, beyazperde, televizyon ile sanat aleminin ünlüleri arasında New York doğumlu olanların sayısı fazla değil. Ama bir pop, caz, opera veya hip-hop şarkıcısı,rock grubu, enstrüman ustası, modern veya klasik bale dansörünün sanat düzeyini kanıtlaması için Carnegie Hall, Radio City, Lincoln Center veya Madison Square’de konser vermesi, performans sergilemesi gerekiyor.

Şöhretler sanat icrasıyla kalmayıp gene prestij için Manhattan’da emlak sahibi olmaya da çaba gösteriyorlar. Dünya sinema merkezi Hollywood’un Pasifik yakasında olmasına rağmen Nicole Kidman, Michael Douglas ve eşi Catherine Zeta-Jones, Julia Roberts, Brad Pitt, Jennifer Connelly, Merryl Streep, Leo DiCaprio dahil düzinelerle aktör burada müstakil ev, dubleks daire sahibi. Yüksek fiyatla emlak satan The Corcoron Group son iki yılda mermer banyo, jakuzili 20 milyon dolarlık apartmanların piyasaya çıkar çıkmaz satıldığını bildiriyor.

Bu Manhattan modası ne kadar sürecek? Uzun, çok uzun zaman.
Yazarın Tüm Yazıları