Çok değişti Manhattan. Zenci Harlem'i turist uğrağına dönüştü.
Morning Side Park'ında polis devriyeleri gece-gündüz cirit atıyor. Geçenlerde mafya hálá yaşıyor mu diye düşünürken ünlü Rao lokantasında işlenen bir cinayet dikkatleri tekrar uzun yıllardır Manhattan'ı kemiren İtalyan gangsterlerine çekti...
Gün ışığının cimriliğinde bir kış günü. Hava daha ikindi basmadan kararmış. Bir arkadaşın evine yemeğe davetliyim. Oturduğu yer Columbia Üniversitesi'ne yakın. Manhattan'ın ortasında metroya biniyorum. İstikamet adanın kuzeyi. Ekspres treninin 116'ncı durağında dışarı çıkıyorum.
Dışarda in-cin top oynuyor. Etrafta irili ufaklı evler var. Oysa arkadaşın aylar önce gittiğim evi yüksek binalarla çevriliydi. İleride sokak kavşağında elektrik direği altında gördüğüm üç kişiye yaklaşıp ‘merhaba’ diyorum. Beni tepeden tırnağa süzüyorlar. Karanlıkta fark etmemişim, üçü de zenci bunlar.
Soruyorum: ‘‘116'ncı sokakta bir eve gideceğim ama burada o yükseklikte bina yok. Yardım eder misiniz?’’ Genç olanı yanıt veriyor: ‘‘Yanlış yere gelmişsin. Burası 116'ncı sokak ama senin aradığın batıdaki. Tekrar trene binip 42'nci sokağa git, Broadway trenine bin.’’
Gerisin geriye 74 sokak gidip tekrar dönmek zaman alacak. Taksiye bineceğimi söylüyorum. Çehrelerinde müstehzi ifade, ‘‘Kolay bulamazsın.’’ diyorlar.
Yolun ortasında beklemeye başlıyorum. Rahat on dakika geçiyor. Uzakta bir taksi beliriyor. El-kol işareti yapıyorum ama sürat kesmeden geçiyor yanımdan. Elli metre sonra durup geriye geliyor. Taksinin yaşlı sürücüsü eğilip yüzüme baktıktan sonra düğmeye basarak kapı kilidini açıyor. İçeri girince ‘‘Ne arıyorsun Harlem'de? Beyaz olmasaydın seni almazdım. Direk dibindeki zencileri gördüğüm için durmadım. Soyulmadığına şükret’’ diyor. Üniversitenin olduğu mahalle batıda kalıyormuş. Şoför arabayı gazlarken devam ediyor: ‘‘Çapraz gitsek beş dakikalık yol ama ortada Morning Side Parkı var. Parktan gündüz dahi geçmem, uyuşturucu satan çeteler orada. Cinayet, ırza geçme oranı en yüksek yer kentte. Sağ tarafımız ise Doğu Harlem, mafyanın yeri.’’
New York'la haşır neşir olma dönemimdeyim, şoför acemiliğimin farkında. Yaktığım ikinci sigaranın sonuna gelmeden zenci ve İspanyol Harlemlerini, mafyanın adanın güney ucundaki İtalyan mahallesinde değil doğu Harlem'den yönetildiğini bir çırpıda anlatıyor.
O günden bu yana çok değişti Manhattan. Zenci Harlem'i turist uğrağına dönüştü. Morning Side Parkı’nda polis devriyeleri gece-gündüz cirit atıyor.
Beş mafya ailesi liderinin gücünü kaybetmesi, son ‘Baba’ John Gotti'nin cezaevinde ölmesi üzerine film ve kitaplara konu olan eylemler ‘efsane’ olarak anılıyor. Gangsterlik can çekişiyor son on yıldır.
Geçenlerde mafya hálá yaşıyor mu diye düşünürken ünlü Rao lokantasında işlenen bir cinayet dikkatleri tekrar uzun yıllardır Manhattan'ı kemiren İtalyan gangsterlerine çekti. Bir yıl sonrasına dahi rezervasyon yaptırmak mümkün olmayan 40 kişi kapasiteli Rao'da Louis Barone adlı eski mafya tetikçisi, yemek arasında şarkı söyleyen bir sopranoya sürekli hakaret ettiği için gene mafya bağlantılı Albert Circelli'yi tek kurşunla öldürdü.
Belediye başkanı, banker, önemli işadamlarının yıllık masa kiraladığı Rao, Pleasant Avenue ile 114 ve 120'nci sokakları içeren mafya merkezinin ana caddesinde. En gözü kara gangsterlerin yaşadığı İtalyan mahallesinde eskiler ‘‘Kapılarımızı kitlemeye hiç lüzum görmedik. Amerika'nın en güvenli yeri burasıydı’’ diyorlar. Bakkal, kasap, berber salonları duvarlarında Marlon Brando, Frank Sinatra, Dean Martin, yıldız beyzbolcu Joe DiMaggio'nın imzalı resimleri hálá asılı.
Altı sokağı içeren mahalle yavrusu, Al Pacino'nun ‘Carlito’s Way', Robert De Niro'nun ‘Analyze That’ gibi filmlerine sahne oldu. ‘‘The Godfather'da Sonny (James Caan) eniştesini Pleasant Avenue'de dövdü. Genovese ailesinin ‘Baba'sı Anthony Salerno'nun (Şişko Tony) ofisi de bu caddede idi.
Oysa şimdilerde mafya eylemlerinin planlandığı bu kesimde Borsalino şapkalı, ince beyaz çizgili takım elbiseli gangsterler yok. Mafya eskileri öbür dünyaya göçmüş veya cezaevinde, genç kuşak İtalyanlar koleje gidiyorlar. Pleasant Avenue'de mafya ‘baba'larının, alt kademe tetikçilerin berberi Claudio Caponigro geçmişten özlemle söz ediyor:
‘‘53 yıldır bu dükkanı işletiyorum, çok iyi bahşiş alırdım müşterilerden. İnsanlar hep takma adıyla anılırdı. ‘Bacak' Danny, ‘Salam' Tommy, ‘Kedi' Sam, ‘Göbek' Frank, ‘Tilki' Johnny gibi. Yıllar önce ‘Gözleme' lakaplı bir dostumuz hastaneye kaldırıldı, ziyarete gittik. Soyadını bilmediğimiz için kayıtlarda bulunamadı. Buradakiler kendilerini kurşunlayan diğer aile mensuplarının adını polise ihbar etmezdi. Eski insanlar gerçekten mert idiler.’’
Peki Rao'daki cinayet mafya kapışması mı idi? Yaşlı berber ‘‘Hayır. Aile kavgaları bitti. Circelli bir sopranoya hakaret etti, ‘Öbek Öbek' Louie kadının onurunu savunmak için tabancasını kullandı’’ diye 67 yaşındaki mafya emeklisine arka çıkıyor.