Gizli servis şefi kameramı silah sandı

Amerika’nın Secret Service, FBI gibi sivil güvenlik örgütleri ajanlarının performansları teori olarak etkileyici. Ama özel eğitimlerine rağmen görev aksaması olmuyor mu? Yalnızca son 50 yıl içinde Başkan J.F. Kennedy, kardeşi Senatör Robert F.Kennedy iki suikast girişimiyle hayata göz yumdular. Gerald R. Ford ile Ronald Reagan, başkanlık yaparken silahlı saldırıda kurşunlanarak yaralandılar. Hem de tabur boyu deneyimli sivil ekiplerin koruması altında.

Topkapı Sarayı’nın bahçesi ağustos sıcağında gölgede dahi hamam sıcağında. Jacqueline Kennedy günübirliğine İstanbul’da, özel olarak açılan Hazine Dairesi’ni ziyaret ediyor. Muhabir arkadaşlarım ve fotoğrafçılarla üç sıra halinde bekleşiyoruz. Jackie, özellikle ünlü Kaşıkçı elmasını görmeye gelmiş. Bir belediye yetkilisi ikide bir yanımıza gelip "Lütfen yerinizden ayrılmayın" diye uyarıda bulunuyor.

Birkaç metre önümde orta boylu, saçları alabros kesilmiş bir adam sırtı Topkapı Sarayı’na dönük ayakta beklemede. Boynunda çiçek desenli bir papyon kravat, kömür karası güneş gözlüğünün altından nereye baktığını kestirmek güç. Tipi bize benzemiyor, Amerikan First Lady’sinin FBI veya CIA’dan koruması olmalı diyorum. Beyaz gömleğinin ortasındaki ıslak daireye gözüm takılıyor. Ter izi bu.

Çene altından bir ter damlası, gömleğine düşüyor. Akabinde yeni bir damla beliriyor çenesinde. Dikkati dağılmasın diye ceketinin üst cebindeki mendille yüzünde biriken teri kurulamaya kalkışmıyor.

"Merhaba, ilk kez mi İstanbul’a geliyorsun?" diyerek iki adım atıyorum. Papyonlu adam sol eli yüzümde, ısırır gibi konuşuyor: "Olduğun yerde dur." Aynı anda sağ eli ceketi içine uzanıyor. Avuçladığı silahın kabzasını görüyorum. Arkamda bir muhabir arkadaşım kolumdan çekiyor: "Gel geriye, bu adamların şakası yok."

*

Yıllar sonra muhalefet lideri Bülent Ecevit’in Amerika’nın birkaç şehrini ziyaretinde korumasını üslenen Secret Service’in (Gizli Servis) çalışmalarını da izleme fırsatı buldum. Bir haftalık gezide Bülent Bey’in toplantı ve konferanslarını takip ettim, yemeklerde masasında, uçak seyahatlerinde yanında oturdum, havaalanından otellere Ecevit Çifti beni araçlarına aldılar.

Son durak Winston-Salem’de, Ecevit, gençlik yıllarında çalıştığı yerel gazetede öğrencilere konferans verdi. Resim çekmek üzere koltuğumun altındaki çantaya eğildim, kamerama telefoto lensini yerleştirmeye başladım. Namlu görüşündeki lensli kamerayı çıkartırken sahnenin köşesinde ayakta duran Amerikalı ajanların şefiyle göz göze geldim. İri kıyım dedektif, koltuk altı kılıftaki Smith-Wesson’u kavramış bana bakıyordu.

Konferans sonunda yemek davetinde, gizli servis şefine "Günlerdir birlikte seyahat ediyoruz. Ecevitlerin hep yanındaydım. Niye?" diyerek silahına sarılmasını eleştirdiğimde dudak büktü: "Görevimiz konuk devlet adamının can güvenliğini sağlamak. Çantanızdan ne çıkacağını kimse garanti edemez. En yakını dahi olsanız farklı muamele gösteremeyiz" dedi.

*

Amerika’nın Secret Service, FBI gibi sivil güvenlik örgütleri ajanlarının performansları teori olarak etkileyici. Ama özel eğitimlerine rağmen görev aksaması olmuyor mu?

Yalnızca son 50 yıl içinde Başkan J.F. Kennedy, kardeşi Senatör Robert F.Kennedy iki suikast girişimiyle hayata göz yumdular. Gerald R. Ford ile Ronald Reagan, başkanlık yaparken silahlı saldırıda kurşunlanarak yaralandılar. Hem de tabur boyu deneyimli sivil ekiplerin koruması altında.

İhsan Sabri Çağlayangil’den başlayıp New York’u ziyaret eden dışişleri bakanlarımıza refaket eden Secret Service ekibinin emekliye ayrılmış şefi ile bir davette karşılaştığımda "Genç arkadaşlarımın işi zor. Eskiden içe dönük çalışırdık. Görev yelpazesinde kaçakçılık, uyuşturucu trafiği, sahtekarlık gibi yerel emniyet birimlerine düşen işleri de kovalardık. 11 Eylül’den sonra dış düşman tehlikesi ortaya çıktı. Kadrolarımız ikiye katlandı ama esas sorun güvenlik politikasında" diye konuştu.

"Yani?" diyorum, açıklıyor: "Dış kaynaklı terörün üstüne gitmek lazım. Ama Secret Service, FBI, CIA, Ulusal Güvenlik Örgütü ve lokal emniyet birimlerinin sıkı işbirliğine, istihbarat paylaşımına girmeleri gerekiyor. 11 Eylül terörünü yöneten Muhammed Atta, saldırılar öncesinde trafik suçu işlediğinde karayolunda durduruldu. Para cezası kesilip bırakıldı. Eğer gizli servislerimiz lokal polis birimleriyle istihbarat paylaşımı yapmış olsaydı Atta’nın aranan teröristler listesinde olduğu tespit edilecekti. Belki İkiz Kuleler hálá yerinde olacaktı. Aradan beş yıl geçti, bu sorun düzeldi mi bilmiyorum."

*

Emniyet kurumlarında kadrolar giderek büyüyor. Amerika’da şehir, eyalet düzeyinde 700 bin resmi polis, sivil dedektif var. Oysa iç ve dış terörizmle mücadeleyi üslenmiş FBI’ın kadrosu sadece 12 bin.

Emniyet birimlerinin tepesindeki Ulusal Güvenlik, turizm mevsiminde olası terör saldırılarına hazırlık maksadıyla tüm kurumlara ’teyakkuz’ uyarısında bulunmuş. New York polis teşkilatı, buna karşı kentin kalabalık cadde-sokaklarına 52 gözetleme kamelarası yerleştirdi. Bakkal, mağaza, butik ve banka gibi özel kuruluşlardaki binlerece kamera sayesinde adi hırsız, soyguncu, kadınları taciz eden sapıkların görüntüleri tespit edilerek tevkifler yapılıyor.

Polis kameraları göstermelik olsa gerek. Henüz terör kapsamına giren tek olayın görüntülendiğini duymadım.
Yazarın Tüm Yazıları