Kıştan ilkbahara geçerken Manhattan’ın Soho kesiminde uçuk giysilerin satıldığı bir butik önünde gene Oscar ödülü kazanmış Julia Roberts’la burun buruna gelmiştim.
1990’lı yıllarda filmleri hasılat rekorları kıran aktris, kısa vizörlü bir balıkçı kasketi, diz üstünde kalın kumaşlı bir palto, ayak bileklerinin yukarısında kesik blucin, çift renkli lastik ayakkabı giymişti. Film başına milyonlar kazanan Hollywood şöhretleri, giyindiren olmazsa giyinmesini bilmiyor. Bu görüşümü modacı Valentino’nun da paylaştığını bir gazetenin dedikodu sütunlarında gördüm.
‘Varsa ancak orada buluruz’ diyen arkadaşımın ısrarı üzerine gittiğimiz Strand’de Geceyarısı Ekspresi’ni arıyoruz. Strand, New York’ta okunmuş, kullanılmış kitap satan en büyük kitabevi. Uzunluğu sekiz mil (12.8 km) diye ilan edilen raflarında tüm edebiyat türlerini içeren onbinlerce kitap var. Ama Türkleri haksız yere karalayan Geceyarısı Ekspresi’ni bulmak mümkün değil. Anlaşılan 1977’de basılan kitabı alanların çoğu Strand’a gelip düşük fiyatla satmaya yanaşmamış. Bunda romanın aynı isimdeki filme dönüşünden sonra değer kazanması da rol oynamış olabilir.
*
Arkadaşım geçen yüzyılda basılan bir dünya atlasına ödeme yapmak için kasiyerde sırasını beklerken heyecanla seslendi: ‘Gördün mü kim var önümüzde?’
İşaret ettiği yere bakıyorum. Sırtında eski püskü pardösü, orta yaşlı, gözlüklü bir kadın, uzun etekliği altında lastik ayakkabının rengi sararmış. ‘Kim?’ diyorum. Kulağıma fısıldıyor: ‘Meryl Streep.’
Uzun yıllar, kendim dahil, pek çok erkeğin hayran olduğu, çifte Oscar ödüllü Meryl bu kadın olamaz.
Strand’e yakın kesimde oturduğunu anımsadığım ünlü aktris 50 cent’e eski kitapların satıldığı bu yerde ne arıyor?
Başında el örgüsü yün şapka, kumral saçları boynuna iniyor. Ama görünümü sıcak buhar çıkaran mazgallara yakın kuytularda geceleyen ’evsiz’leri andırıyor. Sinema alemine meraklı arkadaşım diretiyor: ‘Kalıbımı basarım bu kadın o.’
*
Greenwich Village’deki kitabevinden çıkışımızda bir İtalyan lokantasında kahve içerken yılın büyük kısmını New York’ta geçiren beyazperde ve eğlence dünyası şöhretlerinin özel hayatlarında dış görünüşlerine dikkat etmediklerini yineliyor arkadaşım. Örnek vererek anlattıklarına büyük ölçüde katılıyorum.
Kıştan ilkbahara geçerken Manhattan’ın Soho kesiminde uçuk giysilerin satıldığı bir butik önünde gene Oscar ödülü kazanmış Julia Roberts’la burun buruna gelmiştim. 1990’lı yıllarda filmleri hasılat rekorları kıran aktris, kısa vizörlü bir balıkçı kasketi, diz üstünde kalın kumaşlı bir palto, ayak bileklerinin yukarısında kesik blucin, çift renkli lastik ayakkabı giymişti. Siyah camlı kalın gözlükleri ile makyajsız yüzünü tanımakta zorlandım. Ayrı istikamete yürürken böylesine cazibeli bir film yıldızının giyimindeki zevk yoksunluğu beni şaşırtmıştı.
*
Film başına milyonlar kazanan Hollywood şöhretleri, giyindiren olmazsa giyinmesini bilmiyor. Bu görüşümü modacı Valentino’nun da paylaştığını bir gazetenin dedikodu sütunlarında gördüm.
Jackie Kennedy,Yunanlı armatör Aristotle Onasis’le evlendiğinde onun nikah tuvaletini hazırlayan, son 30 yılda başkan Ronald Reagan’ın eşi Nancy’den Elizabeth Taylor’a, Imelda Marcos’a şimdilerde ise Gisele Bundchen’dan Penelope Cruz’a, Gwyneth Paltrow’dan Cate Blanchette’a birçok şöhreti giydiren Valentino, bazı Hollywood şöhretlerinin ‘Altı kaval, üstü şeşhane’ görünümünü sert dille şöyle eleştirdi: ‘Eskiden film yıldızları sokağa çıkarken baloya gidiyormuş gibi özenle giyinirlerdi. Son zamanlarda beyazperde ünlüleri dilenci kadınları çağrıştıran kıyafetlerle çarşı-pazara çıkıyorlar. Manzara sakil ve çirkin.’
Dev tasarımcının eleştiri listesinde Erin Brockovich filmiyle kazandığı Oscar ödülü gecesinde kendi kreasyonu siyah kadife elbiseyi giyen Julia Roberts ile son yılların en seksi yıldızı Cameron Diaz da var.
*
Bir başka modacı Blackwell ise Valentino’nun listesine Meryl Streep, Anna Nicole Smith, Nicolette Sheridan, Courtney Love, şampiyon tenisçi Serena Williams, Pamela Anderson, Christina Aguilera, Tara Reid, Britney Spears, Paula Abdul, Jessica ve Ashlee Simpson kardeşler ve modacı Versace Donatella’yı da ekliyor.
*
Moda çevreleri, yeni ürünler pazarlayan firmaların film yıldızları yerine toplum karşısına bakımlı giysilerle çıkan modelleri tercih ettiklerini söylüyorlar.
İç gıcıklayıcı kadın çamaşırları üreticisi The Victoria’s Secret, son on yıldır pahalı taşlarla bezenmiş sutyenlerini, beyazperde şöhretleri yerine podyumlarda ün yapmış modellerle tanıtıyor. Firmanın, 2005 kışı için hazırladığı ‘Fantezi Sutyen’i de, süper manken Gisele Bundchen lanse edecek.
18 karat altın, 2900 pırlanta ve 22 yakutla işlenen sutyenin fiyatı 12 milyon 500 bin dolar.
Milyon dolarlık sutyenleri önceki yıllarda Claudia Schiffer, Tyra Banks, Daniela Pestova, Karalina Kurkova ve Heidi Klum gibi modellere giydiren firma yöneticileri, ‘Paparazziler, bu modelleri hiçbir zaman üstü başı dökülen giysiler içinde görüntülemeyi başaramadılar. Üstelik modellerimiz kaprisli değil’ diyor.