Birliktelik, eş, aşk, flört arayan kadınlar için güç bir şehir New York. National Geographic dergisinin sayım sonuçlarını analiz ettiği bir araştırmaya göre bu kentte kadın nüfusu erkeklerden 185 bin fazla.
Gaz istasyonunun esmer kasiyeri minyon yapılı, saçlarını ensesinde topuz yapmış. Karşısındaki müşteri abur cubur yemeye meraklı olsa gerek. Plastik sepettekileri tezgaha yerleştiriyor. Çikolata, patlamış mısır, karışık fındık-fıstık, kremalı kurabiye, çiklet, değişik marka meşrubat. Müşteri afacan çocuklar gibi yerinde duramayan bir tip. Kasiyere laf atıyor: "Bu soğukta nasıl çalışıyorsun, hem de pazar gününde." Hafta sonları işe geldiğini söylüyor kasiyer. "Kaçta bitiyor işin?" Minyon yapılı kız afacan oğlanı süzüyor dikkatle: "Saat 17’de. Niye soruyorsun?" Afacanın çehresinde muzip bir tebessüm: "Belki çıkarız bu akşam." Kasiyer yiyecekleri plastik torbaya yerleştiriyor: "Belkili teklifleri sevmem." Genç müşteri ödemeyi yapıyor: "Akşam beni görürsen şaşırma." Minyon kız omuz silkerek yanıt veriyor.
Sıra bende: "Hayli ısrarcı bu genç adam, sizi beğenmiş olmalı." İşlek gaz istasyonunda benim gibi araba yıkatmaya gelenler arasında takılanlar oluyormuş: "Erkek arkadaş kolay bulunmuyor bu şehirde. Üstelik kimin, ne niyetle yaklaştığını bilmek imkansız."
EVLİ MİSİNİZ?
Birliktelik, eş, aşk, flört arayan kadınlar için güç bir şehir New York. National Geographic dergisinin sayım sonuçlarını analiz ettiği bir araştırmaya göre bu kentte kadın nüfusu erkeklerden 185 bin fazla. Bu sayıya bir de eşcinsel erkekler eklendiğinde rakam milyona ulaşıyor. East Village Mahallesi’nde yaşayan 24 yaşındaki tasarımcı Matt Burniston "Davetler, sergi açılışları, partiler ve barlarda hiç kadın tavlamaya çıkmadım. Onlar gelip beni buluyor" diyor.
Matt’in beyanı abartma değil. Emlak şirketinde çalışan bir tanıdığım kişisel tecrübesiyle doğruluyor bu gözlemimi: "Geçenlerde bir müşterimi yemeğe davet ettim. Barda bir içki ısmarlayıp beklemeye başladım. Öteki uçta nefis bir kadın tek başına oturuyordu. Göz göze geldik bir ara. İçkimi yarılamadan kadın yanıma geldi. ’Merhaba’ dedikten sonra damdan düşer gibi sordu: ’Evli misiniz?’ Şaşırdım. ’Evet, bir de kızım var.’ Anında ayrıldı, tekrar taburesine döndü. Bir daha bakmadı bana. Sanırım ciddi ilişki kuracağı erkeği arıyordu. Gururumu okşamasına rağmen garipsedim yaklaşımını."
400 BİN KİŞİ AŞKI BULDU
Peki, New York’lu kadınlar "erkek sorunu"yla nasıl baş ediyor? Dost, arkadaş aracılığı, ofislerde "takıntısız" erkek arayışı, sosyal davetlerde tanışmalar bir dereceye kadar yararlı oluyor. Bu işin bir de toptancılığı var. Bu bağlamda elektronik iletişim teknolojisi devreye giriyor. İnternette yüzlerce site kadın-erkek çöpçatanlığı yapıyorlar. Yalnız kadınlar gibi erkekler karşı cinsten sevgili bulmak için sitelere başvuruyorlar. Başlı başına bir sanayi bu.
Bu sistemin nasıl işlediğini öğrenmek için ekrana geçiyorum. Dikkatimi ilk çeken "Love Happens" adlı site. "Dünyanın en büyük tanıştırma sitesinde girdiniz. Bugün bizi 4 bin 303 kişi aradı. Kuruluş tarihimiz 1999’dan bu yana 4 milyonu aşkın kişi başvurdu. Sitemiz sevgilileri buluşturuyor. Aşkları gerçekleştiriyoruz yazışmalarla" ifadesi çıkıyor karşıma. Match.com adlı bir diğer eşlendirme sitesi ise 240 ülkede ve 18 lisanda servis yaptığını bildiriyor. 2006’da 400 bin kişi gerçek aşkı bu sitede bulmuş. Tuşlara dokunmaya devam ediyorum. Sevgili arayanların 18 yaş üstünde olması gerekiyormuş. İsim, ikametgah, e-posta adresi soruyor. İstenen bilgiler giderek özel yaşamın ayrıntılarına giriyor. Aşk, sevgili arayışında olup-bitenleri öğrenmeye çalışırken kendimi gereksiz afişe etmeye niyetim yok, vazgeçiyorum.
Gene de araştırmamı sürdürüyorum. New York Times gazetesi 117 milyon Amerikan kadınından yüzde 51’inin "yalnız" bir yaşam sürdüğünü belirtiyor. Bu miktara kocaları askerdeki 2.4 milyon kadın dahil. Toplum bilimcilere göre evlilik oranının düşmesine rağmen kadınların karşı cinsten biriyle hayatını birleştirmeyi arzuladığı ifade ediliyor. Nedenleri özetle; güvenli yaşama kavuşmak, sağlıklı seks ve uzun ömür sürmek. 1970’te evli kadınların 74.7 yıl olan ortalama yaşam süresi 2003’te 80.1’e ulaşmış. Kadınlar gibi erkekler de evli çiftlerin bekarlara kıyasla daha zevkli aşk yaptıklarını söylüyor. Evlenip boşananların bekarlara göre nispeten daha mutsuz hayat sürdüğü de bir anket sonucu.
Yaşadığım kente odaklandığımda New York’lu erkeklerin romantik, birliktelik ve seks alanında diğer şehirlerdeki hemcinslerinden çok şanslı olduğu ortaya çıkıyor. Barlarda, davetlerde ve partilerde genç kadınların çembere aldığı erkeklerin çehresinde memnuniyet ifadesini görmeniz yeterli.