Yolumuz uzun. New York banliyösünde bir yemeğe davetliyiz.
Yanımda oturan doktor arkadaşım, cebinden çıkardığı bir cihazın tuşlarıyla oynamaya başlıyor. "Ne yapıyorsun?" diye sorunca gözleri tuşlarda, yanıtlıyor: "Blackberry (böğürtlen) bu. Sende yok mu?"
Sadece duymuşluğum var ama o kadar. "Yarın sabah kliniğime gitmeyeceğim. Hemşireye iki hastama verilecek ilaçları, dozajlarını geçiyorum."
Hayat, giderek otomasyona dönüşüyor. Mesleğin ilk yıllarında istihbarat servisinde daktilo paylaştığımızı, Londra muhabirliğimde buzdolabı boyu teleksin operatörüne teslim ettiğim yazının İstanbul’a geçmesi için saatlerce telefon bağlantısını beklediğim yılları hatırlıyorum. Ardından Amerika’da evime teleks cihazı geldiğindeki mutluluğum, sonra faks ve bilgisayarla tanışmam zihnimde canlanıyor.
Şimdilerde dijital kamerayla tespit ettiğimiz görüntüleri bilgisayarla okyanusaşırı mesafeden Hürriyet merkezine geçebilme kolaylığı içinde iş yapıyoruz. Cep telefonumuz ise dağ başında dahi uygar dünya ile bağlantımızı sağlıyor, onbeş tuşa basarak.
*
Sürekli yenilenen araç ve aygıtlar ile dünyamız artık parmakların ucunda. Işık hızına rakip çalışan bu teknolojide sürat sınırı da yok.
İletişim buluşlarının sağladığı imkanlar arasında en çok ilgimi çeken "e-Bay" adlı internet sitesi oldu. e-Bay, lokal, ulusal ve uluslararası ticareti sağlayan dünyanın en büyük pazar yeri. Her gün bu sitenin 100 milyonu aşkın üyesi, ekranlarda milyonlarca parça alış-satış yapıyor. Tüm ev eşyaları, antika, sanat eserleri, otomobil, yedek parça, tekne, oyuncak, ünlülerin imzalı resimleri, oyuncak, kullanılmış elbise ve çamaşır, eski para, yiyecek, satışa çıkarılanlar listesinde ufak bir bölüm.
1995’de California’da Pierre Omidyar ile Jeff Skoll’un kurduğu e-Bay alışverişleri, açık artırma yoluyla yapılıyor. Şirketin merkezi Amerika’da olmasına rağmen Breziya’dan İskandinavya’ya, Kanada’dan Hindistan’a düzinelerce ülkede sitenin üyeleri alışverişi sürdürüyor.
e-Bay’ın, alış-satışlardan komisyon kazancı 4 milyar dolar civarında. Personel sayısı 8 binin üstünde.
*
İnsanların şöhret tutkuları, e-Bay ticaretinde önemli rol oynuyor. Katolik kilisesinin başı Papa XVI. Benedict’in 1999 model Volkswagen Golf otomobili, geçen yıl 244 bin 590 dolara satıldı. Roma’da kardinalliği sırasında sekreterinin satın aldığı arabanın değeri 10 bin doların altında. Kardinal Joseph Ratzinger,Papa olmadan önce alınan gümüş renkli VW Golf’ü ehliyeti olmadığı için hiç kullanmadı. Vatikan’ın e-Bay’de satışa sürdüğü aracın sahibinin Papa olduğunu öğrenen 21 yaşındaki Benjamin Halbe, açık artırmaya katılan 8.5 milyon kişiyle yarıştıktan sonra en yüksek meblağı ödeyerek VW Golf’a sahip oldu.
e-Bay’da her yedi dakikada bir arazi arabası, 32 dakikada bir Ford Mustang satılıyor. Bazı garip alışverişler de şöyle:
* Ünlü rock şarkıcısı Elvis Presley’in bir konserinde su içtiği plastik bardağa bir hayranı 455 dolar ödedi.
* Seattle’da bir erkek, futbol final maçına bilet alacak parayı bulmak için eski eşinin gelinliğini giyerek satışa sundu. Gelinlik yaşam boyunca maç bileti alacak paraya satıldığı gibi yüzlerce kadından yeni boşanmış erkeğe izdivaç teklifi geldi.
* Üzerinde Hz. Meryem’in imajını yansıtan ızgara peynirli sandviçe koyu bir Hıristiyan 28 bin dolar ödedi.
* Tom Cruise’un ilk BMW’si, Nicholas Cage’in 1995 Ferrari 456 GT arabası, Miami Heat basketbolcusu Gary Payton’un 1999 Bentley’i de e-Bay’de satıldı.
* Üzerinde Nicole Kidman, Dustin Hoffman gibi film yıldızlarının imzasını taşıyan komedyen Jay Leno’nun Road King Harley motosikleti, açık artırmada 800 bin 100 dolara el değiştirdi.
Satışı gerçekleşmeyen tek şey, bir Brezilyalı’nın e-Bay’de sergilediği kızağa çekilmiş uçak gemisi oldu.