Diskonun en ünlü parçası bitince masaya dönüyoruz. Bir garson kız boynuna asılı bir tepsiyle önümüze geliyor.
Benny'nin mankenleri ufak paketlere uzanıp tepsiye para bırakıyorlar. Dansa kalktığım Danimarkalı ‘‘Coke alır mısın?’’ deyince ‘‘Mersi, ben şarap içiyorum’’ yanıtını veriyorum. Konuşmamıza kulak kabartan Benny'nin kahkahasıyla ayılıyorum. Mankenin bahsettiği Coke, meşrubat değil.
Listeye bakıyorum garip isimler sıralanmış. Buddha Bar, Sessa, Crowbar, Ohm, Capitale, Powder, Limelight. Bunlar Manhattan'ın yeni diskoları. Bir kısmı açılmış, diğerleri Aralık ve Şubat'ta. Birkaç yıl önce Ahmet Ertegün ile bir görüşmemizde ‘‘Disko tekrar gelir mi?’’ diye sorduğumu anımsıyorum. Müzik aleminin otoritesi ‘‘Sırasını savdı disko. Gençlik hip-hop ve rap'in peşinde’’ yanıtını vermişti. Peki bu yeni açılışlar ne oluyor? Ertegün'le müzik tartışmasına girişecek kadar aklımı yitirmedim. Ama acaba bu kez tahmininde yanıldı mı? Akabinde bu türün Amiral Gemisi ‘Studio 54’e kayıyor anılarım.
1970'lerin sonunda bir model ajansı sahibi arkadaşım Benny'nin kadrosundaki altı genç mankenle birlikte o yılların en ünlü diskoteği Studio 54'e gitmiştik. Adı 54 diye kısaltılan diskoya girebilmek Pentagon'un Harp Odası'na girmekten dahi güçtü. Sahipleri Schrager ile Rubell'in kapıdaki insan azmanı korumalarına verdiği direktif üzerine 54'ün önündeki kalabalığı yararak içeriye alındık. Birkaç tenis kortu büyüklüğündeki kulübün balkonunda, bir masada yerimizi aldığımızda böylesine renkli, hareketli bir ortamı, kadın-erkek türünün en ilginç tiplerini izlemek fırsatını bulduğum için çok mutluydum. Kulakları sağır edecek güçteki müzikten dahi rahatsız olmadım.
New York gece hayatının müdavimi Benny yanardöner spot ışıklarıyla yıkanan pistte dans edenleri, çevremizdeki şöhretleri parmağıyla gösterirken isimleri bağırarak tanıtıyordu. Mick Jagger'in eski eşi Bianca'yı, Liza Minelli’yi, tasarımcı Halston ve Andy Warhol'u ilk kez orada gördüm. Kulübün DJ'i art arda disko parçaları çalmaya başladığında masamızdaki modeller koltuklarda fıkır fıkır kıpırdanmaya başladılar.
Benny ‘‘İstersen bir ikisini dansa kaldır, midem rahatsız çıkıp oynayamam’’ dedi. Kızların gözü üstümde. Cevabımı bekliyorlar. Oysa tango'nun slow'u dışındakilere aşinalığım yok. Evet desem az sonra kıza mahçup düşeceğim, hayır desem herkese ayıp olacak. Elimiz mahkum, yanımda oturan Danimarkalı'yla piste iniyorum. Aynı anda Donna Summer'ın altın plak kazandığı ‘‘Last Dance’’ başlıyor. Tanrı'nın şanslı kuluyum herhalde yanıbaşımda Nureyev olsa benden farklı figür yapacak hali yok, pist öylesine kalabalık, kımıldayacak yer yok.
Diskonun bu en ünlü parçası bitince masaya dönüyoruz. Yarı çıplak bir garson kız boynuna asılı bir tepsiyle önümüze geliyor. Benny'nin mankenleri ufak paketlere uzandıktan sonra tepsiye para bırakıyorlar. Dansa kalktığım Danimarkalı ‘‘Coke alır mısın?’’ deyince ‘‘Mersi, ben şarap içiyorum’’ yanıtını veriyorum. Konuşmamıza kulak kabartan Benny'nin kahkahasıyla ayılıyorum. Mankenin bahsettiği Coke, meşrubat değil.
KİPRİYANU’YU ALMADILAR
Sonraki haftalarda gazete ve dergilerde Studio 54'le ilgili haberleri, dedikodu yazılarını okumaya başladım. Mick Jagger'ın Bianca'sının, çıplak bir gencin dizginini tuttuğu bir beyaz ata binmiş, anadan üryan haliyle pistteki resimlerini gördüm. 54'ün şöhreti giderek artıyordu. Studio 54 New York'ta girilmesi en güç kulüptü. Kıbrıs Rum yönetimi lideri Kipriyanu içeri alınmayınca yanındaki adamlarından birinin ‘‘Cyprus (Kıbrıs) Cumhurbaşkanı’’ diye tanıtarak israr ettiği, Cyprus'ı Cypress adlı mezarlık sanan kapıdaki korumaların ise ‘‘Burası size göre değil’’ diyerek kovaladıkları gazetelere geçti.
Gördüğü inanılmaz rağbete rağmen Studio 54 uzun ömürlü olmadı. 1977'de açılan ünlü diskoda uyuşturucu satışını önleyemeyen polis FBI ile birlikte yaptığı baskında kokainden mariuanaya kadar bol miktarda uyuşturucu ele geçirdi. Kulübün kasasında bulunan yüzbinlerce dolara da el koyduktan sonra vergi kaçakçılığı yaptığı belirlenen iki sahibinden Rubell 1980 başında tevkif edilerek cezaevine gönderildi. 54 aynı yıl Mart ayında kapandı.
Şimdi New York'ta yeni bir disko dönemi başlıyor. Bir düzineye yakın yeni bitme kulüpler Studio 54'ün bıraktığı yerden diskoyu canlandırma girişiminde.
John Travolta'nın ‘‘Saturday Night Fever’’ çılgınlığının eli kulağında. Bakalım disko bu kez uzun ömürlü olacak mı?