Paylaş
Yer: Brooklyn Müzik Akademisi. Olay: Galler Milli Operası Galası. Şeref Konuğu: Galler Prensesi Diana. Tarih: 1989. Konu: Klozet.
Alafranga tuvaletin oturma yerinden konu olur mu? Olur. Eğer Prenses Diana kullanmışsa.
Prenses Diana galaya gelmeden önce Akademi yetkilileri şeref konuğu ‘ziyaret edebilir’ düşüncesiyle tuvaletleri tetkik ediyorlar. Klozetlerin eski, aşınmış olduğunu gördüklerinde birini süratle satın aldıkları yenisiyle değiştiriyorlar. Kraliyet ailesi mensuplarının da hiç olmazsa bu hususta diğer insanlardan farkı olmadığı için iki perde arasında Diana tuvalete gitme ihtiyacı hissediyor. Akademi müdürünün eşi Prenses'i yeni klozetli olanına götürüyor. Prenses Diana'nın ‘işi bitince’ binanın bakım müdürü klozeti yerinden çıkarıp naylon torbaya koyduktan sonra depoda bir dolaba kitliyor. Ve 20 dolarlık cilalı plastik klozet akademi arşivi kayıtlarına işleniyor.
Ama konu burada da bitmiyor. Galler Prensesi'nin ölümünden sonra mantar gibi üreyen Diana ticareti şimdi tuvalet klozetine uzandı. Brooklyn Müzik Akademisi'nin Prenses'in klozetini sergileyip meraklılara göstermek, açık artırmayla satışa çıkarmak niyetinde olduğu söylentileri yayılmaya başladı. Akademinin arşivcisi Robert Boyd, tarihi hazineye dönüşen klozet hakkında ‘Bu klozeti yalnızca Prenses Diana kullandı. İlgilenen çok kimse var ama satmayı düşünmüyoruz’ diye konuşuyor.
Bazılarının üstüne Prenses Diana oturduğu için servet dökmeye hazır olduğu plastik klozeti düşündükçe insanların ünvan, şöhrete düşkünlükte sınır bilmezliğe akıl erdirmenin güçlüğü ortaya çıkıyor. Diana sömürüsü iç bayıltıcı boyutlarda. Müteveffa Galler Prensesi'nin eğitim ve kültür düzeyi yüksek olmamasına rağmen cazibeli, manken vücutlu bir kadın olduğu tartışma götürmez. Ama Diana Spencer eğer Prens Charles ile evlenmemiş olsaydı bugün adını bilen kaç kişi olurdu etrafta? Bir kez kullandığı klozet taht muamelesi görürmüydü? Oysa ölümü üzerinden üç ay geçmiş olmasına rağmen hala İngiltere'den Avrupa, Amerika'ya tüm dünyada bir Diana ticareti sürüp gidiyor.
Televizyonda özel programlar, sansasyonel diziler, mantar gibi türeyen kitaplar yanısıra hediyelik eşyalarda Diana adı, damgası yok satıyor. Elton John'un ölümüne ağıt yazdığı ‘Candle in the Wind’in plağının ilk beş haftada 32 milyon sattığı bildiriliyor. Aralarında Eric Clapton, Aretha Franklin, Cliff Richard, Barbara Streisand, Luciano Pavarotti, Paul McCartney, Diana Ross gibi şöhretlerin de bulunduğu şarkıcıların ‘Diana’ya Övgü' adıyla doldurdukları CD ve kasetlerin satışında 200 milyon dolar gelir sağlanması bekleniyor. Tüm bu gelirler Diana'yı Anma Fonu'na gidecekmiş.
Milyonlarca doların el değiştirdiği Diana ticaretinden faydalanlar arasında geçirdiği kazada yaşamışı yitiren sevgilisi Dodi'nin babası Muhammed Fayed de var. Mısırlı milyarder Fayed'in sahibi olduğu Londra'nın ünlü Harrods mağazasında Diana bebekleri de satılıyor. Baba Fayed'ın esas tutkusu İngiliz olmak. İngiltere'nin sayılı zenginleri arasında gelen, emlak portföyünde Paris'teki lüks Ritz Oteli' de bulunan Fayed, 30 yıldır uğraşmasına rağmen hala İngiliz tabiyetine kabul edilmedi. Bunca servete sahip Mısırlı milyarder Londra'nın köşe-bucağında seyyar satıcılara, lokanta bulaşıkçıları Afrikalı göçmenlere dahi vatandaşlık veren İngiltere'nin kendisini dışlamasından hicap duymadan niye İngiliz'lik peşinde koşuyor ? Yıllardır başvuruları geri çevrildiği halde bıkıp usanmadan ‘ille de İngiliz pasaportu’ diye diretmesinin ardında yatan sebebler ne? Mısırlı olmak ayıp mı?
İnsanların gönlünde yatan tutkuların sayısız nedenleri var. Kişiliğinden utanan, şöhret ve ünvanların pekçok kusuru örteceğine inananların sayısı az değil yerkürede. Diana'nın giysileri, bebeklerini veya klozetini satın almaya meraklılar belki de böylece şöhret ve asalete yaklaşmış olduklarını sanıyorlar. Bu hazin mutluluğu gölgelemek bizim işimiz değil.
Paylaş