Sokakta rasgele çevirdiğiniz bir kolej öğrencisine, Ay’a ilk ayak basan astronotun, milyonlarca insanın ölümüne neden olan bir hastalığın tedavi aşısını bulan bilim adamının, tıpta buluşlarıyla Nobel ödülü alan hekimin adını söyleseniz büyük ihtimalle tanımayacaktır.
Ama Jennifer Lopez’in kalça ölçüsünü, Pamela Anderson’un sutyen boyutunu veya Michael Jackson’ın platin plaklarının adlarını sıralamakta zorlanmayacaktır. Gençler gibi orta yaşlılar da bu yapay ünlülere hayran.
BRAD Pitt ile bir sabah kahvaltısı yapmak, Jennifer Lopez’le bir gece kulübünde dans etmek, Russell Crowe’un hayat hikayesini kendi ağzından dinlemek ister misiniz? Sanırım ordu gibi insan tereddütsüz ’evet’ diyecektir bu tekliflere. Peki ya mahalle çöpçüsü Bedri, acil serviste kıdemli hemşire Münevver, marangoz Rıza ile aynı şeyleri yapar mıydınız? Olasılığı çok az, değil mi? Kızınızı çöpçüye, elektrik-musluk tamircisine vermeye razı olur musunuz? Kimseyi horlamak, küçük görme adetim yok ama gerçekçi düşünüyorum.
*
GEÇMİŞ yazlarda karşılaştığım birkaç olay, bazı meslek sahiplerine yönelik görüşlerimi oldukça etkilemişti.
1970’li yılların başında New York’ta temizlik işçileri sosyal haklarını kazanmak amacıyla greve gitti. İşçiler günlerce çöp torbalarını almadılar. 20 bine yakın lokantada yemek artığı dolu plastik torbalar kaldırımlar üstünde tepeleme birikti, sokaklara taştı. İşyeri, mağaza ve gökdelenlerin girişleri kapandı çöp birikiminden.
Kent zenginleri, dublekslerde yaşayan sosyete ünlüleri de, kapıcılarının grevi desteklemeleri yüzünden kendi çöplerini bina dışına kendileri taşımaya mecbur oldular. Yaz sıcağında çürüyen çöplerin kokusu tüm New York’u sardı. İnsanlar sokağa çıkamaz hale geldi. İş, ticaret hayatı darbe gördü, turistler ziyaretlerini kısa kestiler.
Talepleri kabul edilen çöpçüleri, işbaşı yaptıkları gün ev, apartman sahipleri, dükkancılar soğuk meşrubat, pasta ikramları, hediyelerle ödüllendirdiler. Milletin çöpçü diye dudak büktüğü bu insanların güncel yaşamda ne denli önemi olduğu ortaya çıktı.
*
YILLAR sonra New York bir elektrik ana kablo arızası yüzünden zifiri karanlığa büründü. İki arkadaşımla birlikte dördüncü kat asansöründe üç saat mahsur kaldık. Üst katlardan merdivenle inenler bağırmamızı duydular, yandaki inşaattan bir elektrikçi ile bir marangoz getirdiler. Karanlıkta hayli uğraşarak asansör kapısını aralamayı başardılar. Çıktığımızda tanımadığımız bu iki adamı kucakladığımızı hatırlıyorum.
O gün biz yalnız değildik elbette. New York ve civardan gelen çeşitli zanaat erbabı insan, uzun saatler ter içinde çalışıp gökdelen ve yüksek bina asansörlerinde aç-susuz ve kirlenmiş havada geceleyen binlerce insanı kurtardılar. Solunum hastalığı çeken, kapalı yer korkusuna kapılanlar hastanelere kaldırıldı. Turistler otomatik kapılar kapandığı için otellerine giremeyip kaldırımda geceledi. Kente çöken karanlık nedeniyle New York’a gelen yüzlerce uçak başka şehirlere doğru rota değiştirdi. Olay basını haftalarca meşgul etti. Benzeri bir olayı, New York iki yaz önce de yaşadı.
*
KAVURUCU sıcak gibi kar fırtınasında da hayatını ortaya atıp insanları yangından kurtarmaya çalışan itfaiyeciler, tepeden tırnağa silahlı cani ve soyguncuların üstüne kelle koltukta giden, intihara kalkışanı kurtarmak için köprü direğine tırmanan polisler, gene önemi ancak özel durumlarda hatırlanan meslek erbabından. 11 Eylül teröründe alev alev yanan binalarda sıkışıp kalanları kurtarmaya giden itfaiyeci ve polislerin çoğu, bu uğraşıdan sağ çıkmayacağının bilinci içindeydiler. Dört yüze yakını görev uğruna hayatını kaybetti. Tüm bu insanlar toplumun isimsiz ama gerçek kahramanlarıydı.
*
YAŞAMIN akışını etkileyen olaylarda önemi anlaşılan bu insanlar toplumda layık olduğu saygınlığı kazanıyorlar mı? Bu soruyu kendi görüş terazinize koyup yanıtlayın.
Ama bu değerlendirme buzdağının su üstündeki sivri ucu. 20’nci yüzyılın ortasından bu yana genç kuşaklar toplum kültürüne eğlence dışında katkısı olmayan şöhretlere ilgi gösteriyorlar. Gençlik Michael Jackson, Madonna gibi pop müziğinin kral-kraliçesi ilan edilen ünlüleri, sık sık polis bültenlerine geçen rap’çileri, porno yıldızlarını, tarikat müridi sadakatiyle izliyorlar.
Beyazperdede bir kaşı havada poz kesen yeni yetme Hollywood şöhretlerinin, fotoğrafçıları dövmeleri eleştirilmiyor.
Sokakta rasgele çevirdiğiniz bir kolej öğrencisine, Ay’a ilk ayak basan astronotun, milyonlarca insanın ölümüne neden olan bir hastalığın tedavi aşısını bulan bilim adamının, tıpta buluşlarıyla Nobel ödülü alan hekimin adını söyleseniz büyük ihtimalle tanımayacaktır. Ama Jennifer Lopez’in kalça ölçüsünü, Pamela Anderson’un sutyen boyutunu veya Michael Jackson’ın platin plaklarının adlarını sıralamakta zorlanmayacaktır.
Gençler gibi orta yaşlılar da bu yapay ünlülere hayran. Toplum gelişmesine, güncel hayatın sorunlarına büyük ölçüde katkıda bulunan öğretmen, doktor, hastabakıcı, itfaiyeci ve polis gibi meslek sahipleri dururken suni şöhretlere gösterilen ilgi neden?
Bence ilginin nedeni, bunların sahip oldukları zenginlik, şöhret ve cinsel çekiciliğin büyüsüne kapılan insanların gerçek yerine yapay dünyada yaşama istekleri...