Arka teker takımı beton zemini okşayarak piste değdi. Ardından ön tekerlekler. Delta hız kesip terminale yöneldi. Geride yedi saat dilimi bırakmışız. Türkiye’de tatil dönüşümde bir kez daha "Merhaba New York" diyorum. İstanbul-New York seferinde uçak tam kapasiteli. Hava kararmadan yakınlarıyla buluşma umudundaki yolcuların mutluluğu yüzlerinden okunuyor. Pilot "Çıkış kapımız değişti. Kuleden haber bekliyorum" diye anons yapıyor. Delta yön değiştiriyor. Uzunca bir yol katediyoruz. Pist tamiri yapılan yerlerden geçiyoruz. Havaalanı arkasında hortumu geri çekilmiş bir kapıya yaklaşıyoruz.
Yolcular çantaları ellerinde kapının açılmasını bekliyor. Rahat bir on beş dakika geçiyor. Herkes sabırsız, yeni bir anons: "Görevlileri bekliyoruz." Ne görevlisi bunlar? Bir anons daha: "Bir kontrol yapılacak. Lütfen kapıya geldiğinizde pasaportlarınızı hazır edin." Pasaport kontrolü terminalde yapılıyor, seferden gelen uçağın kapısında değil. Bir gariplik var bu işte. Kapı nihayet açılıyor. İki elimde iki çanta çıkış sırasına yürüyorum. Kapı-hortum bağlantısında resmi üniformalı üç polis. Önümdeki yolcuların pasaportunun ilk sayfasında yalnızca isimleri dikkatle okuyorlar. Pasaportumda adımı okuyan polis, fotoğrafıma da bakıyor. Sonra "Geçiniz" diyor. Uçakta bana şarap beğendirmeye çalışan kabin hostesine "Ne oluyor?" dediğimde dudağını büküyor: "Yolcu listesinde aranılan bir isim dikkatlerini çekmiştir."
Delta New York’a yol alırken yolcu manifestosu İstanbul’dan "Homeland Security"ye (Anavatan Güvenlik Örgütü) gönderilmiş olmalı. Birkaç ay önce bu örgütün ABD’ye gelen uçaklarda terör bağlantılı kişileri tespit amacıyla uçak şirketlerinden yolcu listelerini talep edecekleri bildirilmişti. Acaba bir teröristle birlikte mi New York’a uçtuk? Ertesi gün bu kontrol sonucunu araştırdığım yetkililerden tatmin edici yanıt alamadım.
Kısa doyumlu olmasına rağmen dinlendirici, zevkli bir yaz tatili geçirdim memleketimde. Dost ve yakınlarımla özlem giderdim, haber alışverişinde bulundum meslektaşlarımla. İstanbul eskisi ve yenisiyle, yapıtlarının görkemi, görünüşünün ihtişamıyla bence hálá dünyanın bir numaralı kenti. Trafik keşmekeşi, belirli kesimlerinde kaldırımdan sokağa taşan insan seline, bol yıldızlı lokantalarının pahalılığına rağmen.
Akdeniz kıyılarının doğa zenginliği, sıra dağların kanat gerdiği oymalı körfezlerde tropik bitkilerin gölgesindeki tatil köylerinin Hawaii ve Karayip ada zincirlerinden aşağı tarafı yok. Ege ve Akdeniz bölgelerinde iskan yerlerinin yerkürede benzeri pek çok ülkeye kıyasla gelişmiş olduğunu söylemek mümkün. Bir akşam yemeği öncesinde gezdiğimiz Antalya’nın Kemer İlçesi’nde otellerin gözalıcı renk, dizayn cümbüşünde modern mimarisi, dükkan ve restoranların intizamlı düzeni, tretuvarları çiçeklerle süslenmiş yollarını gururla seyrederken yüreğim kabardı. Ertuğrul Özkök bu başarının şehir planlamacısı bir Türk kadının eseri olduğunu söyledi. Ümit ederim ödüllendirilmiştir.
Beldibi’ndeki tatil köyünde kış yorgunluğunu atarken güncel yaşamda olup-bitenlerin dışında kalmamaya da gayret ediyordum. Irak’taki karmaşa bu kez Lübnan’a sıçramıştı. Ekranlarda Ortadoğu’nun Paris’i Beyrut’un bombalanması, kanlar içindeki insanların ambulanslara taşınması, Hizbullah’ın roketleri, İsrail tanklarının görünümü iç karartıyordu Antalya’ya 40 dakikalık uçuş mesafesinde. Kavurucu sıcağa karşı Antalya’nın turkuvaz sularında serinleyen plaj komşularım arasında İsrailli turistler de vardı. Yaşamın garip cilvesi.
Bu ziyaretimden dönüşte Türkiye ve Amerika’nın yaz yörelerindeki tatilini karşılaştırıyorum. Güney sahillerimizde apartman binaları, bahçe içindeki evler birbiriyle iç içe. Çevre sakinleri arasında komşuluk yakınlaşması var, muhit esnafı ile halk tanışıklık içinde. Altın Sahili diye ünlü Florida’da lüks villalar bir diğerinden, palmiye ağaçları, duvar boyunda bitkilerle tecrit edilmiş. Bahçelerde villa sakinleri yerine çiçeklerle uğraşan bahçıvanları görmek mümkün. Villalarda oturanların çoğu yan komşusunun kimliği hakkında bilgi sahibi değil. Cadde-sokakta gezen, dolaşan da yok. İnsanın insan arasına karışması için "Mall" denilen alışveriş merkezlerine gitmesi gerekiyor. Bu tabloda insan yok. Karşılaştırmada güney sahillerimiz ağır basıyor.