Paylaş
Oysa yayınevlerinin, dağıtıcıların darboğazda kalmaları bizi kitaplardan mahrum bırakır.
Hiç kuşkusuz eğitim yayıncılığı çok önemlidir. Şimdi kitap fuarlarında eğitim standları da açılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim Müdürlükleri de bu fuarlara ilgi gösteriyorlar, katılıyorlar, hatta otobüslerle okullardan çocukları fuarlara götürüyorlar.
Okul müfredatı kapsamındaki kitaplar kadar eğitim alanında salık verilen yardımcı kitaplar, dergiler de sergileniyor.
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin düzenlediği PSA 2015 Sonuçları Işığında Eğitim Yayıncılığının Önemi(1) açık oturumu eğitim yayıncıları için önemli görüş açıları ve çözümler sunuyor.
Konuşanlar üç başarılı ülkenin temsilcileri.
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi bu açık oturum.
Yöneten: Batuhan Aydagül
Konuşmacılar: Lee Fei Chen (Singapur), Teuvo Sankila (Finlandiya), Antti Rammo (Estonya).
Batuhan Aydagül neden bu ülkeleri seçtiklerini açış konuşmasında açıklıyor: “2015 yılında yapılan değerlendirmede bu üç ülkenin ortalamalarını aldığımız zaman, Singapur’un birinci, Estonya’nın üçüncü, Finlandiya’nın da beşinci olduğunu göreceksiniz.”
Aydagül, bu üç katılımcıyı da tanıtıyor. Biyografilerini okuduğunuzda, alanlarında dorukta kişiler olduğunu öğreneceğiz.
Lee Fei Chen’in verdiği bilgilere göre Singapur bağımsızlığını 1960’ta kazandığında nüfusu 5-6 milyonmuş. O zaman okuryazarlık oranı yüzde 45’miş, şimdi ise yüzde 98.
Değişik enstitülerle müfredattan yayına kadar çizginin nasıl işlediğini gördüğümüzde, devletle özel yayın gruplarının nasıl işbirliği yaptığını öğreniyoruz.
Hükümet önce her şeyi kendilerinin yapacağını düşünmüş ama onun yeterli olmadığını anlayınca, özel girişimcilere başvurmuş.
Bu çözüm tarzı bizim eğitim tarihimize benziyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da özel yayıncılık emekleme döneminde olduğundan her şeyi devlet yapmak zorunda kalmıştı.
Chen’in yaşadığı bir durum bugün eğitim yayıncılığı alanında bizim için de geçerli:
“Hükümet önceleri her şeyi kendilerinin yapabileceğini düşünüyor ve yayıncıları yüklenici olarak, dizgiyi, boyamayı, illüstrasyonları, tasarımı ve baskıyı yapıp dağıtım lojistiğini yürütecek kişiler olarak görüyordu. Fakat bir süre sonra süreci bu şekilde yürütemeyeceklerini fark ettiler, çünkü öğretmenler için hazırladıkları kitaplar sıkıcıydı, çok akademikti.
Öğretmenler tarafından öğretmenlere yönelik hazırlandıkları için öğrencilere hitap etmiyordu.”
Çocuk yayınlarının seçiminde de bu tespitin rolünü kitapla uğraşan herkes bilir.
Teuvo Sankila’nın verdiği bilgiler:
Finlandiya’nın nüfusu 5.5 milyon. Her yıl 60 bin öğrenci okula başlıyor. Finlandiya’da okula başlama yaşı 7, fakat 6 yaşından itibaren zorunlu okul eğitimi var. Tüm öğretmenler üniversite mezunu.
Antti Rammo bilgilendiriyor:
Estonya’nın nüfusu 1.3 milyon, bağımsızlıklarını 30 yıl önce kazandılar.
Üç ülkenin temsilcileri de dijitalleşme konusunu, ülkelerindeki, başka ülkelerdeki durumu da tartışıyorlar.
YALNIZ okul içi eğitimden söz edilmiş bu toplantıda okul dışı eğitim için de ayrı parantez açılmalı.
(1) PISA 2015 Sonuçları Işığında Eğitim Yayıncılığının Önemi, Türkiye Yayıncılar Birliği.
Paylaş