‘Yalnızlık gittiğin yoldan gelir’

Yazımın başlığı Oktay Rifat’ın bir dizesi, iyi yazar Selçuk Altun’un bir kitabının da adı.

Haberin Devamı

Özdemir Asaf ne yazmıştı?

“Yalnızlık paylaşılmaz

Paylaşılırsa yalnızlık olmaz.”

Yalnızlık bir ölçüde yaratıcılığın kıskanç arkadaşıdır. Yazarken, dinlerken hiç kuşkusuz bir başka nefes sizi rahatsız edebilir.

Benim yalnız yaşayan, pek de sokağa çıkmayan birçok dostum var, bazıları için vardı kelimesini söylemek daha doğru.

Benim iki yakın tanıdığımın günlük işlerini gören yardımcıları vardı. Onlar evde çalışırken bilinmedik bir kahveye, bir pastaneye giderlerdi, evi terk ettiklerine dair telefon geldiğinde, evlerine giderlerdi.

Can yoldaşı sözünü çok severim. Buna karşılık söyleyeni hatırlamadığım bir söz de belleğimde yer etmiştir:

“Yalnızlık Allah’a mahsus demişler, filozofları unutmuşlar.”

Arayacağın bir dostun olmaması yalnızlığı bir çileye dönüştürür. Seçilmiş yalnızlıkla, cezai yalnızlığı da karıştırmayalım.

Haberin Devamı

Şimdi iletişim zenginliği yalnızlığın giderilmesinde en etkili çözüm.

Ben soyutlanmış yalnızlığı sevmem, adalar bende bu duyguyu uyandırır.

İkinci bir kent de beni hüzünlendirir.

Venedik. Geceleri otelin penceresinden denize bakınca, ıssız bir adaya sürgün edilmişim gibi gelir.

Hoş, Prens Adaları’nın sürgün yeri olduğunu tarihte okuduk. Kıbrıs’ı da bunu katalım mı.

Namık Kemal orada kaldı. Belki Rıza Tevfik, bu daüssıla şiirini yazamayacaktı:

“Uçun kuşlar uçun doğduğum yere

Şimdi dağlarında mor sümbül vardır

Ormanlar koynunda bir serin dere

Dikenler içinde sarı gül vardır”.

Yalnız yaşayan, yaratıcılığını öyle sürdürenler de vardır.

Çok sevdiğim ve saydığım Nurullah Ataç’ın kızı Meral Ataç da kış-yaz Büyükada’da yalnız yaşardı.

Ali Tanyeri, kitaplarıyla baş başa telefonsuz evinde Divan Edebiyatı’na dair çok önemli kitaplar yazdı.

Celal Sılay da böyle bir hayatı seçmişti.

*

YAKIN bir dostuma Bekir Yıldız imzalı bir e-mail gelmiş.

O da bana gönderdi. Müsaadesiyle yazıma aldım.

Friedrich Hölderin 1770 yılında doğan bir Alman şairi.

Bir oda içinde otuz altı yıl boyunca kitap okur, piyano çalar, şiir yazar. Bin üç yüz sayfa şiir yazdığı söylenir.

Kapatıldığı odada Sophokles’in trajedilerini Almancaya çevirir. Öldükten sonra incelenen çevirilerde tek bir kelime dilbilgisi hatası bile yoktur.

Haberin Devamı

Giovanni Boccaccio ünlü eseri Decameron’u İtalya’daki veba salgını sırasında yazdı.

1665 yılında Londra nüfusunun yaklaşık dörtte birinin ölümüne sebep olan ‘Büyük Veba Salgını’ yaşandığında Isaac Newton, Cambridge Üniversitesi’nin Trinity Koleji’nde öğrenciydi, henüz yirmili yaşlarında bir öğrenci.

Herkes gibi o da sokağa çıkamıyordu. Fakat Newton bu karantina günlerini tarihe geçecek şekilde değerlendirdi. Evrensel kütleçekim yasasını ve hareket yasalarını formülleştirdi.

*

KONUK yazar Bekir Yıldız yazısını şöyle noktalıyor:

“Salgına karşı önlem amacıyla evde kaldığımız bugünleri zamanında iyi değerlendiren yazar ve bilim insanlarını okudukça Tarkovski’nin şu sözü bende daha çok anlam kazanıyor:

Haberin Devamı

‘Kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin’.

1945’te Hiroşima’ya atom bombası atıldıktan sonra yeniden çiçek açan ilk bitki zakkumdu. O yüzden zakkum Hiroşima kentinin resmi bitkisidir. Karamsar olmayın. Her şey geçecek. Bu günler kötü birer anı olarak kalacak.”

NEVZAT ERKMEN ARAMIZDAN AYRILDI

NEVZAT ERKMEN’i de sonsuzluğa uğurladık. 1931 yılında İzmir’de doğdu. New York Üniversitesi’nde pedagoji alanında yüksek lisans ve doktora çalışması yaptı.

Dünya Zekâ Oyunları kurucusudur.

1996’da James Joyce’tan yaptığı Ulysses çevirisiyle aynı yıl The International James Joyce Foundation üyeliğine kabul edildi. İrlanda Cumhurbaşkanı tarafından ödüllendirildi. Türkiye Yayıncılar Birliği’nin ‘Yılın Çevirmeni’ ödülünü kazandı.

Kitaplarda yaşayacak.

Yazarın Tüm Yazıları