Paylaş
Biri Altın Ödülü alan Kore pavyonu, diğeri de Gümüş Ödülü alan Şili pavyonuydu.
Elbette bir mimar, bu bienalin bize sunduğu mimarlık çalışmalarının ne olduğunu, önemini ve etkisini detaylarıyla anlatacaktır. Benim notlarım, gördüklerimin, gözlemlerinin iletilmesinden ibaret.
Kentler konusundaki toplu çalışmalar benim dikkatimi çekti. Bu çalışmalarla ülkemdeki çalışmaları karşılaştırdım, zevk unsurunun nasıl kullanıldığı konusunda kendimce zihinsel yürütmelere giriştim.
Hafıza Mekânları ana başlığını taşıyordu Türkiye pavyonu.
Burada AKM Binası üzerine çeşitlemeler var. AKM’nin başlangıcından bugüne serüvenini burada belgelerle izleyebilirsiniz.
Bienal pavyonuna özel olarak İKSV ve YKY ortak etiketiyle aynı adla bir de kitap yayımlandı. Kitapta Luca Molinari’nin Aslı Altay, Alper Derinboğaz, Pelin Derviş, Metehan Özcan, Candaş Şişman, Murat Tabanlıoğlu, Ali Taptık ve Serkan Taycan’la söyleşileri ve Alper Derinboğaz, İdil Erkol, Murat Güvenç, Ömer Kanıpak, Enise B. Karaçizmeli, Alper Maral, Şebnem Soher, Uğur Tanyeli ve Funda Uz’un yazıları yer alıyor.
* * *
LUCA MOLINARI’nin AKM ile ilgili bir sorusuna Murat Tabanlıoğlu şu yanıtı veriyor: “Şehrin kalbinde yer aldığından, AKM biraz Centre Pompidou gibidir. Gençlerin AKM’nin önünde buluştuğunu hatırlıyorum. İnsanların içeri girmesine izin vermeyen duruşu biraz fazla elitti. Doğru bir kentsel yaklaşım değildi. İkinci açılışından yaklaşık 30 yıl sonra, yapının renovasyon projesini geliştirdiğimizde, ilk söylediğimiz şey bunun değişmesi gerektiğiydi; bu bina yılın 365 günü aktif olmalıydı. Sebebi biraz Gezi Parkı direnişi olsa da bugün dünyada herkes AKM’nin farkında!”
İngilizce ve Türkçe iki dil bir arada hazırlanmış Türk pavyonu özel kataloğu.
Bir mimari yapıtın algılanması konusunda konunun meraklıları ve sergiyi merak edenler bu kitaptan yararlanır.
Gezerken, önünden geçerken niteliğini fark etmediğimiz önemli binaları ancak bu yazılardan sonra fark edeceğiz. Sanırım, genel kültür denilen kavramda en az bilgimiz olan, gereken önemi en az verdiğimiz dal mimarlık. Bunu, bienali gezerken ve kitabı okurken bir kez daha anlıyoruz.
Ancak bir kent kültürü edinmenin koşullarından biri de mimarlık konusunda biraz olsun bilgi edinmek.
Bienali gezerken İKSV’nin girişiminin ne kadar önemli olduğuna bir kez daha inandım. Uluslararası fuarlara, bienallere Türkiye’nin katılmasının artık olağan bir seçim olduğunu bilmeliyiz.
Bienalde ayrıca, Venedik Bienali 14. Uluslararası Mimarlık Sergisi sırasında katılımcı ülkelerden projeleri seçilenler bir panel dizisinde yer alacak. Türkiye panele, 31 Ekim Cuma günü 11.00-18.00 saatleri arasında Arsenale Corderie’de yapılacak uluslararası öğrenci atölyesiyle katılacak. Murat Tabanlıoğlu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı bünyesinde yürüttüğü stüdyosuna 2014 bahar döneminde devam eden öğrencileriyle birlikte bu programa yönelik bir hazırlık yapıyor. Çalışmaların Venedik’te bienal esnasında sergileneceği, tartışılacağı atölye programına Politecnico di Milano’dan bir grup öğrenci ile Türkiye’de Bilgi Üniversitesi’nde Mehmet Kütükçüoğlu ile çalışan öğrencilerin de katılması planlanıyor.
Murat Tabanlıoğlu’nun çalışmalarını daha yakından öğrenmek için Transparency & Modernity - Tabanlıoğlu Architects kitabını da meraklılarına özellikle tavsiye ederim.
* * *
TEKRAR ediyorum, yurtdışına çıkacak okurlarım, ajandasına bu bienali ziyaret etmeyi mutlaka eklesin...
Paylaş