Paylaş
Çok kemençeci dinledim. Bazı adları andıkça ezgileri kulaklarımda yankılanır:
Fahire Fersan, Paraşko Leondarides, Halûk Recai, Cüneyd Orhon bunlardan birkaçı. Türk musikisini dinleyenler dışında Cüneyd Orhon’un kemençesini Barış Manço’nun Dağlar Dağlar parçasında dinlemişlerdir.
Ben Cüneyd Orhon’un Kadıköy’deki fotoğraf stüdyosuna gider, nota alır yazar, sonra iade ederdim. 1956 kışında lodosun vapurun üstüne kadar çıktığı bir gece ona nota almaya gitmiş, sonra da sallana sallana vapurda Ömer Altuğ’un Hüzzam Saz Semaisi’ni okumuştum.
Tanburi Cemil, kemençeye andelib dermiş. Türk musikisine yaylı saz olarak çok yakıştırırım.
Bir kemençe virtüözü Derya Türkan’ın İstanbul Kemençesi’ni dinlerken kemençenin çağrıştırdığı anılar sökün etti.
Derya Türkan’ın solo albümleri kadar topluluk içindeki icralarını da zevkle dinlerim. Müziğin genlerle kuşaktan kuşağa geçtiğine inananlardanım.
Derya Türkan, albümünü babasına adamış: “Bu albümü müziğe başlamama vesile olan babam Hüseyin Gürmen Gürkan’a armağan ediyorum.”
Türk müziğine perküsyon ayrı bir lezzet katıyor.
Sultan-ı Yegâh taksimi özellikle dinleyin. Makam hakkında biraz bilgi sahibiyseniz, taksimin ustalığına daha çok kaptırırsınız kendinizi.
CD’nin tek sözlü parçası Saba Mersiye. Söz Neyzen Tevfik’in müzik Derya Türkan’ın.
Bir sazın ustalığı ekseninde yapılan CD’lerin benim için ayrı bir etkileyiciliği vardır. Pembe Kız ve İstanbul Hatırası icralarıyla kemençe şöleni son buluyor. CD’ye kimler emek vermiş: Serbülent Sertoğlu, Bora Uymaz, Sokratis Sinopoulos, Vincent Segal, Fahrettin Yarkın, Ferruh Yarkın.
***
VUSLAT CD’sinin iç kapağını okumadan, topluluğun, seçilen parçaların ruhunu anlamak imkânsız.
“Arapça kökenli bir kelime olan vuslat tasavvufta sevgili ile buluşma, kavuşma ya da bir olma anlamına gelir. Önceleri daha çok bir hayalden ibaret olan birlikte çalışma fikrimizin ilk ortaya çıkışı 2005 kışında İstanbul’da oldu ve 4 yıl sonra da Atina’da, neredeyse tesadüf sonucu bu hayali gerçekleştirme fırsatı bulduk.
Tek arzumuz müzik coşkusunu paylaşmaktı, dolayısıyla sürdürmek için birçok neden bulduğumuz buluşmalarımızı nerede ve nasıl gerçekleştireceğimiz asla önemli olmadı. En sevdiğimiz çalışmalarımızdan birer örnek sergilediğimiz bu albümdeki parçalar bizim için hayal ile gerçek arasında bir köprü gibidir.”
Yazılandaki gibi bir hayalin hayata geçtiği bir çalışma. İzmir-İstanbul arasında bir coşku hattı. İzmir’in Yağcılar Zeybeği’ni oynarken, yorgun düşüp İstanbul’un Hicaz Sirto’suyla dinlenirsiniz.
Derya Türkan ne diyor bu CD için: “İki ülke tınılarını samimi ve başarılı olarak ortaya koyan değerli arkadaşlarımı kutluyorum. İki medeniyetin ortak kültürünü harika bir şekilde yansıttıkları için teşekkür ederim.”
Bir Rumca bir Türkçe dinliyorsunuz, ikisi de size dost, ikisine de kulağınız alışık. Her iki uygarlığın sazlarının, insanlarının sesleri birbirlerini arıyorlar.
Eski İstanbul’dan sesler olarak da yorumlanabilir.
Kurtuluş’taki bir lokantadan çıkıp Beyoğlu’nda bir lokantaya giriyorsunuz, iki ses sizi takip ediyor, peşinizi bırakmadan.
Birliği özleyenler bir gün mutlaka buluşur, bu CD’de olduğu gibi.
Bunca parça içinde Dersim Dört Dağ İçinde’yi birkaç kere dinleyin!
***
FARKLI seslerden doğan farklı güzellikleri dinleyin.
Her iki CD de M&MT Records tarafından yayınlandı.
Paylaş