Rekin Teksoy’un Sinema Tarihi’nin kapağında, iddialı şu ifade yer alıyor: Bugüne kadar Türkiye’de yazılmış ve yayımlanmış en kapsamlı sinema kitabı.
İsterseniz önce kitabı rakamlarla tanıtayım: Büyük boy 1022 sayfa metin, fotoğraf, afişlerle birlikte sayfa sayısı 1104’ü buluyor. Dizinde yer alan film sayısı 15 bine yaklaşıyor, toplamı 361’i bulan süreli yayınlar, ansiklopediler, yerli ve yabancı kaynak kitaptan yararlanılmış. Rekin Teksoy Sinema Tarihi’ni 4.5 yılda yazmış.
Teksoy’un kitabı; sadece sinemanın, Yedinci Sanat’ın sınırları içinde kalmamış. Akımları doğuran, bu akımın önemli kişilerin öne çıkmasını sağlayan toplumsal, siyasal etkiler, itici güçler de bu tarihin içinde yer alıyor.
Gerçekten de Sovyet Devrimi’ni bilmeden, o sinemayı, öncülerini anlamak, bir yere oturtmak mümkün değil.
Rekin Teksoy’un tarihini okuduğunuzda, sinemanın büyük yaratıcılarını madde başı olarak bulacaksınız; filmlerini de yorumladığında, yönetmenle eseri arasındaki bütünleşmeye ulaşacaksınız.
Ne yazık ki yurtdışında olmasına rağmen, bizde bu tarihteki filmleri, yönetmenleri okuyan öğrenciler ya da meraklılar, eserin kendini görmekten mahrumlar. Çünkü sinemateğimiz yok, ama buna rağmen, dünya sinemasının başyapıtları konusunda bilgi edinmeleri de, sinema bölümü öğrencileri için bir kazanç sayılabilir.
Teksoy, kitabı sinemaya emek veren, bugün aramızdan ayrılan dostlarımıza adamış: Necati Cumalı’nın, Hayri Caner, Nezih Coş, Yavuzer Çetinkaya, Onat Kutlar, Altan Küçükyalçın, Tuncan Okan, Álim Şerif Onaran, Mahmut Tali Öngören, Çetin A. Özkırım, Semih Tuğrul, Erman Şener’in anılarına...
Lumiere Kardeşler’den, yani sinemanın mucitlerinden bu yana, sinema hayatımızı, bireyleri, toplumları nasıl değiştirdi? Nasıl sanayileşti? Amerika’da Avrupa’da gelişim çizgileri ülkeden ülkeye nasıl farklılık gösterdi?
Sinemanın doruğa çıktığı dönemler vardır. Bunların nedenlerini, yalnız sinema tarihi açısından değil, çeşitli disiplinlerin bileşkesinde değerlendirmek gerekir.
Amerikan Sinemasının Altın Çağı’nı okuduğunuzda, sinemanın işlevinin seyirciyi pembe düşlerle oyalamak olduğunu öğreniriz. Avrupa Sineması’nın Altın Çağı’nda ise, başka sanat akımlarının sinemayı etkilediğini, aynı sanatın, ülkelere göre nasıl bir değişim, gelişim gösterdiğini izleyebiliriz.
Sovyetler Birliği’nde Sinema’da devrimin seyirciye sinema yoluyla anlatılışını, devrimin gerçekleşme sürecini ekrandan görebiliriz.
Hiç kuşkusuz bugün bile önemini koruyan filmlerle pratiğe de dönüşecektir.
Toplumsal Gerçekçilik, Yeni Gerçekçilik akımlarını, bunların seçme filmlerini görmüşsünüzdür, onları yaratan koşullar konusunda daha donanımlı bir seyirci kimliğine yükselebiliriz.
Bütün ülkeler arasında İngiltere’nin sinema gelişim çizgisine katkısı olmadığını okuduğumda biraz şaşırdım.
ABD, Avrupa, Japon sinemaları üzerine geniş bilgi edindiniz. Peki Hindistan sinemasının, Çin sinemasının, Latin Amerika ve Kanada sinemasının dünya sinema tarihindeki yeri nedir? Dünle bugünü karşılaştırdığınızda sinemanın grafiği nasıl bir eğri gösteriyor?
Bu yanıtları da Rekin Teksoy’un Sinema Tarihi’nde bulacaksınız. Türk sineması için umutlu olan Rekin Teksoy’un Türkiye bölümü de özellikle yeni sinemamızı sergiliyor.
Rekin Teksoy’un Sinema Tarihi, kitaplığınızda mutlaka bulunması gereken sık sık başvuracağınız bir kitap. Tarih olarak 2004 yılını da içine alması başlangıcından tam bugüne lafının hakkını veren bir emeğin ürünü olduğunu gösteriyor.
Sinema Tarihi Rekin Teksoy Oğlak Yayınları
REKİN TEKSOY KİMDİR
İstanbul’da doğan Rekin Teksoy, hukuk öğrenimi gördükten sonra, bir dönem avukatlık ve İstanbul Yabancı Diller Okulu’nda okutmanlık yaptı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yirmi yılı aşkın bir süre Sinema Sanatı ve Sinema Edebiyat İlişkileri dersi verdi. 1960’lı yıllarda Yön, Sosyal Adalet, Ataç gibi dergilerde sinema eleştirileri yayımlayan Rekin Teksoy, Türk Sinematek Derneği Yönetim Kurulu’nda görev aldı. TÜRSAK kurucuları arasında yer aldı ve bir dönem başkanlığını yaptı. Machiavelli, Italo Calvino, Dino Buzzati, Cesar Pavese, Pier Paolo Pasolini, Federico Fellini, Dario Fo, Milan Kundera gibi yazarlardan roman, öykü, oyun, deneme ve şiir çevirileri yaptı. Boccaccio’nun Decameron’unu ilk kez eksiksiz Türkçeleştirmesi üzerine İtalya Cumhurbaşkanınca Şövalye unvanıyla ödüllendirildi. Dante Alighieri’nin İlahi Komedya’sını ilk kez şiir biçiminde Türkçeleştiren çevirisi de İtalyan Senatosunca Çeviri Ödülü’ne değer bulundu.
Bir Başka Sinema Tarihi
Dünya Sinema Tarihi Editör: Geoffrey Nowell-Smith Çeviren: Ahmet Fethi / Kabalcı Yayınevi
Editörlüğünü Geoffrey Nowell-Smith’in yaptığı, Ahmet Fethi’nin dilimize çevirdiği ve Kabalcı Yayınları’ndan çıkan Dünya Sinema Tarihi, birçok eleştirmenin, uzmanın yazdığı ayrı ayrı maddelerden oluşuyor.
Tarihin başında editörün ilgi çekici bir alıntısı var: ‘Belgeselci Paul Rotha 1930’larda, ‘Sinema, sanat ve sanayi arasında çözülmemiş büyük bir denklemdir’ diye yazmıştı. Sinema, yirminci yüzyılın kültürel yaşamına egemen olan endüstrileşmiş sanat biçimlerinin ilki ve belki de en büyüğüdür.’
Kitap üç ana bölümden oluşuyor: 1- Sessiz Sinema 1895-1930, 2- Sesli Sinema 1930-1960, 3- Modern Sinema 1960-1995.
Ulusal Sinemalar bölümlerinde bizim sinema serüvenimize de bazı göndermeler bulabiliriz. Yusuf Kaplan’ın Türk Sineması ile Uğur Vardan’ın 1980’lerden Sonra Türk Sineması yazıları da dünya sineması tarihinde Türk sinemasını konumlandırıyor.
Özel Konuklar bölümlerinde, tarih anlatılırken, özel sayfalarda sinema dünyasının ünlü isimleri üzerine özel yazılar bulunuyor, burada tek Türk sinemacı olarak Yılmaz Güney yer alıyor.
Ansiklopedik çalışma, 80’den fazla yazarın emeğiyle ortaya çıkmış. Bunu da kitaplığınızda bulundurun.
DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ
Sinemanın Müdavimi Walker Percy Ayrıntı
Bulanık Defterler Hilmi Yavuz YKY
Antuk Yunan Felsefesi Terimleri Sözlüğü Francis E. Peters Paradigma
Kamusal Alan Ed. Meral Özbek Hil
Yalnızlıktan Devren Kiralık Necati Tosuner Neden Kitap