Uygarlığın ateşleyicisi ve eşitleyicisi KÁĞIT İLE KİTAP

Günümüzde, bilgi veren kitaplar zaman zaman satışta ve okuma tercihinde öne geçiyor. Özellikle bilim tarihi üzerine çalışmalar, bu listenin başında yer alıyor.

Bu tür tarihleri okuduğunuzda, bugünü, uygarlığın gelişmesini, insanlığın yükselişini daha iyi anlıyorsunuz. Kafanızdaki meçhulleri bilinene çeviriyorsunuz, soruların yanıtını bulabiliyorsunuz. Ayrıca, ileriye dönük tasarıları, olabilecekleri de daha iyi anlıyorsunuz. Kimi zaman da hayal gücüyle yarına dönük tahminlerde bulunuyorsunuz.

Prof. Dr. Zeki Tez’in kitap başlıkları, bu alandaki meraklılar için bir kitaplık oluşturacak adları içeriyor.

Dizinin yayınlanan kitaplarını sıralamalıyım önce: Tekniğin Evrimi, Matematiğin Kültürel Tarihi, Otomatlar ve Mekanik Oyuncaklar Tarihi, Biyolojinin Kültürel Tarihi, Káğıdın ve Matbaanın Kültürel Tarihi, Fiziğin Kültürel Tarihi.

Káğıdın ve Matbaanın Kültürel Tarihi
kitabının başında Yazı Malzemeleri ve Káğıt bölümünde, Türkler’in káğıda bakışı konusundaki bölüm ilginizi çekecektir: "Türkler káğıda kutsal bir nesne gibi saygı duyup değer vermişlerdir. Kutsal-Roma İmparatoru I. Ferdinand’ın (1503-1564) İstanbul’daki elçisi Ogier Ghiselin de Busbeck (1522-1592), Türk Mektupları isimli kitabında yer alan mektupların ilkinde, kağıdın üzerine Allah’ın adı yazılabildiği için, Türkler’in kağıda büyük değer verdiğinden; yerde gördükleri bir kağıt parçasını çiğnenmekten kurtarmak için hemen saygılı bir şekilde onu yerden alıp kıvırarak bir duvar kovuğuna soktuklarından söz eder. Yine bu bağlamda Busbecq’e göre Türkler, tuvalette kağıt kullanmayıp Müslüman olmayanların tuvalette taharet amacıyla kağıt kullanmasına iyi gözle bakmazlar."

Káğıt Yapımı, Káğıt Yapma Tekniği
’nden sonra sanırım, Kütüphanelerde Eski Kitap ve Belgelerin Korunması bölümü, bugün bile kitapseverlerin, kütüphanesi olanların ilgilendiği, çaresini aradığı konudur.

KİTAPLARIN KORUYUCUMELEĞİ KEBİKEÇ

Peki korumak için ne yapılır?

Sanırım kitaptan aldığımız bölüm hem bilgilendirici, hem de eğlencelidir.

"Bizde eskiden el yazma kitapları güve ve kurtçuklardan korumak için, tılsım olarak kenarına ’Böceklerin Padişahı’ olduğu düşünülen ’Keb-i keç’ sözcüğü yazılır ve böceklerin Kebikeç’ten korkup kitaplara yanaşmayacağına inanılırdı. Aslı Süryanice olan ’Kebikeç’ sözcüğü, kitapları yememesi için kurtçuk ve haşarat üzerinde etkili olan bir meleğin adıdır."

Burada size Kebikeç diye bir derginın yayınlandığını da hatırlatmalıyım.

Dünyada ve bizde kitaba, kitabın tarihine, süslemesine dair ne varsa, kültür tarihi içindeki seyrini öğrenebileceğimiz bir çalışma. Bu bilgiler, ülkelerin kitaba verdiği önem kadar, ondan nasıl korktuklarının da tarihi. Bence matbaanın dünyadaki ve bizim ülkedeki tarihini başka kaynaklardan da öğrenebilirsiniz, ama bizim için ilgi çekici ve uyarıcı olanı şu bölümdür: "Önce Kitaplar Yakıldı."

Kilisenin sansüründen bu yana, yakılan kitapları ve listesini bulabilirsiniz. Özellikle Nazi Almanyası’nda yakılan kitaplar, bu tarihin en acı sayfalarını oluşturuyor. Ülkemizde de askeri darbe sonrasında herkes "yasak" olarak adlandırılan kitaplarını yakmak zorunda kalmıştı, evlerden toplanan "sakıncalı" kitaplar yakılmıştı. Her ne kadar kitabı yakılmasa da, filme uyarlanan Yorgun Savaşçı’nın kopyaları bundan nasibini almıştı, Ahmet Altan’ın Sudaki İz kitabı da uzun dönem sansürlenmişti.

KİMLERİN KİTAPLARI YAKILDI

Nazi Almanyası’nda kitapları yakılan yazarların birkaçını sıralayalım: Bertolt Brecht, Sigmund Freud, Heinrich Haine, Ernest Hemingway, Heinrich Mann, Thomas Mann, Karl Marx, Marcel Proust, Anna Seghers, Emile Zola...

Káğıt, matbaa ve kitap, uygarlığın vazgeçilmezi, insanlığın önemli bilgi aracı. Bu kitapta bütün bu serüvenin tarihini bulacaksınız. Dikkat edilmesi gereken bir husus da, insanların gelişimini, özgürlüğünü sağlayan bu iki unsurun nasıl bir tehlike olarak çağlar boyu görüldüğüdür. Bunları okurken, artık geçmişte kaldı sözünü kullanamayışımız, insanoğlunun kitaba gerekli saygıyı gösteremeyişini simgeliyor.

Ayrıca son savaşlarda, kültürel mirasın bir ülke için önemini bilenler, kütüphaneleri yok ederek, o ülkenin hafızasını yok etmek istiyorlar. Saray Bosna’da yaşananlar bunun son ve acı örneklerinden biridir.

Káğıda, kitaba saygıyı anımsatacak bir çalışma.

Hayvanlar ve çiçekler deyince...

Biyolojinin Kültürel Tarihi kitabında Zeki Tez, önce iki bölümüyle bana kitabı okuttu.

Biri Hayvanlar Dünyası, diğeri de Bahçe ve Çiçek Kültürü.

Biyoloji Tarihinin Kilometre Taşları’nda, madde madde, 18. Yüzyıl’da ortaya çıkan çağdaş biyolojinin tarihini anlatıyor.

İstanbul’un Sokak Köpekleri bölümünü okuduğumda, insanların evcil hayvanlara karşı bugünkü sevecen yaklaşımının insanlık adına sevinç verici olduğunu düşündüm.

Ne yaparmışlar sokak köpeklerine?

"İstanbul’da hayırseverler, gezici sakatatçılardan aldıkları etleri, sokak köpeklerine ve kedilere verirlerdi. Her gün sokak köpeklerine et verilmesi için, kasaplara haftadan haftaya, aydan aya para verenler de vardı. Eskiden sokak köpekleri, taş dışında her şeyi yedikleri için bir nevi çöpçülük ve mahalleye yabancıyı sokmadıkları için de bekçilik ederlermiş.

Sokak köpeklerinin sayıları artıp sorun oldukları zamanlarda birtakım önlemler almak gerekmiş. Sultan II. Mahmud, toplattırdığı köpekleri sürgün etmek istemişse de, hayvanların doldurularak taşındığı tekne karaya vurmuş; Sultan Abdülaziz, binlerce köpeği Sivriada’ya sürmüş; II. Abdülhamid, Alman imparatoru gelecek diye köpekleri toplattırmak isteyince, halkın tepkisiyle karşılaşmış. II. Meşrutiyet döneminde ise zavallı hayvanlar bir kez daha Sivriada’yı boylamışlar."

Diğer hayvanların da insanlarla ilişkilerini ilgiyle okuyabilirsiniz.

Hiç kuşkusuz hayvanların niceliği, özelliği tanıtılırken, bu tarih içinde yapılmaktadır.

Bahçe ve Çiçek Kültürü bölümü bize sadece bu zevkin tarihini iletmiyor, bugün bu kültürden yararlanmamız konusunda bilgi veriyor.

Türkler’de Bahçe ve Çiçek Kültürü, bugünü değerlendirmenizi sağlıyor.

Bahçenin bizim hayatımızdaki yeri neydi? Bunun cevaplarını ayrıntılı olarak bulabiliyorsunuz kitapta.

Diğer kitapların da adlarını yazımın girişinde vermiştim. İki kitabı tanıtırken sanırım okurlarım, Tez’in kitap yazma tekniği konusunda bilgi sahibi olmuşlardır.

Yalın bir dille yazılmış bu tarih kitaplarının, popüler bilim anlayışının örnekleri olduğunu da söylemeliyiz.

Belge ve bilgiyle, yalın bir dille yazılmış tarihler.

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Günhan KuşkanatEvvel Aşklar MasalıDoğan Kitap

Italo CalvinoKum KoleksiyonuYKY

Nejat ElibolGeleceğe İlk AdımEvrensel Kültür

Rudiger SafranskiHeideggerKabalcı

küçük İskenderÖlü Evinde Seks PartisiSel
Yazarın Tüm Yazıları