Paylaş
Müzik belleği beğenilerin en kalıcı olanıdır. Attilâ İlhan’ın dediği gibi yurtdışında iken bir türkü size memleketinizi getirir, hasretini hatırlatır.
Yalnız dinleyicilerin değil, bestecilerin, icracıların da belleklerinde seçtiği parçaların öyküsü vardır.
Oya Ergün’ün “Oyalı Türküler”(1) CD’sini dinlerken böyle bir giriş yapma gereği duydum.
Sanatçı çalacağı, söyleyeceği parçaları nasıl seçer? Hepimiz merak ederiz, çünkü mutlaka onun kulağında, yüreğinde bıraktığı bir iz vardır.
Oya Ergün’ün söylediği türküler üzerine yazdıkları, duyarlı bir sanatçının repertuvarı konusunda verdiği bilgilerdir.
Bazı türküler var ki benim belleğimde her zaman tınlar.
Kültür Bakanlığı’ndaki kurulların birinde birlikte çalıştığım Ankara’da tanıdığım Prof. Dr. Nusret Hızır’ı anımsarım. Füsun Akatlı da onunu asistanlığını yapmıştı.
Nusret Hızır’ın eşi Neriman Hızır da (Ayşe Abla), Ankara Radyosu’nda çocuk saatini hazırlardı. Belleğim beni yanıltmıyorsa açış türküsü şuydu:
“İstanbul’un her tarafı mercandan
Sen doldur ben içeyim fincandan
Nasıl ayırdılar ciğeri canımdan
Of (oy ) ayrılık şimdi de büktü belimi”.
Oyalı Türküler’de Oya Ergün onu anlatmış. Hiçbir kaydına ulaşamadığını söylüyor ne yazık ki, arşiv konusundaki zaafımız.
Yazıyı okuyalım:
“‘İstanbul’un Her Tarafı Mercandan’, İstanbul’a Balkanlar’dan göçen insanların türküsü ve hiçbir kaydına ulaşamadım. Bilmeyen yeni nesillere unutulmaması için, notada olduğu gibi İstanbul sesleriyle düzenleyip kaydettik. Çocukluğumda evimizde mandolin, keman, blok flüt ve iki erkek bir kız kardeşin billur sesleriyle seslenirdi. Son kıtaya gelince daha coşkulu olan yorumlarını çok net hatırlıyorum. İliklerime işlerdi bu üç kardeşin coşkusu ve birbirlerine duyduğu derin sevgi ve bağlılığı; Mesut Kenan, Gülengül ve Ahmet Zafer kardeşlerin (babam, halam ve amcamın). İşte bu türkü, hayatı boyunca onurlu yaşamıyla bize örnek olan, sevgisiyle hep kendini yanı başımda hissettiren ve baba yarısı, harika hekim Dr. Ahmet Zafer Ergün’e söylenmiştir. Uzun, sağlıklı bir ömrü ve coşkusunun daim olması dileklerimle.
Bu türküyü dinlerken Ruhi Su’yu sevgiyle, özlemle andım. ‘Evvel Benem Ahir Benem’, yıllar önce bir kerecik Ruhi Su’dan dinlediğimi hatırladığım ama hiç dikkatimi çekmemiş bir deyiştir. Ne büyük kayıpmış önem vermemem. Sevgili arkadaşım, güzel kalpli, derviş ruhlu Sercan Yılmaz, o olmasaydı bu deyiş albümde olmayacaktı, içten teşekkürlerimle.”
Çok güzel söylenmiş on iki türküyü dinleyin, övgümün doğru olduğuna karar vereceksiniz.
*
TANGOLARIN MODASI GEÇMEZ
BAHAR SARIBOĞA’nın ‘Efsunlu Tangolar’ını(2) dinlerken, onun modasının geçmediğini iddia ediyorum.
Kısa bir süre önce ünlü bir tango grubunu seyretmiş, yazmıştım da. Tango severseniz, bildiğiniz tangoların yanı sıra genç kuşağın, ünlü bestecilerin tangolarındaki yeni sesi de seveceksiniz.
Bahar Sarıboğa kimdir?
1987 yılında Kayseri’de doğmuştur. 2001 yılında Kayseri Güzel Sanatlar Lisesi’ni birincilikle kazanarak burada piyano, şan ve flüt eğitimine başlamıştır. 2005 yılında Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazanarak eğitimine devam etmiştir. Sanatçı birçok solo, oda müziği grupları ve orkestra ile yurtiçi-yurtdışı konserler vermiş, yerli ve yabancı birçok flüt sanatçısı ile çalışmıştır. Ayrıca birçok albümde vokal yapmakta ve flüt çalmaktadır. Halen Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi doktor öğretim üyesi olan sanatçı, 2019 yılında opera sanatçıları ve akademisyenlerinden oluşan proje albümü ‘Hadi Asitanelioğlu Tangoları’ albümünde ‘Onu Tanıdıktan Sonra’ adlı tangoyu seslendirmiştir.
CD’ye emek verenler:
Piyano: Ozan Sarıboğa
Bandoneon&Akordeon: Ortaç Aydınoğlu
Klarnet: And Karabacak
Keman&Viyola: Hüseyin Kemancı
Çello: Murat Süngü
Kontrbas: Neyzen Özsarı
Perküsyon: Ömer Aslan
Klasik gitar: İlter Kurcala.
On bir tango seslendirilmiş.
*
MÜZİKLİ bir pazar geçirmenizi diliyorum.
................................................................
(1) Voyage
(2) Ahenk
Paylaş