Royal Academy of Arts’taki serginin açılışı için Londra’ya gidiyorum.
Serginin açılış resepsiyonu bu akşam saat 18.30-20.30 arasında. İKSV’nin lojistik desteğinde düzenlenen serginin sponsorları Aygaz ile Garanti Bankası.
Serginin adı ‘Türkler 1000 yılın yolculuğu 600-1600’. Sergi 22 Ocak-12 Nisan 2005 tarihleri arasında açık kalacak. Bu sergide çoğu İstanbul dışına hiç çıkarılmamış 11 ülkeden, 37 kişi ve kurumun ödünç verdiği yapıtlar ile Topkapı Sarayı Müzesi ve Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nden değerli eşyalar ziyaretçilere sunulacak.
Serginin küratörlüğünü; Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Filiz Çağman, Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, Harvard Üniversitesi İslam Sanatları Profesörü David Roxburgh gibi önemli isimler beraber yapıyor.
Sergide neler var?
Duvar resimleri, tekstil ürünleri, halılar, heykeller, orijinal tablolar, kitap ve tezhip, hat sanatı eserleri, ahşap ve metal işçiliği örnekleri, seramikler yer alıyor.
Katalogdan aldığım ilk bilgileri bugün sabah basın toplantısında yeniden duyuracaklar.
* * *
BİR şehirden başka bir şehre gitmenin duygusu bana biraz garip gelir.
Elbette ilk kez gittiğiniz bir şehir sizin için yeni tanıştığınız bir insan, ileride dost olabileceğiniz bir insan gibi gelir. Sevip sevmeme arasında tereddütler yaşarsınız. Uçakta İstanbul Dergisi’ni okuyorum (Tarih Vakfı Yayınları, Ocak 2005, sayı 52.)
Geride bıraktığım İstanbul’un nelerini özledim diye kendi kendime soruyorum. Belki Londra’ya indiğimde bu soruları sormayacağım.
Sula Bozis’in yazdığı ‘Pera Rum Cemaati’nin 200. Yılı’ yazısı, kozmopolit İstanbul’dan geçmişte kalan bir kesit Pera Rum Cemaati’nin resmi kuruluşu, 1804’te Galatasaray’da inşası tamamlanıp ibadete açılan Metropolit Panaiya Kilisesi’nin açılış ayini ile başlamış.
Hiç kuşkusuz aile fotoğrafları, bir semtin tarihi için önemli belgeler.
Pera’daki eğlence hayatı üzerine notlar bugünün Beyoğlu’suna da ışık tutuyor.
Sekiz adet Rumca edebiyat dergisi yayımlandığını öğrendiğimde bir araştırma konusu önermeye karar verdim. Rumca yazanların tamamı Türk edebiyatçılarından etkilendiler mi? Yoksa sadece kendi dillerinin yazarları mı onları ilgilendiriyordu.
Cemaatlerin bu çalışmaları yapması kültürel etkileşim konusunda değişik yorumlar getirecektir.
Rinaldo Marmara’nın ‘İstanbul’da İtalyan Levantenleri’ yazısı da kozmopolit İstanbul’un bir başka rengine değiniyor.
* * *
GALİBA her seyahate kendimizi götürüyor olsak da bir parçamızı geride bırakıyoruz.