Paylaş
İstanbul Kültür Başkenti 2010 Ajansı’nın düzenlediği bu konuşmanın konusu; “Yaşamı Değiştiren Edebiyat”tı.
Türkçe ve edebiyat öğretmenlerinin, yaşamımdaki önemli yerini her satırda, her dizede anımsarım. Bugün şairler, yazarlar, yerlerini, ünlerini, onlara edebiyatı sevdiren öğretmenlerine borçludurlar. Ben Türkçe-edebiyat öğretmenlerim Cemal Gültekin’i, Baha Kâhyaoğlu’yu sık sık anarım.
Tanıdığım edebiyat öğretmenlerinin hem Türk edebiyatında seçkin yerleri vardır hem de edebiyatçı yetiştirmişlerdir.
Birkaçının adını vereyim.
Behçet Necatigil, Tahir Alangu, Rauf Mutluay, Salim Rıza Kırkpınar, Oktay Tuncer, Ali Tanyeri.
Nice öğrenci yetiştirdiler, nice öğrenciye edebiyat zevkini aşıladılar.
* * *
BUGÜN onların işleri, çalışma koşulları daha zor.
Okuma alışkanlığının azaldığı bir ülkede, onlar büyük bir çabayla, özveriyle, eksilmeyen bir coşkuyla öğrencilerine dil bilinci, edebiyat zevki kazandırmaya çalışıyorlar.
Dün konuştuğumuz öğretmen arkadaşlarımız, öğrencilerine yalnız müfredat programındaki dersleri, kitapları okutmuyorlar. Çok yerinde bir davranışla, onlara bugünün edebiyatçılarının eserlerini de öğretiyorlar.
* * *
OKUL kitaplıklarının önemini, işlevini söylemeye gerek yok ama, bu kitaplıkları zenginleştirmek için para bulunamadığını, ekonomik destek sağlanamadığını bize her gün ulaşan e-postalardan biliyorum.
Kitaplık yapıyorlar ama, içine konulacak kitap yok. Bugünün öğretmeni, dünün öğretmeninden daha büyük bir çabayla çocuklara kitap okutuyor.
Sınavlara hazırlık için yoğunlaşma, bilgisayar, internet, televizyon okutma emeğinin katsayısını artırıyor. Buna karşın öğretmenleri umutlu, ısrarlı, iyimser bir ruh hali içinde buldum. İsteklerini, dileklerini, ileriye dönük tasarılarını dinledik ama çözüm üretmeyen, şikâyetçi bir kimlik taşımıyorlardı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eser kampanyası, beklenen, umulan sonucu getirmişe benzemiyor.
Aramızdan ayrılan yazarların kitaplarını içeren liste ile sınırlı kalındığında, çocuklar bugünün edebiyatından yoksun kalırlar.
100 Temel Eser okundu mu?
El altından o kitapların özetleri yapıldı, fotokopileri satıldı. Örneklerine çok rastladım, bu sahte okuma endüstrisinin yararı yok.
Ana babaların en çok ilgi göstermesi gereken öğretmenler, Türkçe ve edebiyat öğretmenleridir. Öğrenciler ileride hangi mesleği seçerse seçsin, kendilerini sözlü ve yazılı bir ortamda iyi ifade edebilmeleri için bu bilgiye, donanıma gereksinim duyacaklardır.
Her alanda başarılı olmanın altın anahtarı, Türkçe ve edebiyat öğretmenlerinin elindedir.
Ne yazık ki, birçok ana baba ve öğrenci, Türkçeyi ve edebiyatı bilmenin edebiyatçılara özgü olduğu gibi, yaşamları boyuna acısını, sıkıntısını çekecekleri bir kanıya kapılırlar. “Canım edebiyatçı olmayacağım ki,” sözü aldatmacaların en korkuncudur.
Güzel, coşkulu bir gün geçirdik, yarının gençlerinin başarı haritasını onlardan öğrendik.
* * *
GEREK devlet, gerek veliler, hepimiz Türkçe ve edebiyat öğretmenlerini destekleyelim, genç kuşak için onların yaşamsal önemini konuşalım, yazalım.
Paylaş