ALMANLAR, en azından Alman aydınları, Alman edebiyatçıları, Türkiye’yi ve Türkleri tanıyorlar mı?
Almanya’da yaşayan Türk yazarların kitaplarını okudular mı? Türkçe ve Almanca yazanların kitapları, yalnız o ülkenin edebiyatını değil ardındaki insan unsurunu da yansıtır.
Berlin Nüfus ve Geliştirme Enstitüsü’nün yaptığı araştırmadan şu sonuç çıkıyor:
Geçen yıl Türkiye’nin Frankfurt Kitap Fuarı’nda Onur Konuğu olmasının, en azından bu araştırmanın sonucunu belli bir oranda değiştireceği kanısındayım.
Raporda, "uyum sağlamak istememe" cümlesini biraz daha insaflı yorumlamak gerekir. Kendi kültürünü, yaşama biçimini yabancı bir toplumda da sürdürmek isteği olağandır.
Her araştırmanın tamamlanmaya ihtiyacı vardır, üstelik karşılaştırma yöntemini de unutmamak gerekir.
Hakkı Keskin’in uyum raporu konusunda söyledikleri iyimserliği, hoşgörüyü temsil ediyor:
"Burada yaşayan Türklere kucak açılmalı, dışlanılmamalı ve bu toplumun bir parçası oldukları hissi verilmeli."
Uyum raporu üzerine söylenenleri, yazılanları okudum.
Burada kültürel bir farklılıktan söz edilmiyor. Çünkü kültürel farklılık oraya bir renk getirecek. Genç kuşak da bunu yapıyor.
Ne var ki yola çıkışta elbet eşitliğin gözetilmesi gerekiyor. Kültürel tanıtım, kültür yoluyla bir ülkenin insanlarını anlamaktan geçiyor.
* * *
ALMANCAYI orada yaşayanlar elbette öğrenmeli ama bunun bedeli de Türkçeyi unutmak olmamalı.
Orada öğretmenlik yapan arkadaşlarımın bu alandaki çalışmalarının yürürlükte olmasını dilerim. Benim kişisel bir saptamam vardır, birçok örneğini de gördüm.
İnsan anadilini iyi bilmiyorsa yabancı dili de iyi öğrenemiyor. Ben, ana dilinden daha iyi bir yabancı dili biliyor, sözünden çoğu zaman kuşkulanırım.
Oradaki öğretmen arkadaşların Türk edebiyatından örneklerle hazırladığı kitapların anadillerini yaşatmak için önemli bir işlevi yerine getirdiklerini unutmayalım.
Uyum sözünün kültürel bağlamda ifade ettiği, çok farklı özellikleri vardır.
Almanya’da yaşayan Türklerin kültürünün de yaşaması için çalışılmalıdır. Başka türlü bırakın uyumu bir boşluğa düşer.
* * *
YUNUS EMRE adını taşıyacak kültür merkezlerinin hemen açılmasını bu açıdan istiyorum.
Türkler kendi kültürlerini tanıyacak, Almanlara da anlatacaklar.
Almanlar da orada okudukları Türk yazarları aracılığıyla Türklerin hem uyumunu hem tepkisini daha iyi anlayarak temellendireceklerdir.
Türkçe öğrenmek isteyenler, Türkiye’yi tanımak isteyenler için bundan daha doğrudan bir yol ve yöntem bulunamaz.