Paylaş
Bu yıl Yapı Kredi Afife Jale Özel Ödülü’nü de kazandı.
Türk tiyatrosuna önemli, iyi oyunlar kazandıran Oflazoğlu ile ilgili röportajı okurken (*) Beyazıt’taki Çınaraltı günlerimizi anımsadım.
O kahvede oturur, konuşur, tartışırdık, aklımıza takılan, cevaplarını bulamadığımız bir konuda hemen Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ne gider, kitaba ya da ansiklopediye bakar, tekrar kahveye dönerdik.
Tiyatro seyircileri, onun çok ünlü Deli İbrahim, IV. Murad, Cem Sultan, Atatürk oyunlarını görmüşlerdir.
Kimdir Turan Oflazoğlu?
1932’de Adana’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Felsefe bölümlerinde eğitim gördü. Bir burs kazanarak gittiği ABD’de oyun yazarlığı eğitimi aldı. İlk oyunu Keziban’ı Amerika’da yazdı.
Amerika’dan dönüşte TRT İstanbul Radyosu Tiyatro Bölümü’ne girdi, 29 yıl bu kurumda çalıştı.
* * *
AHMET HAMDİ TANPINAR’la tanışmasının oyun yazarlığındaki rolünü anlatıyor.
Hocası Takıyettin Mengüşoğlu, Oflazoğlu’nu Tanpınar’la tanıştırıyor. Şiirlerini dinledikten sonra, “Sende müthiş bir dramı kabiliyeti var, sen mutlaka tiyatroyu denemelisin” dedi. Bu hoşuma gitmedi.
Bana T.S. Eliot’ı örnek gösterdi.
O zamanlar, Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı çok okurdu, iyi bilirdi.
Röportajda, hayat öyküsünü, öğrenim günlerini anlatıyor.
İnci Enginün, Turan Oflazoğlu’nun Tarihe Bakışı yazısında, oyunlarını bilerek seyretmemizi sağlayan tespitlerde bulunuyor:
“Tarihi bilmek, günümüzü anlamak ve yarınımızı hazırlamak bakımından çok önemlidir. Sonsuzun içinde bir faninin hayatı ile sınırlandırılamayan millet hayatını tarih bize tanıtır, sanat ise fert ile toplumu daha derinden sezdirir. Tarihi kahramanlar ile günümüzdekiler arasında insan olmak, ortak tutku ve davranışlara sahip olmak arasında bir fark yoktur.
Halide Edip ilk makalelerinden birinde de tarihimizi Shakespeare’i yaptığı gibi sahneye getirecek sanatçıyı özler.
Bu sanatçının Turan Oflazoğlu olduğunu söylemek hatalı olmaz.”
* * *
TURAN OFLAZOĞLU’nun Cem şiirinden birkaç dizeyle yazımı bitireceğim.
Nice yeni oyunlara, nice yaşlara diyorum:
“Çoktan duymaya başlamıştım ayak seslerini.
Gönlümde hemen ayırmıştım ışıklı yeri.
Seninle öyle bir çağ başlayacak ki, Cem, yavrum,
İnsanoğlu görmedi, görmeyecek benzerini.
Sen bir doğarsın, bizse yüz bin doğarız seninle.
Sen bir doğrulursun, göklere ağarız seninle.
Sen bu yeryüzünde kendince bir dolaşmayagör,
Biz gökte sonsuzca, sonrasızca arız seninle.”
(*) Turan Oflazoğlu 80 Yaşında, “Kişiler Önümde Konuşmaya Başlayınca Oyun Kaleme Dökülür”, Konuşan: Sezai Coşkun, s. 4, Türk Edebiyatı, 463, Mayıs 2012.
Paylaş