Paylaş
İzmir Kitap Fuarı’nın ‘Onur Konuğu’ olduğu yıl Enver Ercan, onun üzerine ‘Gün Ola’dan Seferis’e’ başlıklı bir kitap hazırlamıştı.
Süreyya Berfe bakın ne demişti?
“Hem hayatın hem de şiirin acemisiyiz. Bir şair, bir fuarı onurlandırıyorsa, ne mutlu ona ve fuara.”
Kitapta Gonca Özmen, Mehmet Kâzım’ın yazılarının yanı sıra 22 şair ve yazarın da şair üzerine yazılarını okuyabilirsiniz.
Berfe’nin şiiri geniş açılı bir şiirdir, bütün zamanların şiiri tek bir şiirde yoğunlaşır.
Şiirinde hem belli bir mekân vardır hem de dünya. Sığlığın tuzağına şairi güncellik düşürebilir.
Şiirin oluşumu üzerine düşünmeniz için Süreyya Berfe’nin şiiri ideal bir kaynaktır.
Şiirinden hayatı ve edebiyatı tarassut eder.
Gün Ola, Savrulan şiir kitaplarını okuyanlar, Süreyya Berfe’nin Hayat ile Şiir’de vardığı şiir durağının parlaklığını hemen fark edeceklerdir.
Süreyya Berfe’nin şiiri, ilk okuyuşta insanı saran imge cambazlıkları ile okuru teslim alan bir şiir değildir.
Şiirini, dizelerini belleğinize yerleştiremezsiniz, çünkü şiiri bütüncül bir anlayışın temsilcisidir.
Şiirinin vazgeçilmezi duyarlık dengesi en usta biçimde kullanılır.
Sisler arasında kara bir umutsuzluk şiirinin ögelerinden biridir:
“Yaşıyorum ama nerede
Hiç kimse bilmiyor
Ne o, ne arkadaşları
Ne de okuduğum psikoloji kitapları ”
Okuduklarımızın kaçı hayatımızı etkiler? Kaçı yalnızlığımızda gelip bizim bilinçaltımıza konar? Genellikle hüzün, yalnızlık sarıp sarmalar bizi:
“Çadırını toplayan coşkulu geceler
Bana içerleyen acılar
Şaşkınım
Sesime sevinç yakışmıyor”
Her şairi bireysel konumundan çıkarıp antoloji kalabalıklığına oturtursanız Süreyya Berfe için ne diyeceksiniz?
Hayat zengin çağrışımlar olanağı veren bir kelime. Hayat ile şiiri usta bir senteze ulaştırıyor:
“Canım ağır geliyor
Toprağa gömsem
Damarı dışarda”
Bazı şiirler var ki yan yana, bir arada düşünürsünüz ama onları bağdaştıramazsınız. Toplumsal, siyasal bildiriler, abartılmış aşklar, sevgiler şiirlerinde vardır ama bir bildirinin yavanlığına düşmezler.
Kendini anlatan şiirini sık sık tekrarlarım:
Adı Yazı.
“İşte aldım kalemi yazdım
Belki iyi ettim
Belki büyük hata yaptım
Beki de kınayacak beni ezberciler
Sağlık olsun ‘napalım
Kalem bu benim en acemi silâhım”
Bu şiir hepimizi anlatıyor, her yazanı, her düşüneni. Bir özeleştirinin şiirselliğine de dikkatinizi çekerim.
Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü kazanan ‘Şiir Çalışmaları’nı okuyun. Bir şairin örnek poetikası vardır orada.
Ödül alanla adına ödül verenin uyumu her ödülde konuşulur, oysa bu ödül için tek söz söyleyeceğim. Bana Cemal Süreya adına bir şair adı yaz deselerdi, onu yazardım. Bulmaca karesi tamamlanırdı.
“Kimsesizliğin değerini bildiğim için
Yüreğimle konuşuyorum her yerde
Uzuyor geceler alabildiğine
Gök açıkken sıkılmalıyım
Hayatımı yıldızlar çiğnemeli
İsteyen deneyebilir
Gönlümü de...
Hayatta kesinlik yoktur, şair haklı
Aynı tozla savrulur doğru ve yanlış”
Hakkında yazdıklarımı okudum, eksik buldum. İyi şair hem kendini yeniliyor hem de okurunu, yazarını.
Yavaş Yavaş Bilemiyorum kitabının kapağından:
“Bahar akşamlarının yalnızlığı
Neye benziyor
Yavaş yavaş bilemiyorum.”
Yazımı noktalıyorum:
“Siz yanyana oturuyorsunuz
biz sessizlik sessizliğe oturuyoruz.”
Anılarımızda, dizelerinde hep yaşayacak.
Paylaş