Paylaş
Her zaman üstü açık kalan, yüzyıllardır üstü kapanmayan uygarlık yaramızın, çeşitli yönleri, birbirini tamamlayan, birbirini yok eden nitelikleri Cemil Meriç’te düğümlenmiştir.
Bazı adlar var ki, ortalama bir düşüncenin sığlığındaki rahata razı olmadıkları için, sevenlerle nefret edenlerin hedefinde ve sürekli savaş alanlarında eleştiri tehlikesine maruz kalırlar.
Tarafları yoktur, ateşli taraftarları vardır. Hiçbir zaman kimseden yana olmazlar, çarpışanlardan hiçbiri onu kendi yanına çekemez.
Çünkü gerçek değişkendir, onu bir entelektüel için sabitlemek imkânsızdır.
Doğru bir saptamayı kızı Ümit Meriç yapmış:
“Babama sağcı demek çok yanlış olur, bu ona dar gelir. Solcu demek de yeterli değil. İnsana ve emeğe saygısından ötürü ‘solcu’, tarihimizin ortaya çıkardığı insan tipi açısından ‘sağcı’ydı diyebiliriz. Babam yöntem olarak sonuna kadar Marksistti.”
Aslında düşünce gelgitlerini gerçek bir aydın, düşünür yaşar. Doğu/Batı, sağ/sol ikileminde, çözüm üretmenin geçiciliğine kapılmaz.
İkilem bence bir Türk entelektüelinin, ulusal ve evrensel kaderidir.
Bu durumu Cemil Meriç şöyle özetliyor:
“Dilimle, heyecanlarımla, yarımla Büyük Doğu kadrosundanım. Düşüncelerimle, inançlarımla ‘Yön’e yakınım. Bu bir kopuş, bir parçalanıştır.”
ÖZEL sayının sıralama düzeni şöyle:
Cemil Meriç Kronolojisi.
I. Bölüm: Hayatı, Kişiliği, Düşüncesi.
II. Bölüm: Edebiyat ve Kültür.
III. Bölüm: Eserlerinin Bakış Açısı.
IV. Bölüm: Soruşturma.
V. Bölüm: Kaynakça.
VI. Bölüm: Albüm.
Cemil Meriç Özel Sayısı’nın girişindeki bölümden bazı cümleler onun tedirgin, soran, sorgulayan portresinin ana özelliklerini sunması açısından önemli:
“Cemil Meriç’in hayatı ve kişiliği, bir yanıyla, birkaç eseriyle anlaşılabilecek bir yalınlıkta değil, tam tersine, birbirleriyle çelişen ve aynı zamanda bir sarmal halindeki duyguların, düşüncelerin, retlerin, kabullerin, değerlendirmelerin, yargılamaların, kesip biçmelerin, kimi zaman bir bütün, kimi zaman da ayrı ayrı kişilik adacıklarının bir araya geldiği çetrefil bir kişilik oluşturur. (...)
Tanımlamalarıyla sağı da solu da mahkûm eder: Sağ sığdır, cehalettir, kilisedir, faşizmdir, yakın tarihin günah keçisidir... Sol; papağandır, öğretilenleri tekrar eder, topaldır, koltuk değnekleriyle yürür, hareket edebilmek için mutlaka bir Batılıya muhtaçtır, sembollere ve sloganlara mahpustur, reçete ister... Her iki taraf da kendisini takdir etmekten, yazdıklarını anlamaktan uzaktır.”
* * *
TÜRK düşüncesini, Türk kültürünü, aydın kimliğini tartışmak için zengin malzemeyi bu sayıda bulacaksınız.
(*) Bir Entelektüel Tedirgin Cemil Meriç, Hece, sayı 157.
Paylaş