Felakete uğrayan ailelerin acısı elbette onulmaz biçimde içlerinde, ruhlarında yaşıyor, yaşayacak. Yıllar geçecek, insanların yaşamı zedelenmiş olsa da sürecek.
Ya çocuklar?
Onlarda felaketin kalıcı bir iz bırakmaması için olağanüstü çaba göstermeliyiz.
Televizyon ekranlarında oyun oynayan, türkü söyleyen çocukları gördüğümde, onlarla ilgilenmek gerektiğini, rehabilite çalışmalarının artmasını, artırılması gerektiğini düşündüm.
Çocuklara acıları unutturmak, hayatın, yaşamanın gücünü vermek için sadece psikologlar yetmez. Onlara önce oyun alanları açmak gerekir, sonrasında en büyük destek aracı olarak sanatı kullanmak gerekir. Tiyatro, müzik, fotoğraf, resim ve benzeri sanat dallarında uzman gönüllülere orada çok iş düşüyor.
Çocuklar, sadece seyirci olarak da kalmasınlar, oyunda, şarkılarda, korolarda görev alsınlar, içinde hissetsinler.
99 depreminde, deprem bölgesinde gönüllü çalışan bir arkadaşım, çeşitli sanatsal aktivitelerin, örneğin fotoğraf atölyelerinin, karanlık odaların, tiyatro oyunlarının, kimi zaman çocuklar için yine çocukların verdiği konserlerin iyileştirici etkisini anlattı. Bunun Van’da da tekrarlanması gerekli.
Depremin ilk günlerinde Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın televizyondaki konuşmasını dinledim. Çocuklarla ilgilenmenin şart olduğunu söylemişti. Acılara rağmen hayata tutunmak için onlara her çabayı sunmalıyız.
Evlerinde, çadırlarında, konteynerlerinde gece acıları ve anılarıyla baş başa kalacaklar, aile ortamının tesellisi onlara yetmeyecek, dışarıdaki hayat onların psikolojilerini, morallerini düzeltmeye göre planlanmalı.
Ailesinden çok, arkadaşlarıyla buluştuğunda her şeye rağmen yaşamanın güzel olduğunun farkına varması için gerekli.
Müzik toplulukları oraya gidecek, tiyatrolar oraya gidecek, resim atölyeleri açılacak, müzik öğretilecek atölyeler kurulacak...
Karın doyurmanın dışında onların, ruhlarını da doyuracak önlemler, girişimler gerekli.
“VAN İÇİN SANAT!”
Son yıllarda en çok karşımıza çıkan kavramlardan birisi olan “sosyal medya” ve aktif kullanıcıları, Van depreminde en aktif olarak faaliyet gösterenleriydi.
Twitter üzerinden örgütlendiler, başka mecralarda kurdukları gruplarla koordine oldular ve Van’dan sıcağı sıcağına bilgiler sundular...
Yine sosyal medya aracılığıyla bir araya gelen birkaç genç, sanırım birçok kimseyi harekete geçirecektir...
http://vansanat.tumblr.com internet adresinde örgütlenen gençlerin şöyle bir çağrısı var:
“Merhabalar,
Van depreminde en büyük hasarı gören Vanlı çocuklarımızın en çok ihtiyaç duydukları şeylerden biri de bir nebze olsun moral bulabilmek... Amacımız onlara bu morali sağlayabilecek, içinde bulundukları ortamdan sıyrılabilecekleri küçük de olsa bir dünya yaratmak. Van’da, deprem bölgesinde resim, tiyatro, dans ve müzik dolu gönüllülerimizin katılımıyla bir sanat çadırı kurmak istiyoruz. Bu felaketin çocuklarımızın hayal dünyalarına soktuğu kara bulutları savuşturabilirsek ne mutlu bize...”
Aynı sitede başka bir duyuru, MGT Oyuncuları’nın Van’a gittiğini haber veriyor!
“MGT oyuncuları olarak Vanlı küçük kardeşlerimizin bir nebze olsun morallerini yerine getirmek için oraya gidip çocuk oyunları oynamak istiyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek için oyuncularımızın, dekor ve kostümlerimizin Van’a ulaşması konusunda yardım rica ediyoruz. Yaşanılan bu felaketten sonra oradaki çocuklarımızın yüzlerini güldürebilirsek ne mutlu bize. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki morale her şeyden daha çok ihtiyaçları var. (Kerem Kaya - İletişim: keremkaya85@gmail.com, tel: 0541 4031446)”
Sitede, genel olarak gereken malzemeler listesini de kaleme almış ve imkânı olanlara sesleniyorlar... Ben de bu girişimin gerçekleşmesi için buradan gerekli hatırlatmayı yapıyorum...
GEREKLİ MALZEMELER
Fuar tipi çadır, resim defteri, kalem, suluboya, elişi kağıdı, 35X50 & 50X70 resim kağıdı, makas, uhu, oyun hamuru, oyuncak, ip, fırça, palet, parmak boyası, tiner, temizlik malzemesi, pastel boya, kuru kalem, ısıtıcı, oyun dekoru, çocuk kostümü, flüt, top...
BU konudaki çalışmaları yakından takip edeceğim ve tekrar yazacağım...