KISA bir süre önce, iyi şair, iyi denemeci, iyi romancı bir dostumla telefonda konuşuyordum.
Söz Ülkü Tamer şiirine geldi. Şiir üzerine yapılan her önemli konuşmada elbette onun adı anılır, anılmalıdır.
Düşüncesi şöyleydi: ‘‘Bazen Ülkü Tamer'i okurken, bugünlerde o kadar büyük şiir yazılmadığı kanısına varıyorum. Yıllardır iyi şiirin tepelerinde gezinmek, iyi şairlere vergi bir hususiyet.’’
Evet, beni yeniden Ülkü Tamer okumaya sevk etmişti, o günden beri Ben Sana Teşekkür Ederim'den şiirler okumaya başladım.
Ondan ikimizin de belleğinde ne çok dize vardı.
Ya dizeleri bizde kalmayanlar... ‘‘Bırak’’, dedi, ‘‘kitaplarının adlarını bile hatırlamadıklarımız...’’
İyi şiirin birçok ölçüsü vardır. Bunları da eleştiri kuramlarına, şiir eleştirisinin ölçütlerine göre saptayın demeyeceğim. Sizin hayatınızdaki izdüşümünün şiddeti yeterli.
Bazı şairler vardır ki, ne kadar yazsam daha söyleyeceğim şeyler olduğunu sanırım, onlar hakkındaki her yazı eksiktir.
Ülkü Tamer, bu şairlerden biridir.
Şiir dilinin yalınlığının ardındaki geniş çağrışımlar silsilesi, bizim ve dünya şiirinin, edebî çizelgesinin ince katmanlarını yansıtır.
Şiir nasıl hayatınıza girer?
Çok günler, yazı yazarken ondan bir dizeyi anımsarım. Onun dizesinin bir yazıyı güzelleştireceğine iman ederim. Çünkü düzyazının gücünün bittiği yerde, Ülkü Tamer'in şiiri başlar.
Cevat Çapan, seçme şiirlerinin yer aldığı kitaptaki Ülkü Tamer yazısında, benim çok sevdiğim bir Ülkü Tamer şiiri tanımı yapıyor:
‘‘Ülkü Tamer'e bir doğa bilimcisi, toplumsal bir coğrafyada yeni yerler keşfeden, imgelemin sınırlarını zorlayan ve sonunda hep anayurdu olan çocukluğuna dönen bir yolcu diyebiliriz.'
Nedir şiir onun için?
‘‘Şiir gecenin kardeşidir
gündüzün annesi.
Yürekteki büyük babadır şiir,
Şiir ateşin habercisidir.
Yangının kundakçısı.
Yanardağın üstündeki kuştur şiir.’’
Cemal Süreya'nın Ülkü Tamer için söylediklerini dikkatle okuyun; Süreya, ironinin ardındaki trajediyi keşfetmiştir:
‘‘Nuh'un gemisi gibiydi Ülkü Tamer'in ilk şiirleri: kalabalık, şenlikli, her türü imgenin erkeğini ve dişisini barındıran, terzilerle, dülgerlerle, tilkilerle, kirpilerle, sansarlarla ve her şeyle dolu. Hayatın, ölümün ve her şeyin amatörüydü Ülkü Tamer bu şiirlerde...
Baştan itibaren İkinci Yeni'nin önemli gelişme halkalarından biri de o oldu... En soyut atılımını bile çok yalın bir dille yapan bir şairdir o...
Kısa şiirlerinin çoğu karnaval bileti gibidir, sevinçle doludur; uzunları ise hemen her zaman trajik öğelerle çalışır.’’
Ülkü Tamer'i okurken, insanın dağınık ve hiçbir zaman bir araya getirilemeyecek serüvenini okuyorum sanki.
Doğa onda kimi zaman beni hüzne götürüyor, kimi zaman eşsiz bir ince alaya, kimi zaman içe yolculuklara... Ama hayatın onu okurken şiirsiz kalmayacağına karar veririm.
Serçe'den:
‘‘Kuşların bakışına göre değişir yeryüzü
Sert pençesiyle küfü çizen baykuş
Ağacına kendi çapında bir yangın getiren saka
Gagasından bir yıldız kaydıran kırlangıç
Kuşlara göre değişir yeryüzü
Kuşların bakışlarına göre
Kanatlarıyla dağıttıkları bulutlara göre
Şaştıkları uçurtmaya
Ve imrendikleri ökseye göre’’
Türk edebiyatında az şair vardır, dünya şiirini de, bizim halk şiirimizi de özümsesin, bunu yeniden yaratsın, hem kendi şiiri olsun hem kaynakların özgün tadı kaybolmasın.
Örnek mi?
‘‘Birecik'ten Mazmahor'a yol uzun
Yürü atım rahvan atım tez yürü
Gece vakti Azrail'de kol uzun
Yürü atım rahvan atım tez yürü’’
İyi bir şair, her zaman size şiiri sevdirir. Şiirin iç sesini size duyurur.
Ülkü Tamer'i okuyun, şiiri yeniden seveceksiniz.
Orda Bir Köy Var Uzakta
İSMET ÇENESİZ'in Hayalimdeki Köy-Sefa Köy'deki öykülerini okurken Ahmet Kutsi Tecer'in ünlü şiirinden bu dizeyi anımsadım.
Çenesiz, Çorumlu ve oranın gelişmesi, insanın mutluluğu için çaba harcayan biri.
İlk öykü, kitaba adını veren Hayalimdeki Köy-Sefa Köy, belki hepimizin düşlediğimiz bir köy tablosu.
Gerçek mi, gerçekçi mi?
İnsanlararası ilişkilerin, dostlukla, hoşgörüyle sağlanması mümkün değil mi?
Çenesiz'in köyünde herkes çalışmasını, emeğini bir yöne odaklamış. Köyün kalkınmasına, köylülerin daha iyi yaşamasına.
Sorunların konuşarak halledilmesi imkánsız değil.
Çenesiz'in hayalindeki köy, bana pek de yabancı gelmedi. Köy Enstitüsü döneminde yaşananlar, bunlardan söz eden köy romanları da aynı iyimserliği, dayanışmayı yansıtıyordu.
Kırkpınar öyküsünde, insanların kıskançlıklarını dostluğun nasıl törpülediğini, Yusuf'ta (Şehitlik Aşkıyla Yanan Yiğit) halkın askerliğe, şehitlik kavramına bakışını anlatıyor. Çenesiz'deki köy romantizmi, bize dünün bir çok köylü kahramanını hatırlatıyor. Züğürt Ağa gibi değişik ilişkilerin kahramanları da onun öykülerinde yer alıyor.