Paylaş
Kitapta Behramoğlu’nun kaleminden Türk şiirinin iz bırakan şairleri hakkında yorumlarını bulacaksınız.
Ataol Behramoğlu, 50 yıldır şiir yazıyor. Çeşitli kentlerde, mekânlarda 50’nci yılla ilgili toplantılar yapıldı. Şiiri üzerine konuşuldu, bir de şiirlerinden seçmeler ‘Yarım Yüzyıldan Şiirler’ adıyla kitaplaşmıştı ve kitabın Önsöz’ünü de ben yazmıştım.
Bu 50 yılın içinde, şairin çektiği nice sıkıntılar, sürgünler var. Uzun süre yurtdışında yaşamaya mecbur kaldığı günleri şiirlerinde de görebilirsiniz. Bir şairin şiirleri üzerine başkalarının yazdıklarının yanı sıra, şairin şiiri ve başka şairler üzerine yazdıkları da benim için başvurulması gereken kaynaklardır. ‘Şiir Hayatın Neresinde?’ kitabında Behramoğlu, Türk ve dünya şiirinin önemli adlarının ve kendi şiir anlayışının şifrelerini aktarıyor. Kitapta Behramoğlu’nun kaleminden Türk şiirinin iz bırakan şairleri hakkında yorumlarını bulacaksınız. Tanpınar’dan Tarancı’ya, Anday’dan Külebi’ye, Enver Gökçe’den Attilâ İlhan’a, Kemal Özer’den Sennur Sezer’e, Cahit Zarifoğlu’dan Behçet Aysan’a bir şairler geçidi.
Kitap dört bölümden oluşuyor: Bizden Şiirler-Şairler/ Dünyadan Şiirler-Şairler/ Şiir Hayatın Neresinde/ Şiir Üzerine Notlar. Behramoğlu’nun düzyazıları birçok yönden önemlidir.
Kendi şiirini anlatırken, bir tür şerh olarak yorumlanabilir. Kendi şiirine başka bir türden nasıl bakıyor, beğendiği şairler için gerekçe ortaya koyarken, kendi şiirine bir dipnot düşüyor denilebilir mi? Övdüğü, değerlendirdiği şairler sadece kendi şiir anlayışının doğrultusunda olanlar mı?
Şairlere sorumluluk yüklüyor
Düzyazılar yalnızca kendi şiirlerinden doğan büyük bir poetikanın notları mıdır? Yoksa şiir üzerine gündelik karalamalar mı? Birçok şair gerçekten şiir için de şair için de hayatî bir sorunun yanıtını arar. Ataol Behramoğlu da, aynı soruyu soruyor: “Şiir Hayatın Neresinde?”
Hayatımızın önemli bir öğesi şiir, çünkü şiirsiz hayat duyarlılıktan, yaşamayı estetik algılamaktan uzaklaştırır bizi. Şiirle mutlaka hayatımızın bir bölümünde karşılaşmış, duygularımızı, düşüncelerimizi onda simgeleştirmişizdir.
Bir şiir okuru, bu sorunun yanıtını nesnel/öznel bir karışımda arayabilir. Ataol Behramoğlu, bu sorunun yanıtını hem bireysel, hem nesnel, hem edebî, hem toplumsal açıdan veriyor.
Behramoğlu, bir açıdan toplumun şiirini anlayamayacak, algılamayacak kadar tüketici, yüzeysel bir konumda olduğundan bu sonuca varıyor. Diğer yandan da, şairlere de sorumluluk yüklüyor. Ben bu iki saptamayı da bugün için gerçekçi buluyorum. Şairin düzyazılarını okurken, benim salık verdiğim yöntem, şiirleriyle yazıları karşılaştırmaktır. Peki yaşamına dair notların yeri var mı? Sadece metinlere itibar edenler için, biyografi dışta tutulmalı. Ama biyografinin şiire etkisi olmuşsa ne yapacağız?
Bu yüzden biyografiyi de değerlendirmeye katmalı diyorum. Bazı şairler için. Kural değil istisna olarak.
İyi bir şairin, şiirine ve şiire yeni yorumlar getirecek düzyazıları.
Paylaş