Paylaş
Basın ve özgürlük tarihinin bu kara sayfasını anımsatmak üzere, gazetenin yöneticisi ve yazarı Sabiha Sertel ile Zekeriya Sertel’in yaşamından sayfalar, fotoğraflar Cağaloğlu’ndaki Halil Lütfü Dördüncü İşhanı’ndaki Tan Evi’nde “Sertel Ailesi: Selanik’ten Sılaya” başlığıyla bir sergi açıldı.
Basın tarihinin iki mücadeleci adı, Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmışlar ve sürgünlerde bir ömür tüketmişlerdi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Tarih Vakfı’nın düzenlediği bu sergiyi, bütün genç kuşak gazeteciler, özellikle iletişim okuyan öğrenciler ziyaret etmeli.
Basın tarihinde, mücadele edenlerin çektiklerini belleklerine kazımalı.
Bu sergi, 2015 Türkiye’sinde neyin değişip neyin değişmediğini göstermesi bakımından da ayrı bir belgesel nitelikte.
Tan Olayı’nın tarihini yazmak bilineni tekrarlamaktan öteye geçmez.
Meraklısı Can Dündar’ın “O Gün” kitabından da okuyabilir...
Basın ve fikir dünyasının önemli adları, iletişim akademisyenleri serginin açıldığı akşam unutulmaması, mutlaka yazıya geçmesi gereken konuşmalar yaptılar.
***
TGC Başkanı Turgay Olcayto, söze 4 Aralık Tan baskınının Türkiye tarihinde bir utanç sayfası olduğunu söyleyerek başladı ve sözlerine şöyle devam etti:
“Ondan sonra Türkiye, pek çok katliamlar, yıkımlar gördü. Gazeteler basıldı, yıkıldı ama Tan Matbaası tek parti döneminde başlayan bir ilktir. Ondan demokrasiye geçildi ama o da her zaman ‘demokrasicilik oyunu’ şeklinde sürdü gitti.”
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş de bugüne kadar gelen süreci şöyle özetledi:
“Gazetecileri vatan haini olarak suçlamak Serteller döneminden beri süren bir gelenek. Gazetecilik mesleğini; casusluk, terör örgütüne yardım etmek gibi başlıklarla yan yana getirerek gazetecilik mesleğinin itibarı zedelenmek isteniyor.”
Fahri Aral, “Bu serginin de çok büyük anlamı var. Tan’ın polemikleri vardı. O polemikler basın özgürlüğünün ne olduğunu anlatan çok önemli polemikler. Tan’ı çok iyi bilmek lazım. O günden bugüne çok fazla bir şey değişmedi” derken, Sertel ailesi adına sergide yer alan Tia (Atiye) O’Brien, duygularını şu sözlerle aktardı: “Türkiye’de gazetecilik açısından demokrasi mücadelesinin ne kadar önemli olduğu, daha o zamanlardan itibaren insanların ne kadar büyük fedakârlıklar yaparak bu mücadeleyi sürdürdüklerinin bilinmesi bugün için daha da anlamlı. Teyzem Yıldız Sertel’in Türkiye’de demokrasinin güçlenerek gelişeceğine inancı vardı. Ben Yıldız Teyzem’e onu gördüğüm her seferinde ‘Değdi mi?’ diye soruyordum. Demokrasiye inancını her seferinde tekrarlardı.”
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ise konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
“70 yıl önce bugün Türkiye basın tarihi, siyasi yaşam açısından utanç günü. 4 Aralık 2015, bugünü daha çok dayanışma gününe çevirerek, basın özgürlüğünü savunmak, sansüre hayır demek, eleştiri, tartışma ve en önemlisi demokrasi kültürünün yerleşiminde hep beraber, bir arada dayanışma içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyorum.”
***
SERTELLERİN hikâyesi Türk basın tarihinin en önemli kırılma noktasıdır.
Basın tarihini, bilhassa demokrasi tarihimizi öğrenmek isteyenlerin, bilhassa bugünü doğru değerlendirmek için bilmesi gereken bir kırılma noktası!
Meraklıları için ise bazı kitap adları vereceğim:
Sabiha-Zekeriya Sertel-“Davamız ve Müdafaamız”, Sabiha Sertel-“Roman Gibi”, Zekeriya Sertel-“Hatırladıklarım”. Adını andığım kitapların yeni baskıları Can Yayınları tarafından yapıldı. Okumanızı tavsiye ederim.
Paylaş