Paylaş
MEYDANLARDA seçim konuşmaları dönemine giriyoruz. Hayatım boyunca hiçbirini baştan sona dinlemedim. Zaman zaman çok seyrek olarak haberlerde seyrediyor, gazetelerde okuyorum. O kadar. Çünkü birbirinin aynı bu konuşmaların en büyük kusuru, edebiyat lezzetinden uzak olmaları.
Bir kere eski dostum olduğu için Zülfü Livaneli’nin belediye başkanı adaylığı sırasındaki toplantısına katıldım, onun konuşmasını dinledim. Bir de vaktiyle edebiyatçı arkadaşlarım ÖDP’den milletvekili adayı oldukları için, onların toplantısına gittim. Hatta kısa bir konuşma da yaptım. Ne yazık ki ÖDP’den aday olanlar seçilemedi. Tek hatırladığım, gençliğimde Sultanahmet Meydanı’nda, Burhan Felek’i dinlediğim. Ancak o da Meclis’e girememişti.
Ahmet Muhip Dıranas da milletvekili olma arzusu gerçekleşemeyenlerden...
Özetle, ben, seçilenlerle değil seçilemeyenlerle ilgileniyorum.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında ve sonraki kısa bir dönemde milletvekilleri önseçimle değil tayinle geldikleri için, birçok edebiyatçımız milletvekili oldu.
Seçilenlerin listesini okurlarım bulabilirler, onların adlarını vermeyeceğim, zira biliyorum ki birinin adını unutursam e-posta bombardımanına maruz kalırım. Ne var ki, seçilen sanatçılar, sanat dünyasıyla ilgili Meclis’te herhangi bir faaliyette bulunmadılar, mensup oldukları dünyanın sesini duyurmadılar!
Aslında seçim konuşmaları gündemimde olmaz, aklıma da düşmemişti. Ancak İzdiham dergisinde Asaf Halet Çelebi’nin seçim beyannamesini görünce bundan söz etme gereği duydum. Türk şiirinin önemli adlarından Asaf Halet Çelebi, Beyazıt Meydanı’nda yapmış bu konuşmayı. Dergide belirtildiğine göre dinleyicisi yokmuş. Çelebi belediye başkanı adayı olarak bu konuşmayı yapmış.
*
“HEMŞERİLER
Yeryüzünde bir tek demokrasi vardır, onun ana hatları da bir tektir. Demokrasi, şahısların menfaatleri ve istipdadı için ezilip büzülen bir hamur değildir. Hiçbir millet kendisinin hilesiz seçmediği ve binaenaleyh meşru olmayan bir idarenin balâan gelen fermanlarına ve hükmü karakuşilerine artık boyun eğemez. Bugün yeryüzündeki bütün milletler, bütün insanlık uyanmıştır. İmtiyazlı sınıflara, mütegallibe ve derebeylik zihniyetini hortlatmayalım. Milleti iyi idare edecek kimseleri seçelim. Milletin malı deniz, yemeyen domuz, diyebilecekleri değil, kanımızı emecek sülükleri değil, bize yukarıdan bakacak, haklarımızla alay edecek zalimleri değil, milleti çiftlik, kendilerini de kayıtsız ve şartsız, batapu sahip ve mutasarrıfı sanacak ağyan ağaları değil, sevdiğimiz, bildiğimiz, namusuna itimat ettiğimiz hür fikirli ve faal kimseleri seçelim. (...)
Hemşeriler!
Her şeyi gül pembe göstermek istiyen bir zihniyetin şırınga ettiği uğuşturucu afyonlardan artık uyanmak zamanı gelmiştir. Çünkü önümüzde koskoca bir memleket davası var. Boş yere kendimizi öğmek değil, kusurlarımızı görüp düzeltmek zamanıdır. Memleketimizde bugünlük maalesef bu da emniyet altına alınamamıştır. Vatandaşın Teşkilatı Esasiye Kanunu ile tanınmış olan haklarını Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu felce uğratıyor. Bu surete azim ve nihayetiz bir kudrete malik olan zabıta teşkilatının en ufak memuru olan mahalle bekçimizin –Allah etmesin- hoşuna gitmediğimiz takdirde, sırf burnumuzun şekline duyduğu bir antipati ile karakol dolaşmamız, zabıtanın göreceği lüzum üzerine meskenimizin altüst edilmesi, hürriyetimizin elimizden alınması işden bile değildir. Zabıta Vazife ve Salahiyetleri Kanunu vatandaşa ne şahsi hürriyetini, ne mesken masuniyetini, ne fikir, ne matbuat hürriyetini tanımamaktadır. (...) Hemşeriler! Son sözü vicdanınız söyleyecektir.”
*
ASAF HALET ÇELEBİ sözlerinde şair duyarlılığı ile gerçekçiliği buluşturmuş.
Bazı şikâyetlerinin bugün bile değişmediğini görmek ise ayrı üzücü...
Paylaş