ALIŞTIĞIMIZ bir münasebet vardır, markalar sponsorluk yaparak sanata destek olur.
Şimdi sanat, özellikle müzik, markalara destek oluyor.
Billboardlarda, televizyon ekranında mutlaka görmüşsünüzdür.
Arçelik klimalarının reklamında, aletin cam bölmesinde, dünyaca ünlü ressamların tabloları yer alıyor.
Hangi ustalar ve hangi eserleri?
Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sı, Vincent van Gogh’un Dr.Paul - Ferdinand Gachet’nin portresi, Gustav Klimt’in Öpücük’ü, Paul Gauguin’in Ne Zaman Evleneceksin eseri.
Sanatın desteği bu kadarla kalmıyor.
Kurumsal, biçimsel yeniliklerle imajını değiştiren Vakıfbank’ın reklamındaki fon müziği de, Leonard Bernstein’in West Side Story’si.
* * *
FORD Focus’un reklamında da, otomobilin sökülen parçalarından oluşan orkestranın çaldığı eserin bestecisi Craig Richey, ses mühendisi Billi Milsrodt.
Gene bir ticari aracın sarsmadan çalıştığını, sessizliğini kanıtlamak için bir başka reklamda da, Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sı ekrana geliyor.
Araç o kadar sessiz çalışıyor ki, tablo taşınırken Mona Lisa uykuya dalar, arabanın kapısını açıp tabloyu almak istediklerinde şöyle bir sahne ile karşılaşırlar:
Yıllar önce Anadol otomobilinin reklamında da, Fransız besteci François Adrien Boieldieu’nün harp konçertosu çalınmıştı. Araba orman yollarından geçerken bir yandan da koşan ceylanı ekrana geliyordu.
Birçok reklamda duyduğumuz fon müziği Leo Delibes’in Lakme operasından alınmıştır. British Airways, o müziği seçmişti.
Bir mobilyanın reklamında da Cemal Reşit Rey’in Lüküs Hayat’ı çalınıyor.
* * *
ACABA diyorum, bu reklamların müziği olmasa ben dinler miydim, seyreder miydim? Sanmıyorum. Birçok kişinin de bu reklamları seyretmesinin başlıca nedenin sanat kanısındayım.