TIME Dergisi’nin (3 Aralık 2007) kapağındaki yazıyı görünce doğrusu heyecanlandım.
"Fransız Kültürünün Ölümü."
Dosyanın başındaki spot şöyle: Kayıp Zamanın İzinde.
Marcel Proust’un ünlü romanı Kayıp Zamanın İzinde’ye gönderme yapıyor.
Proust’un, Monet’nin, Piaf’ın ve Truffaut’nun ülkesi, kültürel süper güç statüsünü kaybetti. Peki yeniden kazanacak mı?
Donald Morrison yazısında, kültür açısından verimli bir tablo çiziyor; ulusal bağlamda bakarsanız iç açıcı.
Bir yılda 727 roman yayımlanmış, konserler veriliyor, operalar, tiyatrolar perdelerini açıyor. Yüzlerce ödül sahibini buluyor.
Peki bu pembe tablo neden Fransızları tatmin etmiyor.
ARTIK DÜNYA SANATINDA ADIMIZ YOK
NE klasik müzikte, ne pop müzikte, ne bestecimiz var, ne de icracımız.
Debussy, Satie, Ravel ve Milhaud’lar nerede?
Charles Trenet, Charles Aznavour, Edit Piaf’ın yerini alan oldu mu?
Bir eleştirmen, "Eskiden sanat dünyasının merkezi Paris’ti, şimdi herkes New York’a gidiyor" diyor.
Bütün yakınmaların nedeni, edebiyattan sinemaya kadar Amerikan etkisinin artarak görülmesi.
Özlemi o kadar ileriye götürüyorlar ki, bir yayıncı, bir Fransızca kitabın Amerikalı bir yayıncının ilgisini çekeceği günlerden özlemle söz ediyor.
Bu yazıdan çıkarılacak tartışma başlıkları çok. Bizim ülkemizi uzaktan da ilgilendirse, gelecek için bize de ipucu veriyor.
Biz kültür merkezi olmanın zevkini yaşamadık, ancak şimdi ben yerel kımıldanmaların artık yurtdışında yankı bulacağı kanısındayım.
Daha önceki yazılarımdan birinde de söz etmiştim. İhtiyar Avrupa yeni yazarlar arıyor, şimdilik kendi sömürgelerinden gelen yazarlarla bu değişiklik gereksinimini karşılıyor; gerek Fransız gerekse diğer ülkelerin bugünkü yazarları, eski sömürge topraklarından gelen, oraya yerleşen isimler. Ama Türkiye, bu açıdan taze, iyi bir kaynak, iyi yazarlarımız çevrilince elbet okuyacaklar.
Yalnız edebiyatçılarımız değil, başka alanlardaki sanatçılarımız da, icracılarımız da dünyaca tanınacak.
Peki bir sanatçının, yazarın, bestecinin önemi artık küresellik derecesine göre mi ölçülecek? Henüz buna "elbette" yanıtını veremiyorum. Çünkü çeşitli nedenlerle, o okurun, o seyircinin önüne, masasına ulaşamayan sanatçı, ulaşabilene göre daha az mı değerlidir? Hayır.
* * *
KÜRESELLEŞMEYİ tartışma gündemine oturtan bir yazı. Bu konuda daha çok yazacağım.