Paylaş
Türk şiirinin büyük ustası Fazıl Hüsnü Dağlarca, 1961-1962 arasında ‘Daha’ başlığıyla Vatan gazetesinde köşe yazıları yazdı. Yıllar önce Nâzım Hik-
met de gazetede yazdı. Onun gazete yazılarında günlük sorunlarımız yazıya gelirdi. Fazla üslup kaygısı yoktu. Dağlarca’nın gazetede yazmasının nedeni, arkadaşı Naim Tirali’nin Vatan Gazetesi’nin sahibi olmasıydı.
Erol Gökşen’in hazırladığı ‘Karşıdüşünce - Vatan Gazetesi Yazıları 1961-1962’ adlı kitaptaki kimi yazılarında günün esintisini hissedersiniz, kimi yazılarında da düşünce dünyasından kesitler... Dağlarca çok okuduğum, çok yazdığım, yakından tanıdığım bir şairdir.
Dağlarca, şiiri üzerine konuşma yapmazdı. Rahmetli arkadaşımız Erdal Öz’ün hazırladığı radyo programında onun şiirlerini bir başka şair Baki Süha Edipoğlu okumuştu. Altın Çelenk Şiir Ödülü’nü kazandığında benim Cemal Süreya’nın Papirüs’ünde yazdığım ‘Tek Başına Bir Okul: Fazıl Hüsnü Dağlarca’ yazımı çevirtmişti.
‘Karşıdüşünce Vatan Gazetesi Yazıları 1961-1962’
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Hazırlayan:
Erol Gökşen
Yapı Kredi Yayınları
Erol Gökşen, ‘Sunuş’ yazısında düzyazı konusunda yorum yapıyor: “Fazıl Hüsnü Dağlarcı’nın düzyazıya yayın hayatında yer vermediği bilinen bir gerçektir. Bir söyleşisinde düzyazıdaki sözcüklerin anlam kapsamlarının şiirde kullanılan sözcüklere oranla daha dar ve sınırlı olduğuna inandığını belirtir. Belki de bu yüzden hiçbir zaman düzyazıya eğilmez Dağlarca. Bir başka söyleşisinde de, 3 yaşından beri şiir düşünen biri olduğunu açıklar. Dağlarca’nın düzyazıdan uzak duran tavrını öğrendikten sonra, açıkçası onun röportajlara, soruşturmalara verdiği cevapların haricinde düzyazıyı çağrıştıran metinleri olduğuna ihtimal vermiyordum, ta ki İlhan Selçuk, Oktay
Akbal, Salâh Birsel, Naim Tirali gibi basın hayatımızın önemli isimlerini kadrosunda bulunduran Vatan gazetesinde bir köşesi olduğunu fark edene kadar...
Şiirin sınırlarından çok uzak olmayan
‘aforizmalar’ gazete okuruna farklı bir tat verir.
Aksaray’da açtığı ‘Kitap’ adlı yayınevi ve satış yerinde de camında bir duvar gazetesi yayımlanırdı. Hepimiz de onunla sohbet için oraya uğrardık.”
Ahmet Soysal da ‘Önsöz’de aforizma saptamasından sonra özelliklerini yorumluyor: “Şiirde benzersiz olan Dağlarca, düzyazıya da el atar atmaz -ve her attığında- herkesten farklı söylemektedir: Düşünceyi çıplak olarak ortaya sermekte ve bu sergileyişte Türkçeye özgü yoğunlaştırma ve yalınlaştırma olanaklarını büyük bir ustalıkla devreye sokmaktadır. Böylece o, nasıl Türkçe düşünüleceği konusunda etkin örnekler sunmaktadır.”
Siyasetin izi...
Bu yazılar düşünceyi ustalıkla özetleyen, içeriği şiirsel bir düzenle ileten, bizi düşüncelere sevk eden yazılar.
Elbette bu yazıları okurken yazıldığı tarih dilimini de göz önüne almanızı salık veririm. Çünkü aforizmalar, aynı zamanda siyasal dönemin de izini yansıtır.
Bir şairin gazete yazıları sanırım gazetede yazmak isteyen edebiyatçılara da bir örnek niteliği taşıyor.
Paylaş