Resmî maskların 50 yılı

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Cumhuriyet Türkiyesinin önemli sanat kurumlarından Devlet Tiyatrosu, Haziran'da 50 yaşına basacak.

Ben, devlet kelimesinin ardındaki kültürel kurumların önemini hep savunduğum, devlet kelimesinden de irkilmediğim için, yarım yüzyıllık kuruma sevgilerimi iletmek istedim. Anılarımın 'lavantalı bohçalarına' aldı götürdü beni.

27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde etkinlikler başlayacakmış.

Nice insan, başkentte perdelerini açan bu kurumdan, Türk ve dünya tiyatrosunun önemli oyunlarını izledi.

Yönetmeninden oyuncusuna, dekoratörüne, ışıkçısına, gişe memuruna kadar kaç kuşak tiyatro adamı bu kurumdan yetişti.

Trajedilerden komedilere kadar, tiyatronun insanı eğiten, güldüren, ağlatan bütün yüzünü burada gördük.

Gülen ve ağlayan maskenin yeterince ifade edemediği, buruk gülümsemelerle, hıçkıran insanı tiyatroda gördük.

16 Haziran 1949'da çıkarılan yasadaki gerekçeyi dikkatli okuyun, cumhuriyetin kültür politikalarının evrensel açılımını farkedevceksiniz:

‘‘Kültürel gelişmeye katkıda bulunmak, şive birliğinin sağlanmasına çalışmak, yerli yazarların yetişmesine yardımcı olmak, milli repertuarı oluşturmak, dünya klasiklerini, tiyatro sanatındaki yenilikleri tanıtmak, tiyatroyu yurt içinde yaymak, Türk oyun yazarlarının eserlerinin yabancı ülkelerde tanıtılmasına yardımcı olmak, sanat adamlarıyla işbirliği yapmak, Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki kültürel işbirliğinin gelişmesine katkıda bulunmak, gerektiğinde tiyatrolar açmak, milli ve milletlerarası festivallere katılmak.’’

*

ANKARA'da sahneye konulan Yunan tragedyaları, Yunanistan'da alkışlandı.

Öncü akımların eserlerini, bizim kuşak ilk kez onlardan seyretti.

Angry Young Man akımının öncülerinden John Osborne'un Öfke'sini bütün sahneleriyle gözümün önüne getirdim. Muhafazakár İngiliz toplumuna başkaldırıyı izlerken, gençlik heyecanıyla sanki biz de bir piyes kahramanıydık.

Devlet Tiyatrosu'nun yayın alanında bize kazandırdıklarını hatırlayanınız vardır.

Tiyatro üzerine, dünyanın sayılı kuramcılarının eserlerinin çevirilerini okur, tiyatroya gitmeden önce ya da gittikten sonra metinleri okurduk.

Bilgili, bilinçli bir tiyatro seyircisi olmak için gerekli kitaplığı devlet bize sunmuştu.

Açılışlar önemlidir, eksiklikleriyle, güzellikleriyle belleklerde yaşar.

Devlet Tiyatrosu, perdelerini resmen 1 Ekim 1949'da açtı.

Büyük Tiyatro'da (eski Sergievi) 200. doğum yıldönümü dolayısıyla, Goethe'nin Faust'u oynandı. Evkaf Apartmanı'nın altındaki Küçük Tiyatro'da ise İnönü Armağanı'nı kazanan Cevat Fehmi Başkut'un Küçük Şehir'i sahnelendi. Faust'un yönetmeni Renato Mordo, Küçük Şehir'in ise Mahir Canova'ydı.

İlk genel müdür Muhsin Ertuğrul'u saygıyla anıyorum. O, sadece kaliteli tiyatronun, tiyatro adamının değil, iyi seyircinin de gelişmesi için insanüstü çaba harcadı.

'Vedat Gürses'in Objektifinden Devlet Tiyatroları Sanatçıları' albümünü yaprak yaprak çevirirken, aramızdan ayrılan, belleğimde kalan oyuncuları anımsadım.

Saim Alpago'nun Samanyolu'nu, Nuri Altınok'un Fareler ve İnsanlar'ını, arkadaşımız Ayberk Çölok'un AST'lı ve Devlet Tiyatrolu günlerini, Yıldırım Önal'ın Duvarların Ötesi'ni, Suat Taşer'in oyunlarını ve şiirlerini, Turgut Zaim'in resim lezzetiyle dekorun işlevi arasında gidip gelen çalışmalarını nasıl unutabilirim.

*

ELLİ yıl, sanat için kısa ama genç bir cumhuriyet için önemli bir zaman dilimi.



Yazarın Tüm Yazıları