Pessoa’nın yanına oturdum

ULUSLARI, o ülkenin insanlarını has edebiyatçılarıyla anarım.

Lizbon’a gitmeden önce de, durmadan Fernando Pessoa okudum.

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın belleğimden silinmeyen bir dizesini tekrarlayıp durdum: "Uluslar büyük evlatlarıyla soluk alırlar."

Hasan Cemal, İsmet Berkan
ve ben Pessoa’dan konuştuk, ölümünden sonra kitaplarının yayımlanmasından, ölümünden sonra dünyayı saran ününden, bütün Ekvator’u saran şiir kuşağından.

Tanışığımız Portekizlilerin hepsi, onun öneminden, kendileri için taşıdığı değerden söz ediyorlar.

Böyledir şairlerin kaderi. Kırk yedi yaşında ölen şairin, kendi dili Portekizce’de kitabı ancak ölümünden sonra yayımlanabilmiş.

Yahya Kemal Beyatlı’nın kitapları da ölümünden sonra kitaplaşabilmişti.

İkisi de yedi tepeli şehirlerin şairi idi. İstanbul’un ve Portekiz’in; hayat hikáyelerinin çakışan noktaları var.

Kahvenin önündeki heykelini görmek istedim; Fernando Pessoa, bir iskemlede oturuyor, yanında da boş bir iskemle var. Ben ve arkadaşlarım, o iskemleye oturup fotoğraf çektirdik.

Kahvede, halkın içinde bir heykel; hoşuma gitti. Yaşarken tam anlamıyla "yalnız" olan Pessoa’nın heykeli hiçbir zaman yalnız kalmıyor.

Serencebey’de Yahya Kemal Beyatlı’nın heykelini, Samatya sahil yolundaki Yaşar Kemal’in heykelini tek başına oralarda düşününce, kalabalığın içindeki bu heykel beni başka türlü etkiledi.

’MADEM Kİ DENİZ RUHUNA SIR VERDİ SESİNDEN

GEL KURTUL O DAR VARLIĞININ HENDESESİNDEN’

Yahya Kemal Beyatlı

LİZBON’DAKİ Káşifler Anıtı
’nın önünde, çok sevdiğim, bu anıtı en iyi tasvir eden İstanbul şairinin yukarıdaki dizelerini anımsadım.

Orada heykelleri bulunanlar, yerlerini yurtlarını bırakıp keşfe çıkmışlar.

Tecessüs, rahat köşelerinden onları koparmış, ıssız denizlere çekmiş.

Osmanlı’nın denizlerdeki donanmasını, Venedik’i, Amerika’nın keşfini zihnimden geçirirken bazı adları unutmak mümkün mü?

Vasco de Gama, Kristof Kolomb, Macellan, Marko Polo.

Tutku, yeni keşifleri, yeni servetleri getirmiş. Dünya haritası değişirken, insanların kaderi yeni baştan çizilmiş.

Portekiz’de beni etkileyen şeylerden birisi de sokakları. Sokakların çoğu denize iniyor, Atillá Tokatlı’nın Denize İnen Sokak filminden kareler canlandı, birden Lizbon-İstanbul hattı kuruldu görsel arşivimde.

Yazıyı Cevat Çapan’ın çevirisinden birkaç Pessoa dizesiyle noktalamak gerekir:

"Beni okuyacak olan herkesi selamlıyorum

Geniş kenarlı şapkamı onlara eğerek

Beni kapımın önünde gördüklerinde

Ve otobüs tepenin doruğuna tırmanırken.

Onları selamlayıp güneşli günler diliyorum,

Yağmur gerekiyorsa yağmur ve evlerinde,

Açık bir pencere önünde oturup

Şiirlerimi okuyacakları en sevdikleri koltuğu diliyorum."
Yazarın Tüm Yazıları