Bu hafta ilgimi çeken iki semt monografisinden söz edeceğim.
Biri; Ali Muslubaş’ın hazırladığı Sultanahmet-Tarihi Alanı Araştırması. Çevre Düzenlenmesi Öncesi İnceleme ve Metod Önerisi.
İki ciltten oluşan çalışmanın, ikincisinde haritalar yer alıyor. 1/5000, 1/2000, 1/1000 ölçekli üç ayrı Sultanahmet Tarihi Alanı ve Çevresi haritası bulunuyor.
Diğer kitap ise; iki ciltlik Payitaht-ı Zemin Eminönü Bir Dünya Başkenti.
Sultanahmet, yalnız İstanbul’da yaşayanların değil, başka şehirlerden gelenlerin, başka ülkelerden gelenlerin de ziyaret ettiği, müzeleri gezdiği Tarihi Yarımada içinde kalan bir semt.
Semavi Eyice’nin Önsöz’ünde belirttiği hususlar hem kitabın özelliğini, hem de yapılması gerekeni belirtiyor: "...İstanbul’un ’imarı’nda projeler yapıldı, şuraya buraya projeler oturtuldu, dokuyu değiştiren tasarılar ortaya konuldu. Fakat yine de tarihi geçmiş dikkate alınmadığı gibi, şehrin bazı bölümlerini her şeyi ile tahrip eden tasarılar, planlar hazırlandığı görüldü."
Gerçekten de, o yerin tarihi geçmişi bilinmeden yapılacak teknolojik uygulamalar, eksik ve yanlış bir yere denk gelecektir. Ali Muslubaş’ın çalışması, bu malzemeyi doğru kullanma imkanını sunuyor bize.
Muslubaş’ın yazı dili, yalın, uzmanlar dışındaki okurlar tarafından da anlaşılabilir. Sultanahmet Tarihi Alanı ve Yapıları, bilgiyi görsel malzeme ile de güçlendirmektedir.
Sultanahmet’teki yapıların tarihi, bu kentin imparatorluktan bugüne serüvenidir. Mimariyi sadece kendi alanı içinde değerlendirmeyin, yorumlamayın. Çünkü onunla yaşama biçimi arasında, devlet düzeni, yönetim biçimi arasında paralellikler vardır, etkileşim zinciri vardır.
Bu bilgilerin ışığında, Sultanahmet Tarihi Alanı Düzenlenme Öncesi Metod Önerisi bölümü, çalışma yapacaklar için öncü bilgi vermektedir.
Bence bu başlık altındaki bölüm, sadece uzmanlara hitaben yazılmamıştır, gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda bu semtle, bölgeyle ilgili birçok haber yayımlanmaktadır. Ayrıca kazıdan inşaata kadar, yapılanlar tartışılmaktadır.
Ali Muslubaş’ın kitabındakiler, bizim de bu alanın sorunlarına bakış açımızı doğru yöne çevirmemiz bakımından yararlıdır.
İletişim ve bilgi çağında herkes her şeye o kadar çabuk ulaşmaktadır ki, hepimiz bu kitaptan yararlanabiliriz. Hiç kuşkusuz benim gibi birçok kişi için bu bilgiler, bazı anıları da harekete geçirecektir, sanırım bu da işin kişisel ve duygusal yanıdır.
(Sultanahmet Tarihi Alanı Araştırması - Çevre Düzenlenmesi Öncesi İnceleme ve Metod Önerisi [I. Cilt], Sultanahmet Tarihi Alanı Araştırması, Haritalar 1/5000, 1/2000, 1/1000 [II. Cilt], Ali Muslubaş, Yay Yayıncılık)
KİTABIN AMACI
Bu araştırma, 1968 yılında "Ortaçağ Şehir Meydanlarının Günümüz Meydanlarının Doğuşundaki Rolleri" başlığı altında başladı; giderek yönünü ve sınırlarını buldu ve "Sultanahmet Tarihi Alan Araştırması: Çevre Düzenlemesi Öncesi İnceleme ve Metod Önerisi" adı altında iki bölümde toplandı. Çalışmanın amacı, tarihi alanın çevre düzenlenmesi ve projelendirilmesi öncesi hazırlık yöntemini önermektir. Özüyle, mimarlık sanat ve mesleğine dönük olan bu çalışma, başarılı bir tarihi çevre düzenlemesinin, mimarlık ilkelerine uygun olarak tasarlanmasının hangi metot ile olabileceğini araştırmaktadır. Kapsamı ise, tarihi çevre düzenleme olayından, mimari tasarımlardan önce yapılması, düşünülmesi, yerine getirilmesi gereken hususlardır. Önerilen metot sözde bırakılmayıp, mimarlık mesleğine değinen kısımları uygulanarak (çizim ile) açıklanmıştır.
Bu kitap, ülkemiz birgün bu alanı düzenleyecek karara ve düzeye varırsa, bu tarihi alan düzenlemesini üstlenecek meslektaşlarıma, tasarım öncesi bir hazırlık hizmeti ve metot önerisidir.
Sultanahmet’i tanımak için bu kitap bilgilendirici, derinlikli bir rehber özelliği de taşıyor.
SULTANAHMET TARİHİ ALANI VE YAPILARI
Hipodrom, Mese, Milion, Basilika, Augusteon, Senato, Khalke Kapısı ve İmparatorluk Sarayı, Büyük Saray, Zeuxippos Hamamı, Euphemia Kilisesi ve Antiokhos Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı, Ayasofya Külliyesi, Yerebatan Sarnıcı, Acem Ağa Mescidi veya Lala Hayreddin Mescidi, Ayasofya Medresesi, Küçük Ayasofya Camii, Binbirdirek Sarnıcı, Aya İrini Kilisesi, III. Ahmet Çeşmesi, Haseki Hamamı, Sultanahmet Camii Külliyesi, Sokullu Mehmet Paşa Camii, Akbıyık Camii ve Hamamı, İshak Paşa Camii ve Hamamı, Nakilbent Camii ve Şifa Hamamı, Kapu Ağası Mahmud Ağa Camii ve Sıbyan Mektebi, Firuz Ağa Camii, Zeynep Sultan Camii, Cedid Mehmet Efendi Medresesi, Kabasakal Medresesi-Sıbyan Mektebi ve Muslu Ağa Çeşmesi, Cevri Kalfa Mektebi, Arasta, Kapıağası Cafer Ağa Medresesi, Keçecizade Fuat Paşa Camii ve Türbesi, Kızlarağası Mehmet Efendi Medresesi, Şükrü Bey Konağı, Soğuk Çeşme Sokağı, Bizans Sarnıcı.
EMİNÖNÜ’NÜN RENKLİ DÜNYASI
Eminönü eskiden bir meydandı, şimdi benim için karmaşık bir kavşak. Hepimizin geçtiği, uğradığı bir yer Eminönü.
Tarihin değişik zaman dilimlerinde Eminönü nasıldı? Bu tarihi öğrendiğinizde elbet oraya başka bir gözle bakarsınız. O zaman da bugün nelerin yapıldığını, nelerin yapılması gerektiğini, hataları anlamak mümkün olur. Ana başlıklardan birkaçını okumanız gerekir.
Bizans Döneminde Eminönü, İmparatorluk Merkezi Eminönü.
Benim gibi en azından Eminönü’nün yarım yüzyıllık tarihine tanıklık etmiş biri için, bu kitap çok ilgi çekici. Yeni bilgilerin yanı sıra eski bildiklerimi de canlandırıyor.
Tarihin Tanığı bölümü bence kitabın önemli, ilgi çekici bölümlerinden birisi. Bilhassa siyasal tarihimizde Emiönü’nün önemini vurguladığı için, tarihimizin dönüm noktalarını gösterdiği için. Dikkatle bakarsak, Eminönü birçok siyasal değişim hareketinin başladığı yer olduğu için.
Belki bu bilgileri bölük pörçük, değişik kitaplardan okumuşsunuzdur, ama bir semtte odaklanan, tarihimizi değiştiren, yönlendiren olayları bir semtte okumak sanırım hepimiz için ilgi çekicidir.
Bütün cinayetleri, siyasal entrikaları okuduktan, bildikten sonra Sultanahmet Mitingi’nin anlamını daha iyi kavrayabilirsiniz.
Eminönü, Harf İnkılábı’nın da ilk ilan edildiği yerdir.
Fotoğraflar, gravürler, minyatürler, Eminönü kitabının özellikleri arasında sayılabilir.
İkinci ciltteki Ticaret, Ulaşım, Turizm başlıklı bölüm, buranın en hareketli, en çekici konumuna değiniyor. Mısır Çarşısı bile yeterince bu semti değişik kılıyor.
Gündüzün kalabalığı akşamları yerini başka tür insanlara bırakıyor. Yeni Cami ve çevresi ile birlikte, burası için söylenen Tarihi Açıkhava Müzesi tanımının ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Eminönü’nü tanıtan, sevdiren, zenginliğini bize anımsatan bir çalışma.
(Payitaht-ı Zemin Eminönü / Bir Dünya Başkenti II cilt, İlber Ortaylı-Vahdettin Engin-Erhan Afyoncu, Eminönü Belediyesi)
KİTAPTAN
EMİNÖNÜ İSTANBUL’UN MERKEZİDİR
11 Mayıs 330’da Büyük Konstantin şehrin temelini törenle attı. Bugünkü Sarayburnu üzerinde, yani Topkapı Sarayı denilen Saray-ı Amire sahasındaki klasik Byzantion şehri vardı. M.Ö. 8. yüzyıldan beri Megaralılar buraya yerleşmişti. Koloni şehir, aşağı yukarı bugünkü Ayasofya’ya doğru yayıldı ve 189 yılında İmparator Septimius Severus, burada bir colesseum, arena bile yaptırmaya başladı; eseri tamamlayamadı. Fakat hepimizin bildiği Hipodrom, Atmeydanı da böylece ortaya çıktı. Konstantin’in yerleştiği şehir, aşağı yukarı bu sınırlar içindeki yapılardan oluşuyordu. Ölümünden önce adını alan ve Constantin Forumu denen bugünkü Çemberlitaş, ondan önce bir surun üstünde Apollon Heykeli bulunan bir pazar sahasıydı. Konstantin şehri genişletti ve resmen kurdu.
İmparatorluğun doğudaki başkentinin istikbal vaadettiğini bu mareşal anlamıştı ve planlamada Forum Constantinum merkez olarak ortaya çıktı. Sonraki zamanda daha da genişletilen bu yolla Thpeodosius Forumu yani bugünkü Bayezid Meydanı ortaya çıktı. İlk İstanbul, Konstantin’in surlarını çizdiği bölgeydi. Eminönü ilçesi şüphesiz İstanbul’dur, İstanbul’un merkezidir; onun güzellik ve çirkinliği, olumlu ve olumsuz özellikleri bütün şehri etkiler.
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Güzin DinoTürk Romanının DoğuşuAgora
Grimm KardeşlerGrimm MasallarıCan
Gülten DayıoğluMo’nun GizemiAltın Kitaplar
Necati TosunerKeleş OsmanGünışığı Kitaplığı
Lauren ChildKesinlikle Ben -Clarice BeanHayy Kitap